Sokaktaki insanımız
Doğru yöneticiyi bulup doğru göreve atarsanız gözünüz arkada kalmaz. Geçtiğimiz hafta içinde yaşanan iki olay bunun açık göstergesiydi. İstanbul Valiliği’nden İçişleri Bakanlığı’na atanan Ali Yerlikaya mülteciler konusundaki çalışmaları ile büyük takdir topladı. Onun yerine İstanbul Valiliği’ne atanan Davut Gül ise sokaktaki insanlara karşı çok önemli bir çalışma başlattı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göçmen problemi ile
mücadelesi ve düzensiz göçmenleri toplayıp Türkiye dışına göndermesi
Türkiye’nin kangrene dönüşen bir problemine atılan ilk neşter oldu. Bakan
Yerlikaya yönetiminde kaçak göçmenler Türkiye’nin büyük şehirlerinde öyle elini
kolunu sallayarak kendi ülkelerindeki gibi gezemiyorlar artık. Çalışma veya
oturma izinleri yoksa tespit edilip sınır dışı ediliyorlar.
Cumhuriyet’in 100. yılında bir kırılma noktası olan
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki dört ayda 43 bin kaçak göçmen tespit
edilerek sınır dışı edildi. Vizesi yahut oturma izni biten 106 bin kişi de
“Lütfen ülkenize” denilerek yolcu edildi. Daha önce bu tür haberler
duymuyorduk. Ülkeyi gezmek için gelenle, kaçak yollardan çalışmak için geleni
de ayıramıyorduk. Şimdi güvenlik güçleri İstanbul’da yoğunlaşan bu ayrımı tüm
ülkeye yaymayı amaçlıyor. Mobil göç noktaları kurularak kaçak göçmenlerle
mücadele hızlandırılacak.
***
İkinci önemli olay ise İstanbul Valiliği’nce dilencilerin ve
evsizlerin sokaklardan toplanmaya başlaması oldu. Her ne kadar bu çalışmalar İkinci
Karabağ Zaferi ve Teknofest ile ilgili yoğun haberlerin gölgesinde kalsa da
ihtilal niteliğinde bir uygulamanın başlangıcı oldu.
İstanbul Valisi Davut Gül, göreve başlarken bunun sinyalini
vermişti. Yakın tarihimizi iyi analiz ettiği anlaşılan Gül, kısa sürede gerekli
tedbirleri aldırarak kamu kurumlarında dilenciler ve evsizler için merkezler
oluşturulmasını sağladı. Sonrasında ise 23 Eylül’den başlayarak sokaklarımızda
istenmeyen görüntüler oluşturan bu vatandaşlarımız toplanmaya başladı.
Bu bir cezalandırma değil, insan gibi yaşamaları sağlanacak
bir uygulama. Sağlık problemi olanların tedavileri yaptırılacak. Eli iş
tutanlar ise çalışıp para kazanmak istiyorlarsa kurslara gönderilerek bir
meslek sahibi yapılacak ve işe yerleştirilecek. Diyelim ki kamunun
misafirhanelerinde yer kalmadı, İstanbul Valiliği otellerle anlaşma yaparak bu
vatandaşları otellerde barındıracak. Neresinden baksanız sıra dışı bir
uygulama.
***
Bu uygulamayı yaklaşık 130 yıl önce Rahmetli Sultan II.
Abdülhamid Han yaptırmıştı. Darülaceze’nin kurulmasını sağlamış, İstanbul’da
sokakta yaşayan, dilenen kim varsa toplattırıp barınmasını, bakımını ve
eğitimini sağlamıştı. İşte o Darülaceze son bir yılda günümüz şartlarında
hizmet verecek yeni bir Sosyal Hizmet Şehri yaptı ve yakın zamanda bu şehrin
resmi açılışı yapılacak.
Üç – dört yılda yapılması planlanan sosyal hizmet şehri,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı ile inanılmaz bir hızla inşa edildi ve kaba
inşaatı ile ince işleri bir yıl gibi kısa sürede tamamlandı. Şimdi çevre düzenlemeleri
yapılıyor. 1,5 aya kadar her şeyi ile tamamlanıp açılması hedefleniyor. Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın talimatı benzer bir Sosyal Hizmet Şehrinin de İstanbul’un Anadolu
Yakası’nda yapılması yönünde.
Darülaceze’nin başkanlığını yapan Hamza Cebeci, hayatını
adeta bu işe hasretmiş. Göreve
geldiğinden beri kurumu gecekondu hüviyetinden çıkarıp imar ve restorasyon
uygulamaları ile orijinal şekline döndüren Cebeci, gençlere taş çıkartacak bir
azim ve kararlılıkla çalışıyor. Bu arada fitne çıkaranlara da kulak asmamak
gerekiyor. Yeni Darülaceze yapıldı diye eskisi yok edilmeyecek, orası da Sultan
Abdülhamid Han’ın orijinal bir projesi olarak varlığını devam ettirecek.