Sokak köpekleri meselesi! Ne meseleymiş be!
Bazı meseleler niçin bir türlü çözüme kavuşturulamıyor?
Bakın ne “kolay” bir iş:
Kanun’u sahipsiz köpekleri
hayatlarının sonuna kadar uygun mekânlarda ağırlamaya müsait hale getiriniz…
Sahipsiz köpekleri alınız…
Güzel güzel bakımlarını yapınız,
oralarda sosyalleştiriniz!..
Bu güzel ülkenin güzel insanlarını da,
sokak köpekleri tarafından paramparça edilmekten kurtarınız!..
Pitbull vesaire gibi köpekleri,
üstelik gerekli tedbirleri almadan dolaştıranları ise, ağır cezalarla perişan
ediniz!..
Bu kadarı bile yapılamıyor, ne yazık
ki!
Bilirsiniz…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1.5 yıl önce,
Kızılcahamam’daki Belediye Başkanları
İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda “Sokak Köpekleri” meselesine işaret etmişti.
Hatırlayalım:
“Maalesef medyada sık sık başıboş köpeklerin
yol açtığı facialarla ilgili haberlere rastlıyoruz. Sahipsiz hayvanların
yerinin sokaklar değil, barınaklar olduğunu unutmamalıyız. Buradan belediye başkanlarına
sesleniyorum, sahipsiz hayvanlar için ön alın.”
O konuşmasında, çoluk-çoçuk,
yaşlı-genç, kadın-erkek sokaklarda parçalanan insanlarımızın başlarına gelenlere
dikkat çekmişti Sayın Erdoğan…
Hayvanların uygun barınaklara alınması
ve sokakların köpeklerden arındırılması talimatını vermişti.
Bu Memleket’in Cumhurbaşkanı bir
konuda talimat verirse, o işin gereği hızla yerine getirilir, değil mi?
Böyle düşünenler, sokakların kısa süre
içinde bu bakımdan güvenli hale gelmesini beklediler tabii olarak.
Beklediler de…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiği “facialarla ilgili haberlere” rastlamaya devam ettiler.
Memleketin dört bir yanından “acı haberler” geldi, bu birbuçuk yıl
boyunca…
Bizler de…
Sosyal medya hesabımızdan, televizyon
ekranlarından, köşelerimizden haykırdık:
“Yeter artık, kanun ne insanı koruyor, ne de
hayvanı!.. Yeter artık, insan hayatı bu kadar mı ucuz!”
Biz feryâd ettik…
Milyarlarca dolarlık küresel “hayvan
maması (!), hayvan vesairesi” sektörünün uzantıları ile meselenin aslını feslini
bilmeden ortalığa atlayanlar, bizi, yani “azınlıktaki”
gazetecileri hedef aldılar..
Arada, iki tarihi seçim geçirdik, iki
turlu seçim, hadi bir de “vekillik”
seçimleri, üç.
Belediye başkanlarının çoğu, memleketin önünde “hayati” denilen seçimler
olmasına rağmen köpek meselesine el atmadılar.
Ya da atamadılar!..
Zira, 5199 Sayılı Kanun, belediyelerin
sokak köpeklerini toplayıp ömürlerinin sonuna kadar hayvan haklarına uygun
biçimde bakmalarını büyük ölçüde engelliyordu!
Bunu bilen “lobi”ler de…
Belediye başkanlarına, “Öyle kafanıza göre hareket etmeyin,
sokaklar köpeklerin!” diyerek diş gösteriyorlardı!
Evet;
2004 yılında çıkartılan Kanun,
“rehabilitasyon” süreci tamamlanan köpeklerin alındıkları ortama yani sokaklara
bırakılmalarını emrediyor!..
Belediyeler, her gördükleri köpeği
kafalarına göre toplayıp bakım evlerine götüremiyorlar, üstelik.
Köpek bakımsızsa, hastaysa, besleyip-tedavi
edip aynı yere, aynı sokağa bırakacaklar!
Ya da…
Kısırlaştırılma işlemini tamamladıktan
sonra, aynı yere, aynı sokağa, akrabalarının, hemşehrilerinin yanına bırakacaklar!
Köpek saldırgansa, etrafa tehlike
saçıyorsa, “bakımevi”ne götürülecek, rehabilitasyonu, psikolojik tedavisi
sağlanacak ve yine alındığı sokağa bırakılacak!..
Zira, sokaklar aynı zamanda
köpeklerin!
Sokak köpekleri de insanlarla eşit
haklara sahipler Kanun’a göre…
Siz, çocukları sokaklardan
toplayabilir misiniz?
Hayır!..
Öyleyse köpekleri de kafanıza göre
toplayamazsınız!
Toplarsanız, başınıza üşüşenler çok
olur!
Mevzu sıkıntılı yani!
Öyleyse…
Güzelim
çocuklar ve güzelim köpekler, aynı ortamda yaşamalılar!
E,
okullar da açılıyor…
Güzel
güzel oynarlar artık!..
İşin
ironiye gelir tarafı yok ama, burası Türkiye…
Çözümü
en basit lakin maliyeti çok korkunç meseleler bile çözüme kavuşturulamıyor bir
türlü!
Allah
aşkına, “yedi düvele meydan okuyan” Türkiye, bu işe bir çare bulamıyor mu?
Neyse,
önümüzdeki maçlara bakalım.
Macaristan
dönüşü soruları cevaplandıran Sayın Cumhurbaşkanı’nın “sokak
köpekleri” meselesi hakkındaki sözlerini biliyorsunuz.
Birkaç
gün evvelki açıklamasını hatırlatalım:
"Gelişmiş ülkelerde, Avrupa’da bu sorun
nasıl çözüme kavuşturulduysa bizde aynı uygulamaları hayata geçireceğiz. Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’na
gerekli talimatlar verilmişti. Sokaklarımızı çocuklarımız, insanımız için
güvenli hale getirmek görevimiz. İlgili bakanlıklarımız çalışmalarını yapıyor.
Başıboş köpeklerle ilgili hangi kurumun yetkili ve görevli olduğu
kanunlarımızda belli. Belediyeler, sokaklarda yaşayan hayvanları barınaklara
almalı. Bu konunun takipçisiyim. Çocuklarımız, insanlarımız için güvenli
şehirler, sokaklar için ne gerekiyorsa yaptık, yapacağız. Fakat ne yaparsanız
yapın bu iş bir defa vatandaşın kendi köpeğine sahip olmasını gerektiriyor.
Eğer sahip olmazsa, o bir gün gelir kendi evindeki çocuğuna da aynı darbeyi
vurur."
Evet, Avrupa nasıl
halletmişse öyle halledeceğiz sokak köpekleri meselesini…
Niye böyle oluyor
acaba?
Medeni Kanun
İsviçre’den, Ceza Kanunu İtalya’dan…
Böyle dedik yıllar
yılı…
Sonuçta “sokak
köpekleri meselesinde” bile Avrupa Çözümü!
Peki, Avrupa’da
nasıl bu işler?
Oralarda okumuş,
işini kurmuş Yıldız Kalas
Hanımefendi şöyle yazmış:
“Sokaklarda 1 tane sahipsiz kedi köpek göremezsiniz. Mümkün değil. Emin olun
ki, Avrupa’da hayvana sevgi de, saygı da
vardır. Özellikle köpeklerin bakımı masraflı olduğu için bakabilecekler alır,
üzerine kaydını yaptırır. Canı istemediği zaman sokağa asla bırakamaz. Cezası
ağırdır. Pitbull köpeklerinin ağzı açık dolaştırılması düşünülemez bile, çok
ağır cezası vardır.
Türkiye’deki mesele çok başka.
Sokak hayvanlarının sırtından geçinen lobi (mama lobisi), insanların
parçalanmış etleri üzerinden para
kazanıyor!”
Yani?
Lobi, baskı
yapıyor!..
Çözümün önünü
tıkıyor!
x
Ne mesele değil mi?
Sayın Cumhurbaşkanı
1.5 yıl evvel, karşısındaki belediye başkanlarına talimat verdi, olmadı.
Şimdi, Avrupa Çözümü.
Hadi bakalım…
Neyse bakalım…
Sokaklar güvenli
hale gelsin de, nasıl gelirse gelsin!