Sokak hayvanları gerçeği üzerine
İnsan kendi yaşamayınca bazı olayları anlamakta zorlanıyor. Başkalarının yaşadıkları basit ve abartılı bulanabiliyor. Hatta yaşanılan olumsuzluklar karşısında almaya kalktığınız çözüm yolları toplumsal tartışma konuları haline getirilebiliyor. Kıyametler koparılıyor.
Son zamanlarda hayvan hakları ve sokak hayvanları konusunda Türkiye genelinde hassasiyetler oluştu. Bu hassasiyetlerin nedeni ise vatandaşa nerede ve nasıl zarar verecekleri belli olmayan sokak hayvanlarının farklı yollardan topluca öldürülmeleridir.
Her canlının yaşam hakkı vardır. Yaşam hakları bir başka varlığın yaşam hakkına zarar vermedikçe bu kural geçerlidir. Bu açıdan sokak hayvanlarının da yaşam hakları çok önemlidir. Sokak hayvanlarının topluca kimliği belirsiz kişilerce itlaf edilmesi de kabul edilemez. Fakat o kişileri o sokak hayvanlarını itlaf etmeye götüren şartlar da iyi bilinmelidir. Sadece itlaf edilen sokak hayvanlarına bakılarak gösterilecek tepkiler çözüm değildir. O hayvanların itlaf edilmesine neden olacak sebepler ortadan kaldırılmadan çözüm bulunması imkânsızdır.
Son yıllarda sokak hayvanlarının vatandaşa saldırı haberlerini sık duyar olduk. Kimi haberlerde bir öğrenciye saldırdığını, bir başka yerde ihtiyar bir vatandaşı ısırdıkları, bir başka yerde bir kadına saldırdığı, bir başka yerde spor yaparken yaraladığı gibi..
Buna benzer durumla ilgili 10 yıldır oturduğum 20 Bin kişinin yaşadığı Gölbaşı Toki Bloklarında da duyumlarım olur. Hatta kendi ailemden de komşularımızın başına gelen bu tür olayları duyarım. Çocuklarımdan da sokak hayvanlarının saldırısından korktuklarından farklı yollardan eve geldiklerini duyarım. Gündüz karşılaştığımız sokak hayvanlarının bir kısmı ile gündüzleri dostluklarda kurabiliyoruz. Fakat bugüne kadar şahit olmadığım sokak hayvanları probleminin bütün aşamalarını Cuma günü iliklerime kadar yaşadım. Arabayı tamire verdiğimden bir süredir toplu taşıma araçlarını kullanıyorum. Toplu taşım araçlarını her gün kullanmak zorunda olan insanımızın yaşam şartlarını yakından görüyorsunuz. Yaşam şartlarının farklı zorlukları ancak yaşayınca görülebiliyor.
Toplum yaşamının her aşamasını kamu alanı oluşturur. O nedenle yaşam şartlarının her noktasında kamunun bir sorumluluğu bir görevi bulunmaktadır. İşte bu noktada oluşacak hizmet ve görev boşluğu veya ihmal toplum yaşamını etkilemektedir. Toplum yaşamının düzeni için genel idarenin ve yerel idarenin bu noktalarda görevlerini tam olarak yerine getirmeleri gerekmektedir.
Lafı çokta eveleyip-gevelemeye gerek yok. Cuma günü sabahın 5’inde Hızlı tren bağlantılı Bursa programı için Gölbaşı TOKİ’lerde ki evimden çıktım. O saatteki otobüsü kaçırdığım için yaya Gölbaşının yolunu tuttum. Kaç noktada köpeklerle karşılaştığımı sayamadım. Sabahın o saatinde benden başka kimse olmadığından insan karşılaşılan köpeklere karşı ne yapacağını bilemiyor. Gündüz dostane ilişki kurabildiğiniz bu hayvanlar ıssızlaşan sokaklarda canavara dönüşüyor. Bulundukları bölgelere giren ister başka hayvanlar olsun, isterse insan olsun derhal bir araya gelerek çeteler gibi gruplaşarak saldırıya geçiyorlar. 20 Bin nüfusun yaşadığı bir bölgede insanlar gece sokak hayvanlarının saldırılarından dışarı çıkamaz hale geliyorsa burada güvenliği kim sağlayacaktır. Burada Gölbaşı TOKİ’yi sadece bir örnek veriyorum. Ankara’nın her semtinde ve Türkiye’nin her yerinde bunlar her gece yaşanmaktadır. Bu güvenliği Belediye mi yoksa kıyameti koparan bir kısım hayvan severler mi sağlayacak? Biri bana cevap versin.
Seçim öncesi oy almak için her türlü sözü veren Belediye Başkanlarına bir çağrım olacak zaman zaman vatandaşın yaşadıkları ve karşılaştıkları problemleri görmek için ne olur özellikle geceleri tek başınıza sokağa çıkın, bir toplu taşım aracına binin. Sokak hayvanlarının çete halinde yaşadıkları muhitlerde dolaşın. Nelerle karşılaşacaksınız yakından görün. Bu çağrım bugün seçilecek İstanbul Belediye Başkanı’na dadır.
Kalın sağlıcakla…