Soçi'nin yansımaları
Recep Tayyip Erdoğan, Trump’la olduğu gibi Joe Biden ile de sık sık görüşmek, başkanlar düzeyinde telefon diplomasisi ile problemleri çözmek istiyor, ancak Biden buna yanaşmıyor. Zihninin arka planında Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı olduğu için iki ülke ilişkilerinin gidişatını umursamıyor.
Kendisine verdiği takma isimle Bidenapulos bir Rum
ve Ermeni dostu. Afganistan dolayısıyla ABD’nin ihtiyacı olunca Türkiye ile
ilişkiler biraz yumuşadı, hepsi o kadar. Türkiye, Taliban’la anlaşıp Kabil
Havaalanı’nı işletmeye başlarsa ABD ile ikili ilişkilerdeki yumuşama devam
edebilir.
Recep Tayyip Erdoğan, geçen ay New York’a BM
toplantısına gitti, Biden ile görüşemeyince serzenişte bulundu, sert çıktı. Bu
çıkışa ABD tarafı kayıtsız kalmadı Joe Biden ile bu ay Roma’da bir randevu
ayarladılar.
ABD’de lobilerin faaliyeti sonucu Türkiye aleyhine
çalışan bir hayli Kongre üyesi var. Son olarak FETÖ’nün cebini doldurduğu Türk
düşmanı Nevada Temsilcisi Dina Titus, ülkü ocaklarının terör örgütü olup
olmadığının araştırılması için ABD Dışişleri Bakanlığı’nın araştırma yapması
için önerge verdi.
***
Erdoğan ile Putin arasında Soçi’de yapılan zirve
öncekiler gibi olmadı. Basın açıklaması yapılmadı ve mutabakat metni imzalanmadı.
Ancak üç saat süren öncekilerden daha kapsamlı bir görüşme yapıldı.
İki gündür bu konuda yazılıp çizilenler denge
politikasını öne çıkarıyor. Ancak Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini denge
politikası ile açıklamak ve Batı ile kıyaslamak yanlış olur. Doğrusu, Türkiye -
Rusya ilişkilerini iki yakın komşunun hem rekabeti, hem işbirliği şeklinde
değerlendirmektir. Çünkü işbirliği yapılan alanlara karşı başta Kırım olmak
üzere Türkiye’nin Rusya ile uyuşamadığı bir hayli konu var.
İşbirliği alanlarına gelince, görünen o ki Rusya,
Türkiye’de ilk nükleer santralden sonra ikinci ve üçüncüyü de yapacak. İki ülke
birlikte uçak motoru üretecek. Uzay alanında işbirliği de bir başka konu
başlığı.
Almanya’nın ağırdan alması devam ederse Rusya ile
gemi inşa alanına da girilecek, ortak denizaltı üretimi yapılacak. Almanya ile
Reis sınıfı denizaltılar yapıyorduk. Piri Reis isimli ilk denizaltı geçtiğimiz
Mart ayında Gölcük’te denize indirilmişti. Kalan beşi ise 2027’ye kadar
tamamlanacaktı. Ancak Tayyip Bey’in tez canlılığına karşı Almanlar işi ağırdan
alıyor.
Tayyip Erdoğan, Zengezur Koridoru konusunda oldukça
kararlı. Erdoğan – Putin görüşmesinden Azerbaycan’ın bu konuda ciddi
hazırlıklar yaptığını öğreniyoruz. Türk tarafının teklif ettiği bölge
ülkelerinden oluşan 6’lı platforma Rus tarafının da sıcak bakması, Güney
Kafkasya’da işlerin sağlıklı şekilde ilerleyeceğini gösteriyor.
***
Hali hazırda çözüm bekleyen en önemli nokta ise
İdlib. Türkiye, bölgenin güvenliğini ve huzurunu sağlamak için çaba gösteriyor.
Suriye’de iç çatışmaların sonuçlanarak Türkiye’de misafir edilen Suriyelilerin
vatanlarına dönüp yerleşmesini arzu ediyor.
Ancak Suriye’de bulunan ABD, Rusya ve İran’ın
hesapları farklı. Rusya, Esed sayesinde sıcak denizlere indi. İran daha fazla
mevzi kazanmanın peşinde. ABD’nin amacı Suriye’yi Irak’ta olduğu gibi üçe
bölmek. Bunun için de Biden’in Orta Doğu ve Afrika temsilcisi olarak görevlendirdiği
Brett McGurk yoğun şekilde çalışıyor.
McGurk, Irak Anayasası’nın hazırlanmasında görev
alan ve Irak’ın kaosa sürüklenmesini sağlayan kişiydi. Barış Pınarı Harekâtı
öncesinde Trump, Suriye’deki askerlerine geri çekilme emri verdiğinde ise hiç
tereddüt etmeden istifa etmişti. McGurk, “Arabistanlı Lewrance” gibi iyi
yetiştirilmiş bir casus diplomat. Arapça ve Farksça’yı ana dili gibi konuşuyor.
ABD’nin bölgeye gönderdiği eski Ankara Büyükelçisi John Bass gibi iflah olmaz
bir İslam düşmanı.
Karıştırma özelliğinin yüksek olmasından dolayı
önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, McGurk’un bir hayli üzerine
gitti. Adeta istenmeyen adam ilan etti. Eğer bu kadar tepkiye rağmen ABD
yönetimi teröristlerle iç içe olan McGurk’u hala görevde tutmaya devam ederse, korkulur
ki PKK elebaşları ile birlikte iken başına bir roket inebilir.