Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.97
Gram Altın
3008.00
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ocak 2021

Slogan yahut okumak...

Kitap “ikra” ile yani “oku” ile başlıyor; slogan at diye değil.

Sonra da nasıl okunacağının tembihi ile devam ediyor. “Seni yaratan Rabbinin adı ile oku”. Açıkçası bir zihin haritası veriyor.

Yaratan Rabbinin adı ile okumak, seni yaratmayanları “rab” edinme, onları terk et, zihinsel eylemlerinde başkalarının önceliklerine itibar etme emrini de barındırıyor.

Tıpkı günümüzde demokrasi, insan hakları ve özgürlük kavramlarında olduğu gibi...

Neden mi? Cemil Meriç’ten ilhamla söyleyelim. Çünkü bunlar zihnimize giydirilen deli gömlekleri de ondan. İtibarları bizatihi değil menşelerinden kaynaklı da ondan. Hepsi de Avrupalı. İçerikleri onlara, tekerlemesi de bizlere düşüyor. Paket halinde gönderiyor sonra da sıkılmadan “al da slogan at” komutu veriliyorlar da ondan.

Slogan at; düşünmeden papağanca tekrarla.

Oysa kitap bize evvelemirde kendimizi düşünmemizi hatırlatıyor. Varlık olarak kendini/insanı es geçen hiçbir toplumsal, siyasal yahut ekonomik düşünce –reçete- çözüm üretemezde ondan.

“O seni “alak”tan yarattı.”

Mademki zihin haritamız yaratmayan değil yaratan rabbin adı ile çizilecek, o zaman kendi yaratılışına bakacaksın önce.

Sonra da insanın yarattıklarına: Topluma, hukuka, devlete, medeniyete ve gelecek tasavvuruna... Kendisini /haddini bilen insan, yapıp-etmeden önce bilmediklerini öğrenmenin çabasına düşecek:”İnsana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran Rabbin cömerttir”

Yok, öyle nakarat/slogan ile “mış” gibi davranarak sorumluluktan kurtulmak. Kişi olarak, yurttaş olarak, yönetici olarak, yönetilen olarak...

Dahası düşünür olarak, bilim adamı olarak felsefeci olarak.

Demokrasi, insan hakları ve özgürlük... Her kavramın bir içeriği vardır, içeriğini dolduransa kavramların tarihi; tabiî ki bir de coğrafyası.

Soruyorum: Yaratan rabbinin adı ile okumak ile özgürlük kavramının gösterileni bağdaşabilir mi?

Bir gösterge olarak; “özgürlük” kavramının, gösterenine mahsus, işaret ettiği Batı mahreçli gösterileni, bizlere yaratan Rabbinin adı ile okumaya imkân tanır mı?

Yahut “özgürlük” göstergesi gerçekten “öz”ün “gür”leşmesine fırsat veren gösterilene/içeriğe mi sahip?

Hayır! Kendini unutmaya, nefsine köle olmaya, arzularının esiri olmaya matuf.

Dahası “insan hakları” tamlaması daha işin başında bize belli bir “insan” anlayışını dayatmıyor mu?

“Hukukun üstünlüğü” bize hukukun anavatanının neresi olduğunu işaret etmiyor mu?

“Demokrasi” günümüzün dijital dünyasında manipüle edilmeye hazır kitleleri, müstekbirlerin hâkimiyet saplantısında daha elverişli hale getirmiyor mu? İştihasını daha da kabartmıyor mu?

Peki, o zaman bu gayret niye? Bu sloganperestliğin anlamı ne? Hani senin zihin haritan? Sen okuyor(anlıyor) musun yoksa sana ezberletilenlerin gevezeliğini mi yapıyorsun.

Ne geçmişin ilmi bir tahlili, ne de mevcudun nazik hali... İslam Coğrafyası bir dar boğazdan geçiyor; Batı kavme ve mezhebe dayalı yeni devletlerin peşinde, düşünürlerimiz slogan ile meşgul... Konjonktürü hiç hesaba katmayan ayağı yere basmayan ifadeler. Abdülhamit’ten beri söylenen nakarat: “İstibdat(diktatör), yıkılsın yaşasın hürriyet”...

Osmanlı denince akıllarına babadan oğla geçen saltanattan başka bir şey gelmiyor. Ne yani oğuldan babaya, ondan da büyük babaya mı geçmesi lazımdı.(!)...Sanki o zaman dünyanın başka yerlerinde seçim varmış gibi.

Ülkenin güya en önemli Üniversitesinde halay eşliğinde atılan sloganlara bakın: “Ellerinde sapanlar vuruyor bu çocuklar, Kalkın ayağa kalkın biz şehirden siz köyden”

Aşk olsun! Bilim alanında ilk beş yüze giremeyen üniversite bu sanatsal(!) marşı ile sanırım özgürlük klasmanında iyi bir derece kapar...

İngiltere Avrupa Birliğinden ayrıldı, Fransa uzunca bir süredir kaynıyor, ABD’de Kongre binası basıldı, Batı çatırdıyor; lakin bizim Kemalist, ulusalcı, solcu, İslamcı Batıcılarımız sevdalarından asla vazgeçmiyor.

İmanın şartları belli, İslam’ın da şartları belli... Bunlarla Müslüman olunur. Lakin Müslüman zihin havzasına ulaşılmadan insanlığa hiçbir şey verilemez...

Sadece mevcut üretilir, o kadar.