Siyonizm, insanlık alemi ve Türkiye için bir Tehdittir!
Filistin meselesi ya da Arap
-İsrail savaşlarının temel sebebi Siyonizm’dir. Siyonizm, 19. yüzyılda ortaya
çıkmıştır. 19. yüzyıl Avrupası’nın iki belirgin karakteri, ırkçılık ve
sömürgeciliktir. Siyonizm’de bunlardan etkilenmiştir. Siyonizm’in bir diğer
belirgin özelliği ise, dönemin diğer ideolojileri gibi din-dışı bir ideoloji
olmasıdır. Siyonizm’in fikri öncülüğünü yapan Yahudiler, dini inançları çok
zayıf kimselerdi. Hatta çoğu ateistti. Yahudiliği bir inanç birliği olarak
değil, bir ırkın ismi olarak kabul ediyorlardı. Yahudilerin Avrupalı
milletlerden ayrı bir ırk olduğu, onlarla birlikte yaşamalarının mümkün
olmadığı, mutlaka kendilerine has ayrı bir yurt edinmelerinin şart olduğu
iddiasıyla ortaya çıktılar. Filistin’i seçmelerinin nedeni ise dini değil,
tarihseldir.
İsrail, Türkiye için bir milli
güvenlik meselesidir. Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl, 1887 yılındaki bir
konuşmasında “Kuzey sınırlarımız Kapadokya’daki dağlara kadar dayanır.
Güneyde de Süveyş Kanalı’na. Sloganımız, David ve Solomon’un Filistin’i
olacaktır.” demiştir. Bu durumda Fırat nehrinin çıktığı Erzurum ve
Kapadokya’nın merkezindeki Nevşehir sınır olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgemizle Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerimizin bir bölümü Siyonistlerin nihai
hedefleri arasında bulunmaktadır.
Filistin meselesi, ihanet ve siyozmin ortak sonucudur. Siyonistler
Filistin’e gelene kadar, Yahudiler ve diğer etnik unsurlar Filistinlilerle
birlikte barış ve huzur içinde yaşadılar. Onun içindir ki Siyonist olmayan
Yahudiler, sadece Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin işgaline karşı çıkmakla
kalmamakta, aynı zamanda Filistin’in tamamının işgaline karşı çıkmaktadırlar.
Aslında Tevrat’a göre, Filistin’in tamamı Filistinlilere geri verilmelidir ve
işgal altındaki diğer bölgeler de kanuni sahiplerine geri verilmelidir. Yine
Tevrat’a göre, Yahudilerin kan dökmeye, başka bir halka zarar vermeye, onları
aşağılamaya veya onları yönetmeye izinleri yoktur. Allah bizden “bir
devletin tesis edilmesi için insan gücü kullanmamamızı, uluslara karşı isyan
etmememizi, sadık vatandaşlar olarak kalmamızı, zamanından önce sürgünü terk
etmememizi istedi. Bütün uluslar tarafından toprak bize verilse bile,
onu kabul etmemize izin yoktur." der.
Müslümanlar, Kudüs’ü hak etmek zorundadır… Kudüs,
evvelde Yahudilerin bilahare Hristiyanların en nihaiye Müslümanların olmuştur.
Şimdi ise Siyonist Hristiyanların desteğinde Yahudilerin kontrolündedir. Dikkat
edilmesi gereken nokta şudur. Kudüs, tarihte hep güçlü olan devletler
tarafından fethedilmek istenmiştir.
Osmanlı’da onlardan biridir. Kudüs, tam 500 yıl Türk -Osmanlı İslam medeniyetinin himayesinde
barış, huzur ve esenlik yurdu olmuştur. Yeniden sahip olmak istiyor isek şayet
onu hak etmemiz gerekiyor.