Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Ekim 2024

Siyonizm ile savaşmak!..

SAYIN Erdoğan, TBMM’deki konuşmasında, “İsrail gözünü Türkiye’ye dikti!” dedi.

Arz-ı Mev’ud meselesi.

Siyonizm’in çılgın hayali.

İsrail, gözünü yeni dikmedi Türkiye’ye.

Gözü hep üzerimizdeydi ve sinsi sinsi uyguladı projelerini.

Darbeler yaptırdı, darbe girişimlerini, iç ayaklanmaları organize etti.

PKK Terör Örgütü’nü üretti.

FETÖ’yü üretti.

Her yere, memleketin en hayati güvenlik kurumlarına adamlarını soktu.

Medyada en kritik yerleri tuttu.

Eğitim dünyamızı zehirledi.

Sinema-dizi film sektörü üzerinden, MANEVİ VATAN’ı yıprattı.

Öyle ki…

İnsanlar çocuklarına Recep, Şaban, Ramazan isimlerini koymaz oldular.

Özellikle güzelim Şaban, “aptallık” sembolü oldu!

Müslümanlar, hep üç kağıtçı tipler olarak karikatürize edildi, filmlerdeki hacılar, hocalar en sahtekâr, en rezil insanlardı.

Toplum hızla tüketime yönlendirildi, önce gazeteler, dergiler, televizyonlar üzerinden, ardından sosyal medyanın da katılmasıyla hepsi üzerinden “Harca Türkiye!” mesajları verildi!..

Toplumun adalete, eğitime, siyasete, medyaya, ilahiyata, ilahiyatçıya güveni sarsıldı.

Üniformalılar ayartıldı, milletin parasıyla alınan tankların namluları millete döndürüldü.

Yargıya feci sızdırmalar yapıldı, mağdurun sığınağı tahrip edildi.

Gezi olaylarından bu yana bin türlü operasyona maruz bırakıldık, ekonomimiz de, iç barışımız da ağır darbeler aldı.

Medya üzerinden yürütülen tahribat operasyonları en yamanları oldu.

Bazı gündüz kuşağı programlarında Anadolu Ailesi’nin dibine dinamitler yerleştirildi.

Dizi filmler aracılığıyla, her türlü rezillik teşvik edildi.

“Müzik” ve “futbol” endüstrileri üzerinden zemin kaydırıldı!

Bütün bunlar yapılırken…

Bölücü akımlar, dışarıdan içeriden desteklendi.

Vatandaşın gönlünde yer etmiş “antisiyonist kanaat önderleri” operasyonlara maruz bırakıldı, kenara itildi.

***

Anadolu İrfanı, bütün bunlara direnmesi bildi, şükürler olsun ki…

Türklerle, Kürtler arasında “çatışma” iklimi oluşturmak isteyenlerin tezgâhları büyük ölçüde bozulmuşsa, Anadolu İnsanı’nın “etle tırnak” olmayı bilmesindendir.

Siyonizm’in göz diktiği vatanımızı her türlü tehlikeden korumanın tek çaresi de, Anadolu Ruhu’na sahip çıkmaktır.

Türkiye’nin son yıllarda “milli savunma” alanındaki dev adımları, bütün vatanseverlerin gurur kaynağıdır.

Ümit kaynağıdır.

Bununla birlikte, eğitim, kültür, medya alanındaki “gerçekten yerli ve milli olan” hamlelerin gelmesi, en az “milli savunma” hamleleri kadar mühimdir.

“Milli Savunma” alanında ne kadar büyük adımlar atarsanız atın, iş, bu imkânları kullanacak insan unsurunda düğümlenmektedir.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bu millet, kendi parasıyla temin edilen silahların namlularının kendisine dönmesinin çok acı misallerini yaşamıştır.

Tarihinden habersiz olan, ya da tarih bilgisi “balığın tırmandığı kavak”tan ibaret olan kitlelerin, hele de yüreklerindeki “Anadolu İrfanı”, “Anadolu Feraseti” zırhları da sökülüp atılmışsa, oyunlara gelmeleri kaçınılmazdır.

Bir yanda geleceğe dair ümitlerimiz var, diğer yanda da, “milli birlik ve bütünlüğün” ne anlama geldiğini idrakten uzaklaştırılmış kitlelere baktıkça tırmanan endişelerimiz.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Anadolu’nun savunması, Gazze’den, Libya’dan, Bosna’dan başlar!” tespitinin ne anlama geldiğini “idrak” edebilmek tefekkür meselesidir. Tarihi gerçeklerin farkında olma meselesidir.

Rahmetli Erbakan Hoca’nın “Siyonizm’in insanlığın başındaki en büyük belâ olduğunu” ortaya koyan konferanslarından, milyonlarca gencimiz ne yazık ki habersizdir.

Gençlerimizin büyük bölümü, pop ile top, test ile tost arasında sıkışmış vaziyettedir.

Milyonlarca üniversite öğrencimiz için en büyük ideal, ya yurt dışına ya da memuriyete kapak atmaktır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın “varoluşsal tehdit” olarak nitelendirdiği “Nüfus artışının iyice azalması” meselesi, önümüzde dağ gibi durmaktadır.

Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın, “20-25 sene sonra askere gönderecek genç bulamayacağız!” cümlesiyle işaret ettiği tehlike, bizim için “beka” meselesidir.

Gidişattân endişe duyan vatandaşlarımız, yöneticilerimizden şikâyet ve tespitlerin çok ötesine geçmelerini…

Bu “varoluşsal tehdit”e karşı, sonuç getirici adımların atılmasını beklemektedir.

Bizim, topu yöneticileri atıp bir kenara çekilmek gibi bir lüksümüz de olamaz. Eğitim, aileden başlar.

Biz, alanı boş bırakırsak, okullara boşluktaki çocuklar, gençler gider!

***

Uzun sözün kısası:

Memleketimiz, tarih boyunca çok büyük imtihanlardan geçmiş, çok büyük saldırılara maruz kalmış, işgal girişimlerine uğramıştır.

Her seferinde de, karşısına çıkartılan büyük engelleri aşmayı bilmiştir. Memleketimiz bugün, İsrail Terör Örgütü’nün yönettiği “batıl ittifakı”nın çok büyük tehdit dalgasıyla karşı karşıyadır.

Sınırlarımız az ötesinde “teröristan”ın, daha da doğrusu “Siyonistan”ın kurulması için düğmeye çoktan basmış bulunan “batıl ittifakı”nı yıkmanın tek yolu…

“Hakk”a sarılmaktır.

‘Manevi Vatan’a sahip çıkmaktır!

“Batıl ittifakı”nın bünyemize soktuğu mikropları söküp atmaktır.

Memleketimizi, kendimizi, gençliğimizi “sapkın akımların” etkisinden kurtarmaktır.

Bunu yapabilecek miyiz?

Allah’ın izniyle, evet.

Çok zor olacak, çok çok zor olacak ama başaracağız Allah’ın izniyle.