Siyonist soykırım ve Batı'da yükselen İslam!
İSRAİL’İN soykırımı ve Gazze’nin şanlı direnişi dünyayı derinden etkiliyor.
Yüzyıllardır gittiği her yere fitne tohumları eken,
dünya-alemi sömüren pis ideoloji, Siyonizm, bugün bütün makyajı dökülmüş bir “ucube” yaratık olarak karşımızda
duruyor.
İnsanlık, Siyonizm’in ne büyük bir belâ olduğunu görüyor.
Avrupa’nın, ABD’nin en büyük, en meşhur şehirlerinde
toplanan büyük kalabalıklar, İsrail terör örgütünün zulmüne isyan ederken…
O kalabalıkları oluşturan bireyler, Siyonizm konusunu
gündemlerine alıyor, dünyanın başına açtığı belâları görüyor.
Kendilerinden başka hiç kimseyi insan olarak görmeyen,
hayvan olarak bile görmeyen…
Kendilerinin olmayan bebeklerin katledilmelerini “ibadet” belleyen…
Menfur emellerine ulaşmak için her türlü vasıtanın
kullanılmasını “mubah” gören bir
zihniyet dünyası bu…
Tefecilikten uyuşturucu ve organ ticaretine kadar her
vasıtayı pis emellerine ulaşmak için kullanan habis zihniyet!..
İnsanlık her adımında bunlara “haraç” ödüyor…
Uçakla bir yere seyahat ettiğinizde ya da hastanız için ilaç
aldığınızda, bunlara koca dilimler halinde kaynaklar aktarıyorsunuz…
Her alana el atmışlar, her yere sızmışlar…
İnsanların en mahrem yerlerine kadar, her taraflarını
kuşatmışlar…
Bunu bütün dünya çok net bir şekilde görüyor artık.
Türkiye’de, Siyonizm’in pisliklerini, en net, en anlaşılır,
en akıllara kalplere hitap eder şekilde dile getiren Siyaset ve Devlet Adamı
Rahmetli Erbakan Hoca’ydı malûm…
O, Siyonizm’den bahsettikçe, “Haim Nahum Doktrini”nin maddelerini saydıkça, bazı suratlarda
alaycı gülümsemeler belirirdi.
Rahmetli Erbakan Hoca’nın söylediklerini birer “masal” ve “vehim” olarak nitelendirenlerin, Merhum’un “hayâl âleminde yaşadığını” öne sürenlerin oranı hayli fazlaydı.
İçinde bulunduğumuz süreç, Siyonizm’i araştıran herkesin
karşısına bir şekilde Rahmetli Erbakan Hoca’yı çıkartıyor…
Rahmetli Erbakan Hoca’nın işaret ettiği “Haim Nahum Doktrini”nin maddeleri birer büyük gerçek olarak
önümüzde duruyor:
1-Aç bırakacaksın,
2-İşsiz bırakacaksın,
3-Borca esir edeceksin,
4-Dininden, inancından uzaklaştıracaksın,
5-Böleceksin,
6-Böldüklerini birbirleri ile çarpıştıracaksın,
7-Yumuşak lokma haline getirip yutacaksın.
Siyonizm, bazı ülkelerde bu maddelerin hepsini, bazı
ülkelerde de bir kısmını uygulamaya koyuyor değil mi?
Bunları artık hemen herkes görüyor…
İsrail Terör Örgütü’nün soykırımını izlerken ağızlarına
geleni söyleyenlerin üzüntüleri, öfkeleri bilince dönüşüyor…
Bu bilinçlenme de,
Siyonizm’in sonunu getiriyor.
Sürece Batı’yı yakın takibe alarak baktığınızda, çok güzel
gelişmelerin meydana geldiğini fark ediyorsunuz…
Boşluktaki Batı, bağlanması gereken güzellikleri nihayet
fark ediyor.
Boşluktaki, evet…
“Gelişmiş” denilen bazı batı ülkelerine
gittiğimde, üzerlerinde “satılık”
levhalarının bulunduğu kiliseler görmüştüm.
“Cemaat” kalmayınca, yakıt, sigorta ve bakım masrafları
karşılanamayınca mecburen “satılığa”
çıkartıyorlar kiliselerini!,,
Satılık kiliselerden bazılarını da Müslümanlar satın alıyor,
Cami yapıyor!..
Hollandalı “din”
adamı Anton van Diesen, Saint Clement Kilisesi’ni “satışa” çıkartmalarının sebebini bakın nasıl dile getiriyor:
“Üzgünüm Kilisemiz satılık, zira artık insanlar Tanrı’ya inanmıyor!”
Doğru…
Batı’da insanlar kiliselerden koptular…
Tahrif edilmiş “din”lerinden
iyice uzaklaştılar…
Ateist oldular…
Daha doğrusu “hedonist”
(zevkperest) oldular.
Her önlerine uzatılan “zevk vaadine” sarıldılar.
“Zevk” diye
önlerine uzatılanların bir süre sonra anlamlarını yitirdiğini, dahası
kendilerini ve ülkelerini felâkete sürüklediğini görünce de, arayışlara girdiler.
Malûm, her arayan bulamaz ama bulanlar arayanlardır.
Arayan Mevlâ’sını da bulur, belâsını da…
Soykırımcı İsrail belâsını buldu,
Batı ise Mevlâ’sını
buluyor Allah’ın İzniyle!..
Batı’da İslam’a yönelenlerin, hidayete erenlerin sayısının
hızla arttığını hepimiz biliyoruz…
Bu durumu, Batı’nın ırkçıları “büyük bir tehdit” olarak görüyor ki… Doğrudur; insanlık için büyük
güzellik, kendileri için ise büyük
tehdit!..
Ne yaparlarsa yapsınlar, önünü kesemiyorlar bu güzel
yönelişin.
Batı’nın ırkçılarını fonlayan Siyonizm’in İşid adını verdiği
terör örgütünü üretme sebeplerinden birincisi “Arz-ı Mev’uda yol açmak”, ikincisi ise, Batı’daki İslâm’a
yönelişin hızını kesmek!..
İnsanlar İşid üzerinden yapılan menfi propaganda yüzünden
İslâm’ı “öcü” olarak görecek ve
dolayısıyla Müslüman olmaktan vazgeçecek!..
Hesap buydu ama tutmadı.
Zira, Batı eğitiminin bizde olmayan bir özelliği var;
Oralarda, araştırmaya çok daha fazla önem veriliyor.
Bizde ezber, oralarda ise araştırma-muhakeme öne çıkıyor.
Batıda eğitim görmüş birisinde ilk dikkatinizi çeken,
bilmediği bir konu önüne geldiğinde çok rahat bir şekilde “Bilmiyorum, bu konu hakkında bilgim ve fikrim!” yok
diyebilmesidir.
İnsan neyi bilmediğini bildiğinde, bilmediklerini öğrenmenin
yolunu da açmış olur.
Araştırmaya, sorgulamaya ağırlık veren eğitim sisteminde
yetişmiş olan batılılar, devlet
adamlarının, Siyonizm uşağı rezil politikacılarının, küresel medya organlarının
önlerine koyduklarını sorgulaya sorgulaya, doğruya ve güzele yaklaşıyorlar.
Siyonizm’in makyajını döken “Gazze Soykırımı” gibi yürek yakıcı gelişmeler, Batı aklının
vicdanlarla, kalplerle buluşmasına vesile oluyor.
Akıl, vicdan, kalp uyumuna doğru yolculuk esnasında İslam’a
ilgi artıyor.
Ve birçok misaline şahitlik ettiğimiz üzere, Batı’da
Müslüman olanların sayısı hızla artıyor.
İnsanın “inancını”
anadan, babadan, toplumdan miras olarak,
“geleneksel olarak”
edinmesiyle, İslam’a uzak bir toplumda yaşıyorken, araştırarak- tefekkür
ederek, kötüyü ve iyiyi bir arada görerek sahip olması arasında çok büyük fark
var.
Miras, genellikle har vurulur harman savrulur.
Emek ile, alın teri ile kazanılanın kıymeti çok daha fazla
olur.
İnsanoğlu, emeği ile kazandığını harcarken çok daha hesaplı,
kitaplı davranır.
Dikkatinizi çekiyordur; bizim “sonradan Müslüman olanlar” dediğimiz insanlar, ibadetlere riayet
konusunda çok daha hassas oluyorlar.
Namazda söylediklerinin anlamlarını öğrenmeye, ibadetlerini
şuur desteği ile yapmaya çok daha fazla önem veriyorlar.
“Sonradan Müslüman
olma” dediklerinizde “israfa,
gösterişe” pek şahit olmazsınız…
Makam, mevki, servet ihtirasları görmezsiniz…
Konuşanları can kulağı ile dinler, karşısındakilere kıymet
verirler.
“Batı’daki
Müslümanlar”dan öğreneceğimiz çok şey var yani…
Bugünlerde iki kitle ders veriyor bize:
1-Gazze’deki şanlı direnişçiler,
2-Vicdanları, akılları Siyonizm’e, Soykırım’a, Siyonizm
uşağı politikacılara isyan eden ve bu isyanlarını “yasaklamalara” rağmen büyük kitleler halinde, coşkuyla ifade eden
batılılar, oralardaki büyük maddi kayıplara uğramayı göze alarak isyan eden
ünlüler…
******
Rahmetli Metin Yüksel derdi ki:
“Sen oradan kıracaksın zinciri, ben buradan…
Bir gün mutlaka
kavuşacak ellerimiz…
Her şey aydınlığa
çıkmak için,
Her şey Mutlak Bir
için.”
******
Gazze’deki Şanlı Direnişçiler ile Batı’daki “vicdan yüklü” insanların elleri
buluşuyor.
Batı’nın “dinsizlik”
batağındaki kitleleri her geçen gün İslam’a yaklaşıyor.
Aman ha, bizler, inancımızın “mirasyedisi” olmayalım!..
İnancımızın insanları olmaya bakalım!