Siyonist sembol: Merkava
“Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler."
Yasin Suresi/9
İşgalci İsrail sinema, medya ve algı
operasyonları marifetiyle kendine yıllar içinde muazzam bir kalkan oluşturdu.
İmha edilemez Merkava’lar, yenilmez bir ordu, kusursuz, efsanevi istihbarat
örgütleri, hesaplı hareket eden profesyonel iktidar, hemen herkesin kendisine
kul olduğu bir dünya. Nazi’lerin yaptığı Yahudi katliamını, kendi zulümlerini
örtmek için kullanışlı bir örtüye dönüştüren İsrail, oluşturduğu “soykırımdan
kurtulmuş masum Yahudi” algısı sayesinde her türlü şımarıklığı, işlediği
cinayetleri, attığı füzeleri ve hatta 2 milyonluk Gazze’yi çılgınlar gibi 17
yıldır abluka altında tutması bile görmezden gelinmişti.
7 Ekim 2023 günü gerçekleşen Aksa
Tufanı Harekâtı başlar başlamaz, Filistin direnişi, ilk 20 dakika içinde
yaklaşık 5 bin füzeyi, Gazze, semalarından işgal altındaki topraklara fırlattı.
Demir Kubbe, kevgire döndü. Duvarları yıkan, tel örgüleri, hendekleri aşan
direnişçiler karakolları, askeri noktaları ve istihbarat merkezlerini ele
geçirdi. İşgalci İsrail’in tarihindeki en ağır askeri kaybı verdiği günde,
istihbaratının ne kadar zayıf olduğu da herkesçe görülmüş oldu. Harekât
sonrasında, aslında işgalcilerin her şeyden haberdar olduğu, müsaade edildiği,
askerden ziyade sivil kayıpların olduğu algısı servis edilmeye çalışıldı ama yaşanan
panik ortamı dikkatlerden kaçmadı.
İşgalciler, direnişin tokadıyla öyle
sersemleşti ki kara harekâtı kararı almaları 3 haftayı buldu. Haftalarca yoğun
bombalanan, her türlü füzenin sayısız sortilerle denendiği Gazze, durmaksızın
ateş altında tutulduktan sonra işgalcilerin kara birlikleri, meşhur Merkava tanklarının
arkasına saklanmak suretiyle ancak şehirlere girebildi.
Merkava. İbranice karşılığı, Savaş
arabası. İsrail’in bağımsızlık ve yenilmezlik sembolü. Tel Aviv’in çelikten
kalesi. 120 mm devasa bir topa ve aynı zamanda 60 mm uçaksavar topuna sahip;
bununla birlikte iki adet 50 kalibrelik Browning M2 otomatik makineli tüfeğinin
ve adet 762 MAG otomatik makineli tüfeğin üzerinde bulunduğu zırhlı bir
canavar. Ayrıca füze savunma sistemi de muazzam. Düşman füzeleri
uzak mesafedeyken bile tespit edip imha edebilme kabiliyeti Merkava tankını
korkutucu hâle dönüştürüyor. 360 derece durumsal farkındalık komuta
kontrol ekranına yani benzersiz bir görüş algısına, hassas sensörlere sahip
teknoloji harikası bir savaş makinesi. Ayrıca Merkava’da” trophy”
olarak adlandırılan füze/roket saptırıcı sistemler bulunuyor. Bu sistem meskûn
mahal içinde isabet almasını düşürmek için geliştirilmiş. Merkava, tam bir meskûn
mahal makinesi. 5. Nesil muharebe teknolojilerinin hepsini
üzerinde toparlamış bir organizma. Gücün, kuvvetin, iradenin sembolü. Uzaktan
görünüşüne aldanmayın, yakından bakınca devasa bir heyula sanki.
Efsaneleşmiş/efsaneleştirilmiş Merkava’lar
büyük bir özgüvenle Gazze’ye girdiler. Sivillerin yaşadığı binalar gökyüzünden
uçaklarca, yeryüzünde topçu ve tank atışlarıyla yerle bir edildi. Akbabalar
gibi semada gezen işgalci uçaklarından Gazze halkına eş zamanlı olarak şu mesaj
paylaşıldı: ''Kassam'ın artık yumurta
haşlayacak gücü ve zamanı kalmadı''. Bunun üzerine mücahitlerden yanıt
gecikmedi: 'Kassam Merkava tankı kızarttığı için yumurta haşlayacak zamanı yok!''
Çıplak elleri, yalın ayaklarıyla ellerine bomba alan mücahitler, Merkava’nın
sıfır noktasına kadar yanaşıp, çelik makineleri alev topuna çevirdiler. Kassam
savaşçıları Gazze’nin her köşesinden, toprağın, kumun içinden bir anda çıkıp
tankları, zırhlı araçları ve dozerleri havaya uçurdular. Her türlü şarta hazır
hâlde bulunan ve Gazze’ye hücum eden bu tanklar, insan faktörünü ve
Gazzelilerin inanç kalkanını hesap etmemişlerdi. Yasin 105 adlı omuzdan atılan
Kassam roketleri, Merkava’ların kâbusu oldu. Gazze'nin kuzeyindeki Cebeliye'nin
doğusunda, Han Yunus şehrinin batısındaki Takaddam ekseninde, Al-Zaytun
mahallesinin güneyinde, Tel El Hava mahallesinin eteklerinde, El-Muğraka
bölgesinde, Selahaddin Caddesi istikametinde, Cuhr el-Dik’te,
Deir El Balah'ın doğusunda, Beyt Lahia'nın güneyinde, Cebeliye mülteci
kampındaki El Faluga’da, Şeyh Rıdvan’da, Tel el-Zaatar'da, El-Mahatta’da, El-Katiba’da,
Zenna’da, Şucaiye’de, Beni Süheyla’da, El-Amal Mahallesi’nde bir bir avlandı
Merkava’lar. Yasin 105’lerle, Sa’ir füzeleriyle, Şavaz adlı patlayıcılarla, Tandum ve Radiyye
roketleriyle, el yapımı patlayıcılarla, PRG’lerle çelikten kalkanlar eritildi; tanklar
içinde saklanan işgalcilerin cehenneme biletleri kesildi.
Merkava’lar bir bir patlatılırken, işgalci
İsrail askerlerinin kahramanlılarına ve fedakârlıklarına dair 5 ay içinde tek
bir haber dahi geçilmedi ajanslara. Tam aksine işgal ordusunun talanlarına,
hırsızlıklarına, alaycılıklarına ve tacizlerine maruz bırakıldı tüm Dünya.
Şehitlerin yüzüklerine, ölü çocukların bisikletlerine tevessül eden aşağılık
yaratıklardan başka değildi karşımızdaki işgalciler. Buna karşılık işgale direnen
Filistin direnişinin kahramanlıklarına, dayanışmasına ve vefasına ilişkin
sayısız kayıt düştü insanlığın önüne. Öyle örneklikler ortaya çıktı nesiller
boyunca anlatılsa yeridir. Ebu Ubeyde
gibi dengi olmayan bir kazanımımız var mesela. Vakar sahibi. Sözü ve eylemi birbirine
denk bir mücahit. Örnek bir şahsiyet. Sadece O değil. Tankı füzeyle patlatıp
çocuk gibi sevincinden havalara uçan mücahitler gördük. Secdede can veren
mücahit imamlara şahitlik ettik. Üzerinde yırtık eşofmanla tank vuran mı dersiniz,
uçsuz bir kuyudan çıkar gibi tünelden çıkıp bir saniye içinde tankı görüp eş
zamanlı roketi ateşleyebilecek cevvallikte hareket eden mücahitler mi dersiniz.
Ne kahramanlıklar gördü bu gözlerimiz.
Baştan aşağı siyahlar içinde, üzerinde
pelerin varmış gibi koşan, ayağında beyaz spor ayakkabısıyla son derece şık bir
mücahit omzunda roketiyle savaş alanına koşuyor. Bir tank vurulmuş. Ona yardıma
başka bir tank gelmiş. Böylesine ateşli bir meydana gelip, nişan alıp tankı
havaya uçurup sakince alandan uzaklaşan ve 7 Mart’ta şehadet haberi gelen Hişam
Amir, unutulur mu hiç?
İşgalci İsrail savunmasız sivillere
karşı tüm gücünü kullanarak soykırım gerçekleştirdi. Bununla birlikte sahada
mücahitlere karşı başarı elde edemedi. Tankların içinde Gazze’ye girip, tabutlarla
evlerine dönen işgalcilerin sayısı, İsrail kamuoyunun kaldıramayacağı
büyüklükte. Bugün Gazze yerle bir edilmiş gibi görünse de asıl yerle bir olan
işgalci İsrail’in yenilmezlik, dokunulmazlık anlayışından başka bir şey
değildir. Bu bilinç kazanımının kıymetini ilerleyen yıllarda daha iyi
anlayacağız. Korku duvarları yıkılınca insanoğlunun perspektifi de genişliyor. Bakış
açısı genişleyen, nice az ve inanmış toplulukların büyük toplulukları galebe
çaldığını gören insanoğlunun neler yapacağını zamanla göreceğiz.