Siyonist emperyalizmin kıskacındaki kudüs
Yetmiş yıllık süreç içinde İsrail denilen Siyonist terörist örgütü, sistematik bir şekilde zamana yayarak büyük bir soykırım ve emperyalizm planını uygulamaktadır. 1930'lu yıllardan itibaren Filistinlileri yurtlarından süren Siyonist emperyalizm, 1948 yılında İsrail adı altında devletleşmek suretiyle Filistin topraklarında ve Kudüs'te kalıcı olarak var olmaya ve varlığını oluşturmaya çalışmaktadır. 1967 savaşıyla Doğu Kudüs'ü de işgal eden İsrail, sürekli yayılmacı bir politika izlemiştir. Siyonizmin merkez fikri Kudüs'ün başkent olduğu Büyük İsrail devletini kurmaktır. Siyonizm, bütün Ortadoğu coğrafyasını İsrail emperyalizminin hakimiyetine sokmaya çalışmaktadır.
14 Mayıs 1948 tarihi, Filistinliler için herhangi bir tarih değildir. Siyonist emperyalizm, bu tarihte İsrail denilen terör ve sömürü aygıtını kurmuştur. İsrail'in kurulması, Filistinlilerin başına gelen bütün kötülüklerin kaynağıdır. Filistinliler, bu asli kötülüğü al-Nakba, yani Felaket olarak nitelemektedirler. Filistinliler, 30 Marttan beri Toprak Günü nedeniyle Büyük Dönüş Yürüyüşü dedikleri sivil bir eylem içindedirler. İsrail, o günden beri vahşi bir şekilde Filistinlilere saldırmaktadır.
Amerika yönetimi, büyükelçiliğini fiilen Kudüs'e taşıdı ve bu provokasyonuyla dünyaya Kudüs'ün bir bütün olarak Siyonist Devletin başkenti olduğu mesajını verdi. Amerika elçiliğinin Kudüs'te açılmasını protesto eden Filistinli sivillere saldıran İsrail ordusu, büyük bir katliama ve vahşete imza etmiştir. İsrail ordusunun vahşeti sonucunda altmışın üstünde insan hayatını kaybetmiş, üç binin üzerinde insan ise yaralanmıştır. İsrail ve Amerika için, Filistinlerin insan olarak bir değeri bulunmamaktadır. İsrail ve Amerika, Filistinlilere karşı büyük insani suçlar işlemektedirler. Cumhurbaşkanımızın yerinde ifadesiyle, Gazze'de yapılanlar soykırımdan başka bir şey değildir.
Siyonist Yahudi ve Hristiyanlardan oluşan bir grup, bugün Amerika yönetimini kontrol etmekte ve ona yön vermektedir. Siyonist-Evanjelik-Neocon ittifakının ana amacı, İsrail'e yönelik bütün tehditleri bertaraf etmek, başkenti Kudüs olan ve tamamen Yahudilerden oluşan kutsal İsrail devletini kurmaktır. Davud'un Krallığının günümüzdeki versiyonu olması planlanan İsrail devletinin kurulması için, Siyonistler ve Neoconlar her türlü çılgınlığı yapmayı planlamışlardır. Amerika elçiliğinin, Kudüs'e taşınması stratejik bir adımdır. Bundan sonra Siyonistler ve Neoconlar, Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine efsanevi Yahudi tapınağını inşa etmeyi hedeflemektedirler. Amerika ve İsrail, bundan sonra Ortadoğu'yu ve Filistin'i ateşe atacak her türlü eylemi birlikte gerçekleştireceklerdir.
Amerika-İsrail, kontrol ettikleri Arap ülkelerinin yönetimlerinden hiçbir itirazın çıkmamasını sağlamışlardır. Filistinlileri ve Müslüman halkları kontrol etmeye ise Amerika ve İsrail'in gücü yetmemektedir. Filistinliler, kendilerine yönelik yapılan bütün katliamlara rağmen, Filistin ve Kudüs'ün özgürlüğü için mücadele etmektedirler. Müslüman toplumlar, Kudüs'ü İslam'ın kadim merkezi olarak görmekte ve Kudüs etrafında birleşmenin ihtiyacını duymaktadırlar. Müslüman toplumların Kudüs duyarlılığı, Siyonist-Neocon planları boşa çıkartacak tek kaynak durumundadır.
Kudüs'e Amerika büyükelçiliğinin taşınması, Ortadoğu ve İslam coğrafyasının bundan sonra Amerika-İsrail ittifakının oyun sahası olacağı anlamına gelmektedir. Amerika-İsrail ikilisi, bundan sonra coğrafyamızda kaos, savaş ve çatışma çıkartacak her türlü emperyalist planı devreye sokacaklardır. Amerika-İsrail ikilisi, Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn gibi devletleri teslim almanın verdiği özgüvenle hareket etmektedir. Amerika-İsrail ikilisini rahatsız eden tek ülke, Türkiye'dir. Filistin ve Kudüs davasına sahip çıkan, Amerika-İsrail sistemine itiraz eden Türkiye, Müslüman ülkeler arasında Kudüs konusunda ortak bir duruşun oluşması için çaba sarf etmektedir. Amerika-İsrail ikilisinin tek korktuğu şey, Müslüman toplumlardaki Kudüs bilincidir. Türkiye'nin pozisyonu, Müslüman toplumlardaki Kudüs bilincini canlı tutmakta ve harekete geçirmektedir.
İsrail-Amerika ikilisinin işlediği Gazze katliamı, Filistinlilerin ve Müslüman toplumların Kudüs ve Filistin davasını bir varoluş konusu haline getirmelerini sağlamıştır. Siyonizm, sinsi bir şekilde Filistin'i Arap-İsrail ihtilafı olmaktan çıkarmaya çalışmıştır. Ancak günümüzde Kudüs ve Filistin sorunu, İslam-İsrail ihtilafına dönüşmüş durumdadır. Emperyalizmi Siyonizm adıyla kutsallaştıran Amerika-İsrail ikilisi, Gazze'deki direniş ve İstanbul'da harekete geçen ruh karşısında kaybedecektir. Bilgiyle, akılla ve çalışma ile Müslüman toplumların, Siyonist emperyalizme karşı mücadele etmeleri gerekmektedir.