Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Aralık 2023

​Siyonist

Gazze’deki çatışmalar insan hakları ile Siyonizm arasına sıkıştırılan dünya sistemindeki çatlakları bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

Hitler’in katliamlarından kendisini sorumlu tutan Almanya’nın, Saksonya-Anhalt eyaleti, “İsrail’in var olma hakkını tanıdıklarını ve İsrail Devleti’nin varlığına karşı her türlü çabayı kınadıklarını” yazılı olarak beyan etmeyen hiç kimseyi vatandaş yapmayacak.

ABD Temsilciler Meclisi, Siyonizm karşıtlığını antisemitizm olarak niteleyen kararı onayladı. Onayın hemen ardından ABD Kongresi üniversitelerde antisemitizm soruşturma komisyonu kurarak, İsrail katliamlarına karşı öğrencilerin gösterilerine göz yumdukları gerekçesiyle Harvard Rektörü Claudine Gay, Pensilvanya Rektörü Elizabeth Magill ve MIT Rektörü Sally Kornbluth’u sorguya çekti. Yönetimin, Kongrenin, bağışçıların ve Siyonistlerin baskılarına daha fazla dayanamayan Elizabeth Magill istifa etti.

İsrail’in Gazze’de ABD, İngiltere, Almanya, Fransız silahlarıyla Filistinlilere yaptığı soykırım devam ederken 7 Ekim’de yüzlerce İsraillinin, İsrail helikopter ve tanklarından ateş açılarak öldürüldüğü ayan beyan ortada iken, uyduruk soykırımı kınamadıkları için rektörleri, kamu görevlilerini istifaya zorlamak siyonizmin en iyi yaptığı şey. Dünyanın dört bir yanına akademik özgürlük mavraları okuyanlar milyarder Yahudi bağışçıların kontrolündeki üniversite yönetim kurullarının öğrencilerin vicdanlarını susturmak için neler yaptığını bir kez daha gördük.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Yardımcısı Carl Skau, “Gazze’de yeterli yiyecek yok. İnsanlar açlıktan ölüyor. Binlerce çaresiz ve aç insan yardım dağıtım merkezlerini dolduruyor. Kanun ve düzenin çökmesiyle anlamlı bir insani operasyon yapılması mümkün değil. Kış yaklaşırken Gazze vatandaşları sağlıksız barınaklarda ya da sokaklarda yaşıyor. Hastalar ve yeterli yiyecekleri yok.” Açıklamasını yaptı. Açıklama, Gazzeliler İsrail bombalarıyla ölmeyeceklerse açlıktan ve hastalıklardan ölecekler anlamına geliyor.

İsrail katliamlarının yılbaşına kadar mı, yoksa şubat sonuna kadar mı sürmesi gerektiği konusunda ufak bir detay dışında Netanyahu ile anlaşan Biden yönetimi, bir yandan BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını veto ederken, öbür yandan Filistinlilerin katledilmesi için on binlerce tank topu gönderdi. Blinken sosyal medya hesabından, “Bazı MF senatörleri İsrail'e askeri desteğimize şartlar koymak istediler, bu yüzden İsrail'e değeri 100 milyon doların üzerinde olan 13 bin tank mermisini derhal sağlamak için Kongre'yi bypas etmek için acil durum yetkisini kullandım” diyerek silah satışlarından alacağı komisyonlar için demokrasiyi askıya alabileceğini gösterdi.

Ekvador'un Rafael Correa yönetimindeki eski dışişleri bakanı Jacobin de, İsrail saldırılarının Filistin mücadelesini yeniden küresel politikanın ön saflarına yerleştirdiğini belirtti. Son dönemde İngiltere ve ABD yönetimlerini avuçlarının içinde tutan Siyonistlerin İbrahim anlaşmaları dayatması ile Filistin ile Arap dünyasının dayanışmasını nerede ise yok etmişti.

Sudan’da Ömer Beşir’i devirdikten sonra Sudan, Etiyopya, Somali’nin Filistin’e destek veren sesini kısan, İsrail’e en net tepki Latin Amerika’dan geldi. İsrail'in Gazze'ye saldırısı, Küba ve Venezüella gibi insanlık vicdanına önem veren ülkeler gibi Kolombiya , Şili ve Honduras Tel Aviv’deki büyükelçilerini geri çağırdı; Bolivya ilişkileri kesti.

Siyonist işgalin destekçisi ABD, Batı Avrupa ve NATO’nun aksine, Çin ve Rusya, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletini tanıdığını ilan ettiler. Netanyahu, Ukrayna savaşına rağmen özellikle Suriye operasyonları için Putin’i kontrol altında tutmayı başarırken, Çin’in de ekonomik bağlar üzerinden Gazze katliamına sessiz kalmasını sağlamak istiyor. Netanyahu’nun en büyük başarısı ise Hindistan’ı yanına çekmesi oldu.

Gazze’de iki ayın üstündeki çatışmalarla Filistin meselesi yeniden masaya yatırıldı. İsrail’in etnik temizliğinin boyutu, meşruiyetini de temelden aşındırmaktadır. Artık insanlar Nikaragua’daki Kontraların sözde demokratik ülkelerin gözünde niçin iyi, vatanını savunan Hamas’ın niçin kötü olduğunu sorguluyorlar. Varılan sonuç ise, iyi ve kötü kavramlarının Siyonizmin emrindeki İngiliz, Amerikan/küreselci imparatorluğunun karşısında veya yanında olmakla anlamlandırılmasıdır.

Her şeye rağmen Hamas, direnişin hakkını vererek Siyonizmin kalelerini bir bir yıkıyor. BM oylamasında ABD’nin yalnız kalması, İngilterenin de çekimser kalması, insanlığın vicdanına karşı Siyonist faşizmin daha ne kadar dayanabileceğini sorduruyor insana.

Sadece dün 50’nin üzerinde Siyonist katil Hamas mücahitleri tarafından gebertildi, 600’ün üzerinde bebek katili Siyonist yaralandı. Sahadaki Hamas başarısı İsrail Savaş kabinesini de karıştırdı. Savunma Bakanı Galant ile Başkan Yardımcısı Gantz sahadaki durum yüzünden toplantıyı terk ettiler. Hamas’ın Tel Aviv’e göndereceği leşlerin sayısı İsrail’in 2 ay, ABD’nin ise bir ay olarak ön gördüğü katliam takvimini kısaltacaktır. Ekonomi ve teknoloji yönünden siyonizme esir olmuş milletler Türkiye gibi iyi örnekleri önlerinde gördüğü sürece insanlık vicdanının Siyonist cinayetlere baş kaldırma cesareti artacaktır. İsrail, arzı mevud sevdasıyla gerçekleştirdiği Gazze katliamlarıyla kendi meşruiyetini tartışılık hale getirmiştir. İsrail’in haritadan silinmemesi için önümüzdeki günlerde, ABD’nin BM’yi ateşkes toplantısına çağırdığını görürseniz şaşırmayın. Yeterki, Hamas, sokak savaşını iyi götürsün, Tel Aviv’e bol bol Siyonist leşi göndersin…. Vesselam…