Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
2988.13
BIST 100
9647.51
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Ağustos 2017

'Siyasi Reenkarnasyon'

1914 yılına girildiğinde belki de dünyada hiç kimse kısa süre içerisinde büyük bir savaşın başlayacağını öngörmüyordu...

Dünya savaşının hemen öncesinde özellikle Avrupa'da yükselen milliyetçi hareketler önemli derecede dikkat çekiciydi. Hatta bazı ülkelerin birliğini tehdit etmeye başlamıştı. Yaklaşık yüz yıllık bir barış döneminden sonra yine özellikle Avrupa'da iç içe girmiş siyasal ve ekonomik ilişkiler, bir savaş ihtimalini belki de kimsenin aklına getirmiyordu. Sanayi devrimi ile gelen üretimin artışı artı bir faktör gibi gözükürken, emek işçilerinin gelecek kaygılarının artışı görünmez bir tehlike arz ediyordu. Aynı zamanda teknolojinin gelişimi hammadde ihtiyacını arttırıyor bu da 'üretim ülkeleri'nin ihtiyacını karşılamak için yeni bölgeler araması sonucunu doğuruyordu.Yani sömürgecilik. Rusya ise öteden beri izlediği Panslavizm siyaseti gereği Balkanlardaki Slavların bağımsızlık hareketlerini destekliyor aynı zamanda sıcak denizlere inmek adına bir siyaset izliyordu. İngiltere, Osmanlı'yı zayıflatmak adına Ortadoğu ülkelerinde ve özellikle Arap ülkelerinde çalışmalar yürütüyordu.

Avrupa'da çeşitli ittifaklar ile ekonomik ve askeri anlamda denge olmaya çalışan bir Almanya ve Almanya'yı kendisine rakip olarak gören bir İngiltere vardı. Sömürge konusunda diğer ülkelerden daha önde olan İngiltere sahada bu anlamda güçlü rakipler istemiyordu. Kapitalizm gelişiyordu ve Almanya, İngiliz kapitalizmine meydan okumaya başlamıştı. Kısaca; büyük güçler arası rekabet, mücadele içerisine girmiş bir hegemonya merkezi, perde arkasında süregiden bir güç ve denge savaşı vardı.

Günümüz dünyasına baktığımızda; özellikle Avrupa'da yükselen milliyetçilik son dönemde kendisini fazlası ile hissettiriyor. Günümüzün kapitalizm "ağası" ABD tüm dünyayı uzun süredir kendi koyduğu kurallar çerçevesinde yönetti. Ancak artık dünyanın yeni gelişen kapitalizmleri "ABD'yi daha ne kadar finanse edeceğiz?" sorusunu soruyorlar. Özellikle Avrupa bu durumdan oldukça huzursuz ve bu çekişme zaten şirketler arası 'ceza savaşları' ile kendisini iyiden iyiye gösteriyor. Almanya liderliğinde AB ile ABD arasında önemli bir ekonomik savaş yaşanıyor. Aynı şekilde diğer bir yükselen kapitalizm Çin'de ABD'nin süregiden tavrından rahatsız olan başka bir denge. Rusya soğuk savaş döneminden sonra ilk kez bu denli net adımlar atıyor. Ukrayna-Kırım özelinde yaşanan gelişmeler, Suriye iç savaşına müdahillik, İran ile geliştirilen ilişkiler Rusya'nın bazı tarihsel hedeflerini yeniden ivmelendirdiğinin ispatı niteliğinde...

ABD'nin Ortadoğu'da, son olarak özellikle Körfez ülkeleri üzerinde yaptığı hamleler, Suriye'de aradığı hepimizin malumu sonuç; günümüz güç savaşlarının net göstergeleri. Bazı konularda -ki gizli ittifaklar mevcut- aktörlerin isimleri farklı olsa da genel çerçeve 1914 öncesi dünyanın dengelerine önemli ölçüde paralellik arz ediyor. Bir nevi;

"Dünya siyasi reenkarnasyon yaşıyor"

Ancak; şu farklılıklar göz ardı edilmemeli. Artık dünya ne teknolojik ne de ekonomik olarak bir asır önceki dünya değil. En önce silah sistemleri değişti. Nükleer silahlar başta olmak üzere gelişen teknoloji olası bir savaşın sonuçlarının öngörülemez olduğunu ortaya koyuyor. Zira bu nedenle 'vekalet savaşları' icad edildi ve süregidiyor. Bu şu demek; devletler arasında yaşanacak bir savaş dünyanın tahammül edemeyeceği ölümlere neden olur. Tam da bu nedenle 'bıçak kemiğe dayanmadan' uluslar üzerinden bir savaş öngörmek spekülatif bir kehanet olacaktır ama Pandora'nın kutusu bir kez açılırsa geri dönüş imkansız olacaktır.