Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2962.07
BIST 100
9700.94
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 May 2021

Siyasî kültür

Yönetim biçiminin demokratik olduğu vurgusu yapılsa da devletlerin birbirlerinden farklı ilke, değer ve uygulamalara sahip olduklarını söyleyebiliriz. O nedenle demokrasi, tam anlamıyla hayata geçtiği zaman anlaşılabilir.

Yönetim biçimi olan demokrasinin tarihî kökeni olmakla beraber, büyük ölçüde Fransız devrimleri sonrasında biçimlenmiş, liberal felsefe anlayışından beslenerek günümüze kadar gelmiş olan demokrasi cumhuriyetle birbirini tamamlar. Cumhuriyet bir devletin rejimi, demokrasi ise yönetim biçimidir. İkisi de halkın egemenliğine dayanmakta, seçimler yoluyla meclis oluşmasını öngörmekte ve hukukun üstünlüğü prensibini temel dayanak olarak almaktadır.

Bir ülkenin yönetim biçiminin demokrasi olarak adlandırılabilmesi için bir takım ilke ve kurumlara ihtiyaç olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız. Bunlar seçimler ve siyasi partiler ve hukukun üstünlüğüdür. Siyasi partilerin günümüzde siyasi rejimlerin en önemli unsurları olduğunu bir kere daha hatırlatalım.

İçinde yaşadığı toplumun düşünce ve menfaatlerini gerçekleştirmek için iktidarı elde etmek amacıyla teşkilatlanan siyasi partilerde süreklilik, örgütlenme, iktidarı kullanma isteği ve seçim yoluyla halk desteğini alma çabası olmazsa olmazlarıdır.

1982 Anayasası siyasi partileri ‘demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları’ olarak nitelemiş ama siyasi partilerin tanımı Siyasi Partiler Kanunu’nda ”Siyasi Partiler, anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirtilen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak, demokratik bir devlet ve toplum düzeni içerisinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacı güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır.”

Tanımdan anlaşılacağı üzere siyasi partilerde iktidarı elde etme çabası vardır. Bu çaba siyasi partileri diğer siyasi oluşumlardan ayıran en önemli farklılıktır.

Ülkemizde Çok partili hayata 1946 yılından sonra geçilmiş, partilere ilişkin esas ve usuller 1982 Anayasası ve bu Anayasaya uygun olarak hazırlanmış olan Siyasi partiler kanununda gösterilmiştir.

Partilerin temsil işlevi için kullanılan araçlar olduğunun altını çizerken, bir devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini belirleyen yazılı belgelerin de Anayasa olduğunu belirtmek isterim. Kişisel hak ve özgürlüklerimizin bu belgede belirlenmektedir.

Ülkemizde demokrasi, Türkiye’nin kendine özgü tarihsel ve toplumsal şartlarında şekillenmiş, diğer demokratik anlayışlardan farklı bir süreç takip etmiştir. Demokrasinin öznesi halk olduğu hâlde, halktan gelen talep ve istekler geçmişte dikkate alınmadığını söylersek kızılmaz değil mi? Zira siyasetin hukuk kuralları içerisinde yürümesine, hukuk devleti aracılığıyla adaletin sağlanmasına ve özgürlüklerin meşru daireler içerisinde yaşanmasına, hak ihlâllerinin önlenmesine ve kültürel taleplerin karşılık bulması yakın tarihlerde gerçekleşmiştir. İşte bu ve benzeri sorunların üstesinden gelmek için, kendi tarihî mirasımız ve kültürel zenginliğimizin dikkate alınması gerektiğini vurgulamak isterim ki, bunun için de her şeyden önce halkın kültürel ve inanç değerleriyle barışarak önemsemesi gerekmektedir diyorum. Ve’s-selam.