Siyasetten emekli olamayanlar
31 Mart yerel seçimleri yaklaşırken, iktidar ve muhalefet partileri belediye başkan adaylarını açıkladılar, ülke gündeminin en önemli süreci başlamış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdirleriyle 2024 "emekliler yılı" ilan edildi. Bu emeklik yılı siyasetçileri de kapsayacak mı? Tabi ki ironi yapıyorum. Emekliliği olmayan tek statü siyaset mi?
“Değişim isteyen ama değişmeyen başkanlar” fazla anlam yüklü bu motto her partiye ve siyasiye uyarlanabilir.
Türkiye siyasi hayatında kutsanmış siyasetçiler vardır. Bunların partileri farklı olsada siyasi ikballeri aynıdır.
Siyasi hayattan emekli olmayı asla ama asla kabul etmezler. Siyaset onlar için bir bağımlılık halini alıyor. Tedavisi olmayan, ilacı bulunmayan, iflah olmaz bir hırs
Siyaset, bırakılmıyor. Ne kadar ve kaç yıl yapılırsa yapılsın, siyaset birçok insanda et-kemik haline geliyor. Siz hiç ülkemizde ununu elemiş, eleğini asmış siyasetçi gördünüz mü?
“Tamam. Buraya kadar” diyen, gördünüz mü? Gördüyseniz, kaç kişi gördünüz? Sizi bilemem ama ben gördüğümü söyleyemem. “İllaki siyaset, mezara kadar siyaset “
Türk tipi bir siyaset anlayışı diyeceğim, ama şu anki ABD‘nin başkanı bu teoriyi çürütüyor. Yaşı 80 - 90’na merdiven dayamış olan eski, yeni siyasetçiler, siyasetin içinde olabilmek için kırk takla atıyor. Sağlık sorunları yaşadıkları, neredeyse öz bakımlarını bile yapamayanlar, ama siyaset aşkı ile yanıp kavrulan siyasetçilerimizin olduğunu hepimiz biliyoruz. Sorsanız daha yapacakları varmış, Ülkenin kendilerine ihtiyacı varmış, her görevin, vazifenin bir sonu ve durağı olduğunu hatırlamazlar bile.
Bir insan 30-40 yıl boyunca aynı heyecan azim ve gayretle o işi yapamaz. İnsanın doğası, kimyası buna uygun değil. Siz istemezseniz de bedeniniz eror verir.
Siyasetin seçkin seçilmişleri olan bir üst sınıf var ki, onlar doğdukları gün, onlar için rezerve edilmiş koltuklara sahip olarak büyürler. Atadan, babadan bu görev onlar için hazır ve nazırdır. Kapasitesi, liyakati, ehliyeti hiç önemli değildir.
Siyasetten, iş dünyasına, kişisel hayatlarımızdan toplum içerisindeki ilişkilerimize kadar koltuğunu bırakmak istemeyen nice yöneticilerimiz var.
Son günlerde Yerel seçimlerde de aynı hırsı gördük. Hırs mı, ilkeli duruş mu? Bunun okuması duruma göre kişiye göre değişebilir. Ama pratikte aynı soruyu sordurtur.
Yaşlanmanın kendine göre bir ihtişamı, güzelliği ve bilgeliği vardır” der Joseph Murphy... Kesinlikle de öyledir yaşanmışlık en büyük zenginlik, tecrübe, bilgi, birikim kutsal hazinedir. Yaş almış insanların hayattan kısıtlanması düşünülemez, benim söylemek istediğim siyasetten emekli olma durumlarıdır. Yoksa Sokrates seksen yaşında müzik aletleri çalmayı öğrendi. Michelangelo en güzel tablolarını seksen yaşında yaptı. Örnekleri çoğaltmadan demem o ki siyaset dışında da yaşamda başarı göstereceğiniz alanlar var. Artık gençlerin önünde duvar olmayın.
Türkiye siyasetinde yaşları 81 ve 86 olan iki önemli büyük şehir belediye başkanları partilerine kızgın ve kırgınlar. Biri, ön seçimde istediği sayıya ulaşamadığı için aday namzeti olma şansını kaybetti.
Diğeri de, yaşının bahane edilmesine çok kırgın...
Siyaseti bırakamayan ve mezara kadar sürdürmek isteyen daha nice isim var. Bırakamıyorlar. Siyasi emeklilik kavramına en çok ihtiyaç duyduğumuz süreçten geçiyoruz.
Yazıyı bir hikâye ile tamamlayalım. Hikâye odur ki, yolları, çölleri sabırla ve azimle geçen deve, dikenli harese otunun lezzetine pek düşkündür.
Dikenli otu yedikçe, dikenler ağzında ve dilinde yaralar açar, kanatır. Deve, otun lezzetine karşı koyamadığı için yedikçe yer ve eğer engel olunmazsa kan kaybından ölür.
Harese, Arapçadaki "hrs" kökünden türeyen bir kelimedir. Hırs, ihtiras, muhteris kelimeleri de aynı kökten türer. Yani harese, karşı koyulamayan hırs ve ihtiras ile kendi sonunu getirmektir.
Siyasette bu hikâyeden çıkarılması gereken dersler vardır. Zira siyaset nihayetinde bir "iddia" alanıdır.
İktidarı kazanmak için kıyasıya rekabet edilen, mücadelenin hiç bitmediği ihtiras yüklü bir sahnedir.
Hırsın iyisi kötüsü olur mu? Hırsın dozu olur mu? Olmalı mı? Hırs kontrol altında tutulmalı mı? Sanırım soruların hepsine “Evet” diye yanıt vermeliyim.