Siyasetteki tıkanıklık ve Erdoğan
Bir süredir siyaset üzerine yazılar kaleme alıyoruz. Siyasetin tıkandığını, halkın beklenti ve vizyonunu okumaktan giderek uzaklaştığını vurguluyoruz.
Siyasetin tıkanıklığını açacak olan ve milletin beklentilerine cevap hazırlayacak olan muhalefettir. İktidarın kapıldığı hastalıkları, iktidarın yaşadığı körlüğü muhalefet tespit eder, tıkanan ülke damarlarının açılması konusunda muhalefet bir kalp cerrahı gibi olmalıdır.
Oysa bizim memlekette böyle ideal bir anlayış, çözüm odaklı bir düşünce olmadı. Genel strateji tamamen iktidarların hata yapmaları ve eleştiri-tartışma çıkarmak üzerine kurulu.
Bu nedenledir ki çok partili siyasi hayata geçtiğimiz günden bu yana millet yeniliğe yönelmekte, mevcut siyasi yapılara ancak zorunluluktan katlanmaktadır. Özellikle CHP’nin yenileşmeye, değişime dolayısıyla da toplumun beklentilerine ayak uydurma konusunda hiç çabası olmamıştır.
Bugünde ana muhalefet görevini devam ettiren CHP’nin toplumun geldiği noktayı okumaktan çok uzak ‘Cumhuriyeti kuran parti’ öğünmesinden ileri gidemeyen bir konumda önüne gelen fırsatları tepen durumdadır. CHP özellikle ‘Cumhuriyeti kuran parti’ anlayışı ile hem devlete hem de millete tepeden bakıcılığı anlayışını bırakmalıdır.
CHP ideolojik takıntılı bir kitlenin varlığı ile kısır döngüde devam eder gider. Fakat siyasetin diğer kesimlerinde de istikrar hiç görünmüyor. Siyaset kurumu nedense her zaman toplumu okumakta çok geç kalıyor.
Geçmişe bakıldığında tek başına iktidarlar toplumun beklentilerini okuyan yeni siyasi oluşumlar üzerinde yükselmiştir. Demokrat Parti gerçeği budur. Demirel’in ilk dönemi budur. 1980 sonrası Özal hareketi böyledir. 2002 AK Parti hareketi bu gerçeğin üzerine inşa edilmiştir.
Bugün siyaset geleneğinde kurumsallaşarak toplumu sürekli okuyup ayakta kalan hiçbir hareket yoktur.
AK Parti kurulduğu günden bu yana iki görevi birlikte yürütmekten dolayı ayakta kalmaktadır. Biri iktidarda olmak, diğeri muhalefetlik boşluğunu da doldurmasıdır. Gözlemi mi ifade edeyim; AK Parti’nin avantajı iktidar olmasından değil muhalefetlik tarafı ağır bastığındandır.
Nereden çıktı diye eleştiriler olacaktır. Muhalefetlik toplumu okuma sanatıdır. Toplumun beklentilerini dile getiremiyorsanız bu görevi yerine getiremiyorsunuz demektir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesinin ardından AK Parti Genel Başkanlığı’na dönüşü sırasında siyasetin içinde bulunduğu durumun tespitini partisi özelinde dile getirmesi bir nevi toplumun beklentileri ile paralellik taşımasından heyecan yaratmıştı. Bir taraftan metal yorgunluğu, bir taraftan teşkilatlarda yenileşme söylemleri ile aslında teşhisi koymuştu. Fakat gelinen noktada tedavi konusunda yaşanan sıkıntılar teşhisleri gölgede bıraktı.
Bugün siyasetin bütün alanlarında tıkanıklığa gider olduk. Bir umutla ortaya çıkan yeni yapılar iktidar eleştirisini aşmaktan öteye gidemiyorlar.
Tayyip beyin bugünlerde parti içi teşkilatlara yaptığı çağrıları siyasetteki tıkanıklığı açmak için hamle olarak görmek gerekir. Eğer bu çağrılarda metal yorgunluğu gibi anlaşılmaz ve teşkilatlar bu çağrılara kulak asmazsa hem AK Parti’yi hem de siyaseti daha kötü günler bekliyor.
Hep dediğim gibi toplumu bugün okuyabilme kabiliyeti sadece AK Parti’dir. Diğerlerinin daha toplumu bile anlamadıkları görülüyor. Bu umutlar boşa çıkmamalıdır.
Kalın sağlıcakla…