Siyasette nezaket rüzgârı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından
eşi Emine Erdoğan Hanımefendi ile birlikte koronavirüs testi yaptırdıklarını ve
testin pozitif çıktığını duyurdular. Bu açıklamadan sonra özellikle muhalefet
parti liderleri, "geçmiş olsun" mesajları ile siyasette nezaket
rüzgârı esmesine ve özlediğimiz nezih siyaset dili konuşulmasına vesile oldular.
Siyasetin harlı ateş misali gündemi, bir nebze olsun nefes
aldı.
Nezaket rüzgârı, kısa da olsa özlenen günlerin yaşanmasına
sebep oldu.
Siyaset, rekabet zemininde yapılır. Rekabetin tarafları ise
siyasi partilerdir. İster siyaset, ister ticaret, isterse rekabetin esas ve
meşru olduğu bütün alanlarda, rekabetle beraber mutlaka bulunması gereken bir
şey daha vardır ki, o da nezakettir.
Rekabet, nezaketi yok eden, öteleyen anlayış değildir.
Her ne kadar yozlaşsa da siyasette nezaket, rekabete dayalı
olarak silinmemelidir. Siyasette makbul olan; nezih ve zarif bir dildir. Son yıllarda ülkemizde siyaset dilinin
oldukça kirlendiğini görüyoruz. Maalesef nezaketten, empatiden sağduyudan uzak
bir dil ve üslup tercih ediliyor. Siyasetin, insaniyet, adalet, merhamet nezaket
ve muhabbetimizi eksiltmesine izin vermemeliyiz. Siyasetler ve siyasetçiler değişir, insanlık
baki kalır.
Siyasette seviyenin dibe vurduğu, nefret ve ayrıştırıcı
söylemlerin arttığı şu günlerde eski siyasetçileri, deyim yerindeyse 'mumla'
arıyoruz. Merhum Süleyman Demirel'i, merhum Bülent Ecevit'i, merhum Necmettin
Erbakan'ı, merhum Turgut Özal'ı... Siyaset yaptıkları döneme tanık olduğum için
şanslı sayıyorum kendimi. Bu dört isim yıllarca siyaseten rekabet içinde
oldular. Yeri geldi, siyasi mizah ile zekalarını da yarıştırdılar.
Ez cümle, damaklarda özlenen bir tat, dimağlarda gülümseten
anılar bıraktılar.
Kullandıkları dil, devlet geleneğine uygundu.
Nezaket dilinden mahrum söylemler, zıtlaşmalar,
kutuplaşmaları, kırgınlık ve kızgınlıkları tetikliyor. Çünkü siyasetçi toplumun
rehberi ve aynasıdır. Fikirlerin ve meselelere yaklaşımların farklı olması, bir
zenginlik ve avantaj iken, bunların dile getirilmesi esnasında şayet dil ve
üslup nezaket sınırlarını aşar ve yaşarsa, çözüm üretmekle yükümlü siyasetin
bizzat kendisi problem haline gelir. O sebeple siyasette ve toplumda
kullandığımız dil ve üslup kimliğimizdir.
Devlet geleneğimizde, devlet örgütündeki hiyerarşiye saygı,
lidere bağlılık vardır. Söz ağızdan çıkmadan önce üç kapıdan geçmelidir:
İyilik,
Nezaket,
Lüzum,
Siyasette, rekabet ve nezaket Elele tutuşabilir.
Ferman, Alemlerin yüce Rabbinden gelmiş, üstüne de tek bir
söz dahi söylenmez.
Bakara suresinin, 83. Ayeti’nde Allahü Teâlâ şöyle
buyurmaktadır: "İnsanlara güzellikle söz söyleyiniz."