Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
35.97
Gram Altın
2999.63
BIST 100
9465.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ocak 2022

Siyasetin uzlaştığı tek konu

Siyasetin doğası gereği ideolojik dayanaklar ya da politik temellendirmeler gereğince ortaya atılan fikirlerin her zaman bir ötekisi olmuştur.

İktidar-Muhalefet anlayışı, bilimsel ilerlemenin manifestosu olan Tez-Anti Tez-Sentez olarak da ifade edilen Hegel diyalektiğini esas alır.

Bilimde asıl amaç insanlığa fayda üretmek iken politika için bu durum bazen değişebilir.

Politika, ulusal çıkarlardan başlayıp siyaseti yapanların münferit çıkarlarına kadar ki silsilede güç ve arzular arasında oluşturulan dengede görece rızanın sağlanması esasına dayanır.

Bu uzlaşıyı sağlamak için liderin ortaya koyduğu karakter profili bir ölçek oluştururken toplumun bakış açısı ile yurt içi ve yurt dışına dayanan etki alanları da politikanın içindeki birçok tarafça manipülasyona araç ya da konu edilebilir.

Bu tanımlamayı gerekli kılan mesele Türkiye’nin siyaset üretim anlayışıyla doğrudan ilintili...

Çünkü Türkiye’de üretilen siyasetin halka dayandığı iddiası herkesin dilinde olmasına rağmen halka sorun ve çözüm noktasında ortaya koyulan çaba bu söylemle eşit olmaz.

Bunun altındaki sosyolojik gerçeklik aklı başında birçok uzman ve kanaat önderince hâlen bile sıklıkla dile getiriliyor, yazılıyor, çiziliyor.

Bunu anlamak için gündüz kuşakları ile akşam dizileri başta olmak üzere insanları tüketici olarak sınıflandıran araçlardan sıyrılıp ruhu emen reklam ve pazarlama oyunlarından bir süre uzaklaşmak yeter de artar bile...

Siyaseten o dalgalı ve karışık söylem karmaşasını anlamak zor olsa da gerçek ayan beyan ortada aslında...

Devlet mekanizmasıyla oluşturulan, halka dayalı gücün yine demokratik yönetimlerle halkın sağladığı meşruiyet ile bu gücü kullanma politikanın esas amacıdır.

Bu döngü darbeler, dış baskılar, ya da içeride yapılan siyasi oyunlar ile kırılabilir.

Muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde aday olamayacağı yönündeki iddialar buna güzel bir örnek.

Anayasa da bir kişinin cumhurbaşkanı seçimi için şartsız iki dönem, şarta bağlı olarak da ancak üç dönem seçilebileceği yazıyor.

TBMM Başkanı Şentop, sistemin değişiminden önceki dönemde yapılan Cumhurbaşkanlığı’nın bu görev süresi sınırlandırmasında esas alınamayacağını söylese de muhalefet cephesinin bu konuda hukuki bir dayanak ile bir süredir hazırlık içinde olduğunu duyuyorduk.

Hatta Cumhur İttifakı tarafından getirilecek bir erken seçim kararı ile siyasetin kafasındaki karışıklığa fırsat vermeme seçeneği de masada yer alıyordu.

Muhalefet cephesindeki kurmaylarla yaptığım görüşmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylık konusuyla ilgili bir itirazda bulunulmayacağını öğrendim.

Ekonomideki gidişin getirdiği durumla vatandaştaki rüzgârı arkasına alan muhalefetin sonunda iktidar ile tam uzlaşı sağladığı bir konu bulabildik.

Tabii bu durum Türkiye siyaseti için yine de geçerli bir yaklaşım olmaz.

Çünkü rüzgâr tersine döner ve 2023 yılında açıklanan kamuoyu araştırma anketlerinin aksine sonuçlar ortaya çıkararak durum tersine dönerse muhalefetin sağlanan bu tek uzlaşıdan çark edeceğini şimdiden söylemeyi üzerime bir borç biliyorum.

Ama şu gerçekliği de ortaya koymak gerekiyor.

Vatandaşın tercihi ile devlet gücünü yönetme konusunda meşrulaştırılan bir iradenin önünde hiçbir şey duramaz.

Halkta karşılığı olmayan, uygulanamaz nitelikte ve güç kullanarak oluşturulan hiçbir kanunu ve kuralın sürdürülemeyeceği gerçeği ile halkın sağlayacağı meşruiyetin hiçbir sınırlandırmaya tabi tutulamayacağı gerçeği dünyadan ayrışsa da Türkiye siyasetinin asla yıkılamayan olgusudur.