Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Nisan 2024

​Siyasetin ikiyüzlü aktörleri

Seçimler çok şeyi öğretti ve hakikati güneş gibi gösterdi. Siyaset bir zamanlar “dava” olarak görülürdü.

Gelinen noktada siyaset çok ortaklı şirket gibi işletilen bir organizasyona dönüştürüldü. İkiyüzlü aktörlerin elinde evrilip çevrilince siyasetin tüm argümanları gelir getirici araçlara tahvil edilmeye başlandı. Bilhassa yönetim kademelerinde bulunanların siyasetin inişli çıkışlı yollarındaki aldıkları pozisyonlar ve bu pozisyonlara göre takıntıları tavırlar siyasetin dava değil çıkar elde etme aracı olduğunu gösterdi.

Sofranın başında bulunanların bitmek tükenmek bilmeyen iştihaları ve ihtirasları sebebiyle oluşan ortamda halkın tercihi değişebiliyor. Halk kimin umurunda! Varsa yoksa bazı beyefendilerin (!) ve hanımefendilerin (!) ikbali. Deniz bitti! Kara göründü!

Siyasetin duygulara, gösterişe, coşkulu taleplere, basmakalıp ve sığ ideolojik düşüncelere angaje bir yapı olmaktan çıktığını görüyoruz. Özgünlüğü olmayan, bilineni tekrarlayan beylik laflara karnı tok seçmen kitlesi yenilik istiyor. Zira siyasette gelinen noktada çıta çok yükseldi. Halk hizmet bekliyor, herkesin gözü açıldı. Karşılaştırıyor, takip ediyor ve rahat bir hayat arzuluyor insanlar. Tek silahı olan sandığı bekleyen seçmen duygusallığı bir tarafa bırakıp sandığa oy değil de kurşun atıyor. İntikam alır gibi oy veriyor. Peki, seçmenin bu psikolojisini nasıl görmeliyiz? İyi günde, kötü günde bir değil miydik? Bir olmuyor, yolunu değiştiriyor seçmen. Kim, kime bel bağlıyor? Öyle bir mecra ki bilhassa son seçimlerde buna şahit olduk. Seçmen işine gelmeyeni affetmiyor.

Yukarıda oturanlar, halkı çantada keklik görüyor; halk ise sabırla sandığı bekliyor ve cezayı kesiyor. Halkın beklentisi tamamıyla bireysel rahatlık ve konfora dönük. Sosyoloji değişiyor. Seçmen, eski seçmen değil. Tüm partilerde seçmen hareketleri böyle mi? Biraz buna eğilmeliyiz. Kanaatime göre değil. Özellikle sağ, muhâfazakâr seçmen kitlesinde geçişkenlik çok fazla. Buraya kadar söylediklerim genel kanaatimdir. Bir parti üzerinden de değerlendirme sayılmaz ama siz, bu düşünceleri istediğiniz partiye teşmil edebilirsiniz.

Gelelim son seçimlere. Bu seçimler, mahalli değil de genel seçim gibi geçti. Burada AK Partinin gerilemesinin sebepleri üzerine herkes bir rapor verdi. Siyaset bilimciler, anketçiler, halk kanaatini söyledi. Aynı sözleri burada tekrar etmek sıkıcı olacağı için söylenmeyen bir husus var mı, diye düşünüyorum. Herkes faturayı parti yöneticilerine kesiyor.Tamam, elbette onlara hesap sorulacak. Politikaları onlar uyguluyor. Güç onlarda. Milletvekillerine, belediye başkanlarına, parti yönetimine veryansın edenlere de sormak gerekmez mi? Nereden nereye gelindi? Burada AK Parti seçmeninin hiç mi eksiği, yanlışı yok? Halk taleplerinde her zaman haklı mıdır? Siyaseti dizayn edenler halkı neye alıştırdı böyle? İki taraflı bir değerlendirme yapmak daha makul ve isabetli olacaktır. AK Parti neyi vaat etti, neyi verdi; neyi veremedi? Şöyle düşünenler de olmuş mudur? Halk bu! İstedikçe istiyor. Her isteğini de yerine getiremeyiz ki. Hım, burada çok düşünelim. Geçmeyelim burayı. Halk gerçekten istedikçe istiyor. Nasıl ki birilerinin gözü doymuyorsa halkın da talepleri bitmiyor. Bitmez de. Şimdi söylenenleri birlikte sayalım: Hayat zorlaştı. Ekonomik dengeler alt üst oldu. Geçinemiyor insanlar. Emeklinin durumu ortada. Ev kiraları çok yüksek. Enflasyon belimizi kırıyor. Bu liste uzayıp gidiyor. Ekonomik sebepler en başta mıdır? Şahsen sadece ekonomiye bağlı olduğunu düşünmüyorum. Seçilenlerin vurdumduymaz tavrı ile seçmenin sınırsız isteklerini birlikte değerlendirmeliyiz.

İktidar uzun yıllardır halkın taleplerine cevap vermeye çalışıyor. Kronik sorunların çözüldüğünü düşünüyorum. Özellikle demokratik hamleler kıymetli idi. İnsanların inancı, fikri, yaşam biçimi ve kendilerini ifade edebilmelerine yönelik atılan adımları unutmamak gerekir. Burada AK Parti seçmenine yönelik bazı tespitler yapmak gerekir. Aslında diğer parti seçmenleri üzerinden de bir kıyas yapılabilir. İzmir, Eskişehir, Edirne vb. şehirlerdeki belediye başkanları mükemmel mi? İstanbul’a dair genel kanaat hiç olumlu değildi. Kadıköy, Beşiktaş, Maltepe vb. ilçelerin belediye başkanları çok mu başarılıydı? Yıllardır aynı zihniyet buralarda kazanıyor. Bunları seçen halk neye dayanarak aynı kafalara oy veriyor? Oysa İzmir’den biliniyor başarısızlık. Ancak orada da iktidarın yaptığı onca hizmete rağmen seçmenin kanaati değişmiyor. Bu katı yapının yönelimini değiştiremeyen iktidar, kendi seçmeninin de büyük bir kısmını kaybetti? İktidardakiler yıpranır, yorulur, yüzleri eskiyebilir ama seçmenin bu denli geçişkenliğini anlamak gerçekten zor.

Bir başka konuda dün aynı çatı altında siyaset yapanların adres değişikliğidir. Özellikle AK Parti ile bir yerlere gelenlerde çok var bu husus. Tayyip Erdoğan’ın rüzgârı ile vekil, bakan, başkan olanlara, “ Biraz dinlenin.” denilse bu kişiler hemen karşı cenaha geçiyor. Düşmanın yapmayacağı ihaneti yapıyorlar. Nedir bu ihtiras? Dünyalık ne varsa görmüşsünüz! Bu ikiyüzlü tiplerin de devrinin kapanması gerekiyor. Aynı tavrı bu sefer bazı seçmenler de gösterdi. Bazıları diyorum çünkü dün kendisine hayat hakkı tanımayanların yanına gidenlere sesleniyorum. Ne çabuk unutuldu sağlanan özgürlükler, alınan haklar? Kuzu postuna bürünmüş kurtlara inananlarda akıl tutulması yoksa ne var? Seçmen iradesi deyip geçemeyiz. Seçmen tercihlerine saygı duyuyoruz ama bile bile ve körü körüne yapılan tercihe nasıl bakacağız? Çok karmaşık değil aslında. Herkeste çıkar beklentisi var. Bilhassa yerel seçimlerde bu çıkar ilişkisini görüyoruz. Esnafın hesabı başka, memurun hesabı başka, emeklinin hesabı başka. AK Partide siyaset yapıp da şimdi kendisine yer bulamayanların hesabı bambaşka. Bir dönem AK Partide, bir dönem başka partide onların ikiyüzlülüğü! Seçmen tercihlerini anlarız ama partinin en yüksek kademelerinde görev alanları anlamak mümkün değil. Herkes bir hesap içinde. Herkes konfor peşinde. Çok mu idealize ediyorum ama şahsen inandığım yol şudur: Bir kişinin ömrünü vereceği bir davası yoksa istikametini kaybetmeye mahkûmdur. İkiyüzlü aktörler deşifre olmuştur. Şimdi yenilenme zamanı.