Siyasetin geleceği hakkında bilgi notu
Bir ay öncesi siyasette hareketli günler yaşıyorduk. Bir taraftan MHP içinde ortaya çıkan genel başkan adayları, imza tartışmaları, diğer taraftan AK Parti içinde Meclis dışında kalanların ağırlıklı bulunduğu gruplaşmalar. Bülent Arınç'ın sert çıkışları. AK Parti içinde epey bir rahatsızlık oluşturmuştu. Hatta kuruculuğu bile tartışılma noktasında idi. Abdullah Gül'ün yeni parti kuracağı gibi dedikodular gibiu2026
MHP'de ise Meral Akşener'in il ziyaretleri bu hareketliliği artırdı.
Fakat son zamanlarda siyasette ki bu hareketlilik durağanlaştı. Hatta süt-liman havasına büründü. Bu durağanlık fırtına öncesi sessizlik midir? Yoksa kısa aralıklarla yaşadığımız terör saldırıları mıdır? Bilmiyoruz. Bunu önümüzde ki günler gösterecek.
Durağanlık devam ederken Cuma günü Türkiye'ye farklı bir tablo yansıdı. Brüksel patlamaları nedeniyle terör gündemi dışarı taştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çeşitli açılışlar için Yozgat'a gitti. Diğer taraftan Başbakan Ahmet Davutoğlu ise benzeri açılış programları için Manisa'daydı. Aynı zamanda Balıkesir'de Çanakkale'de ve Yozgat'ta şehit cenazeleri vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Yozgat'taki şehit cenazesinde idi. Açılış programını ondan sonra yaptı.
Fakat enteresan gelişme Manisa programında yaşandı. Bir gün önce medyaya Bülent Arınç'ın terör olayları konusunda yaptığı açıklamalar yansıdı. Türkiye'ye karşı terörün kullanıldığı teması üzerinde ki açıklamalar.
Bülent Arınç sürpriz şekilde Manisa'da Başbakan'ın toplu açılış programında belirdi. Şaşkınlığım Arınç'ın Manisa'da siyasete tövbe ettiği, hatta evi barkı da tatil ettiğini bilmemden. Başbakan tarafından takdim edildi. Zaten Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından özel davet edildiği belirtiliyor.
İnsan düşünmeden edemiyor. Birde şu söz hatıra geliyor; "Siyasette yıllar çok kısa 24 saat çok uzun". Alışacağız galiba bu durumlara.
Ama yaşanan sürprizi nasıl okuyacağımıza karar vermemiz lazım. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun son zamanlardaki çıkışları toplum algısına yönelik güçlü çıkışlar. Bunun en son örneği hiç beklenmedik şekilde bütün taşeron işçilere kadro verilmesi konusunda ki çıkış. Cuma akşamı Memur-Sen'e uğradım. Türkiye'nin dört tarafından telefonlar geliyor. Taşeronların durumu ne olacağı konusunda. Memur-Sen ekipleri mağduriyet ortaya çıkmasın diye var güçleri ile çözüm üretmeye çalışıyorlar.
Şimdi de Bülent Arınç'la ilgili çıkış. Bu çıkışı AK Parti'nin kuruluş harçları durumunda ki Bülent Arınç gibi Abdullah Gül gibi isimlerin gönlünü alma girişimi olarak mı okuyacağız?
Mutlaka öyle okuyacağız. Ama AK Parti dışında başlatılan yeni oluşumların umutları bu isimlerdi. Bu isimlere umut bağlayan çok sayıda insan vardı. Şimdi onlar ne yapacak. Veya bunu Ahmet Davutoğlu'nun damgasını AK Parti'ye vurma girişimi olarak mı okuyacağız?
Salı günü uğradığım kulislerde muhatap oldum. Çünkü kulislerde biz milletvekillerine, milletvekilleri de bize bazı duyumların doğruluğunu sorar olduk.
Şimdi Bülent Arınç Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından uzatılan karanfili nasıl koklayacak? Göreceğiz. Arınç'ın özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili tutumunda nasıl bir değişim olacak? Sertleşecek mi, yoksa yumuşayacak mı?
Şu bilinmelidir; kısa vade de Türkiye'de siyasettin istikrası AK Parti'nin kendi iç dinamiklerine bağlı. AK Parti içinde her hangi bir kıpırdanma olmadığı müddetçe siyasette yeni oluşum aramayın. Çünkü AK Parti içinde milletvekillerine nüfuz edebilecek çok az kişi var. Nüfuz edilebileceklerin sayısı az olsa da etkin olacak sayıyı da bulabileceği ifade ediliyor.
Ankara'dan bakınca gözümüze şimdilik bunlar takılıyor.