Siyasetin cümlesi Ömer Çelik
Türk siyasetinin çok önemli pozisyonlarında Adana’mızın çok değerli isimleri dönem dönem yer almıştır. İmran Aykut, Halit Dağlı aklıma gelenlerden sadece birkaçıdır. Fakat siyaset arenasında uzun soluklu etki bırakabilen Adanalı siyasetçimiz maalesef pek olmamıştır. Kısmen de olsa bu durum biraz da Türk Siyasetinin inişli çıkışlı seyriyle de açıklanabilir.
Siyaset arenasında birkaç kuşağa hitap edecek düzeyde
politik vitrinde olmak öyle kolay bir hüner değildir. Bir siyasetçi birkaç
kuşağa hitap edecek derecede kalıcı olabilme maharetini gösterebiliyorsa; o
siyasetçi yeniliğe açık, toplumun nabzını iyi okuyan ve bunu politik düzlemde
ifade edebilecek bir niteliğe sahip bir kişidir demektir.
Siyasette kalıcı olabilmek kendine ait özgün niteliklere
sahip olmayı gerektirir. Bu durum bir siyasetçinin en ayırt edici vasıflarından
biridir. Bu vasıf onu bir kaç kuşağın hafızasında yer etmeye sebep olacak, onun
toplumsal karşılığının en önemli bir unsurudur. Siyasette olumlu toplumsal bir
iz bırakabilmek hem duruş sahibi olmayı gerektirir hem bir vizyon sahibi olmayı
gerektirir hem de soğukkanlı bir iletişim dili sahibi olmayı gerektirir. Bugün
Türkiye’nin en çok özlem duyduğu siyasal gerçekliği de bu özelliklere sahip bir
siyasetçi profili değil midir?
Kuşatıcı bir dili olmayan bir siyasetçi dar kalıpların
şartlanmış algısıyla kuşatılır. Dünya’da siyasetin rengi ve niteliği teknoloji
ile birlikte daha farklı yol almıştır. Artık siyasetin eski iletişim dili
geçerli değildir. Bu değişim siyasetçiyi daha fazla düşünmeye ve ona göre
davranmaya itmelidir. Siyasetçi bulunduğu toplumun bütünlüğünü önceleyen bir
gerçeklikten hareket etmelidir. Bir siyasetçi kendi toplumunun bütünlüğü
için hassas olmalıdır. Derinlikte olmalıdır. İkna edici olmalıdır. Ve değişik
yaşam biçimlerini de kabullenebilen biri olmalıdır. Belki de
partisinden ayrı değerlendirilebildiğinde değişik siyasi ve ideolojik algıların
kendisiyle iletişim kurabileceği bir zihinsel skalaya da ayrıca da sahip
olabilmelidir.
Türk siyasetine şöyle kabaca bir göz attığımız da bu
özelliklere sahip çok az kişinin seçmen nezdinde yukarıda saydığımız özellikler
de karşılık bulduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Yerel siyasetle ulusal siyaseti birlikte götürebilen, biri
olmadan diğerinin de olamayacağını -sadece lafta değil- gündeme ait özel
durumlarda da algılayabilen siyasetçimiz çok azdır. Sayın Ömer Çelik
bakanımız kimi siyasetçileri çok kıskandıracak kimi siyasetçilere de çok gıpta
olabilecek bu nitelikleriyle siyaset vitrinimizde olumlu anlamda hep yer almıştır.
Ülkemizin yaşadığı bu sancılı süreçte parti sözcüsü olarak kullandığı üslup,
soğukkanlı tavrı, suçlayıcı değil af edici imajıyla hemen hemen her partilinin
zihninin bir tarafında ayrı bir yer edinmiştir. Bu durumu kim inkâr edebilir
ki. Bu durum ayan beyan ortadadır.
İktidar onu taşıyabilecek ve bu durumu topluma kabul
ettirebilecek içtenlikte samimi karakterlerle ve karizmatik profillerle maya
tutar. Buna aykırı her kişilik siyasetin gelip geçici çizgisinde çok küçük bir
nokta olarak kalır. Sayın Çelik, Türk siyasetinin bir noktalama işareti
değil bir cümlesidir. Bu cümlenin başlangıcı 2002 seçimleriyle kendini
açığa çıkartmıştır. Ve yıl 2020. Bundan sonrasıyla ilgili nasıl bir
değerlendirme yapılacağını da artık siz düşünün...
Kim ne derse desin hem Adana’mız için hem de Türk siyaseti için Sayın Bakan bir boşluğu doldurmuştur. Birçok siyasetçinin yüzünün eskimesine rağmen kendisinin yüzü eskimemiştir. AK Partinin Türk siyasetine girmesiyle birlikte kendiside siyasete girmiştir. Sizin anlayacağınız siyasal yaşamı AK Parti ile aynı yaştadır.