Siyaseti ve Partileri yönetmek
Bir yerleşim yeri olarak basit bir
köy dahi düşünülürken orada olacak her şey, her iş, her ekonomi dolayısıyla
şehirleri ve ülkeleri bağlıyor ve etkiliyor. Ülkeler de bizzat dünyayı bağlıyor
ve etkiliyor. Bir ülkedeki her yerleşim yeri ve her faaliyet bir bütün olarak
düşünülmelidir. Dolayısıyla dünya da bir bütün olarak düşünülmelidir.
Siyasetçi, bir şehri yönetirken aynı
zamanda ülkeyi, bir ülkeyi yönetirken de dünyayı yönettiğini bilmelidir. Tüm bu
yönetme işinin içerisinde o yerin sağlıktan tutun ekonomiye, hayvancılıktan
tutun eğitime ne varsa hepsi bir bütünlük, bir karmaşıklık içinde birbirinin
içerisine girmiş ve örülüdür.
Bu bütünü kavrayamayan, verdiği her
kararla bütün üzerinde etki sahibi olduğunu anlayamayan ve bu bütün içerisinde
şehri, ülkesi adına faydalı-faydasız ayrımı yapamayan her siyasetçi, niyeti ne
kadar hâlis olursa olsun daima zarar verir. Hem de her koşul ve şeraitte zarar
verir.
Bütünü görmek, bireyden başlayarak
toplumu, kurumları, şehri, ülkeyi tıpkı bir vücut gibi görüp birbirine düşman
değil, birbirini destekleyen ve besleyen azâlar olarak görmek demektir.
İktidar ve muhalefet partileri aynı bütünün sadece birer
parçalarıdır. İktidar karaciğer ise muhalefet mide demektir. Aynı bütünün birbirini destekleyen iki organı demektir.
Dolayısıyla partileri yönetmek demek ülke siyasetini yönetmek demektir, ülkeyi
yönetmek demektir. İktidar veya muhalefet hangisi hasta ise önce birbirini
sonra devleti etkiler, ülkeyi etkiler. Sonunda kaybeden ülke olur, herkes olur.
Bu bütünlüğü ve etrafını etkilemeyi
daha kavrayamamış ve bu bütünlüğün tersine hareket eden hiçbir siyasetçinin
beraberinde olmayın. İster aynı görüşten olsun ister aynı inançtan olsun en
sonunda sizi, devletinizi ve ülkenizi mutlaka yanlışa götürecektir. İsterse her
konuşmasında her parti programında size dünya ve ahiretteki cenneti vaat etsin
sizi mutlaka cehenneme sürükleyecektir.
Toplumlar, şehirler, kurumlar tıpkı
bir insanın vücudu ve vücudun organları gibidir. Bunların hepsi birbirini desteklemelidir.
Böylece bir vücutta en doğru ve en iyi yaşam; bir bütün, sağlıklı ve akıllı
yaşam ile mümkündür. Şehirleri, kurumları, ülkeyi her konuda vücut gibi bir
bütün olarak düşünmek ve öyle hareket etmek en akıllı çözümdür.
Bir
vücut düşünün ki karaciğer mideye, mide karaciğere yardımcı oluyor, beraber
çalışıyorlar. Ülke siyasetleri aynen böyle kurtarıcı olur. Bir vücut düşünün ki
karaciğer mideyi, mide karaciğeri suçluyor. Sen vazifeni yapmıyorsun ben
yapıyorum diye suçluyor. Ülke siyasetleri de aynen böyle batırır.
Siyasette;
suçlamak yerine “iktidarın
yaptıklarından çok daha iyisini yaparız anlayışı, siyasetin aklı ve ahlakı”
olmalıdır. “İktidar gitsin de nasıl
gidiyorsa gitsin, sonrasına sonra bakarız anlayışı” doğru bir anlayış
değildir. Siz gelmeden hiç kimsenin gideceği zaten yok. Siz eğer doğru ve
hakikatli iseniz elbette ki tabiat kuralı gereği gelirsiniz. Ancak gelebilmek
için yanlış yollara, yanlış işlere, yanlış sözlere tevessül etmek zaten sizin
doğruluğunuz değil bilakis yanlışlığınızdır.
Siyaset;
bir karalama ve suçlama alanı değil bir hizmet yarışı, sevap kazanma yarışı,
Allah rızasını kazanma yarışıdır. Aksini düşünen, aksini yapan varsa asla o
kişiler, o alanda olmamalıdır. Eğer böyleyse zaten o kişilerin insanlık ve
vicdan ile problemi vardır.
Her
iktidarın, her partinin tıpkı insan gibi belirli bir ömrü vardır. İktidarın
gitmesi için muhalefetin doğruları saklaması değil gerçekleri söylemesi,
karalaması ve suçlaması değil Hakikati tavsiye etmesi ve yol göstermesi
önemlidir. İktidarın vazifesi de iktidarda kalmak için büyük bir nezaket ve
vakar ile bunları dinleyip ikazları dikkate almak ve yapılacakları yapmasıdır.
Unutulmamalıdır ki Allah Resulü yıkarak değil suçlayarak değil doğru söyleyerek ve doğru yaparak gelmiştir. Zaten Hak ve Hakikatten şaşması düşünülemez. Önceliği hiçbir zaman yıkmak, suçlamak olmamış bilakis dosdoğru ve Hakikat olarak gelmek olmuştur. Zaten doğru olan Hak gelince yanlış olan Batıl zeval olacaktır.