Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2967.33
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Ağustos 2014

SİYASETİ BEKLEYEN SORUNLAR

Artık Başbakanın Ahmet Davutoğlu olacağını söyleyebiliriz. Henüz daha AK Parti Kongresinde resmi olarak seçilmiş değil. Ancak bir sürpriz de bekliyor değilim. Biz de kendisine hayırlı olsun diyelim. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının ardından, siyaseti ve özellikle Başbakan'ı bir o kadar zorlu sorunların beklediğini belirtelim. Şimdi bu sorunlara dair bazı mülahazalarda bulunabiliriz.

Birincisi, Erdoğan'ın güçlü ve hakim lider portresi, kendisinden sonraki başbakan için ister istemez bir çıta belirlemiştir. Bir akademisyen olarak Davutoğlu'nun sokaklara hakim, sesi yüksek bir portre olmasını bekleyemeyiz. Belki daha ağırbaşlı, çatışma dilinden uzak, sesli düşünmeyen bir figür olması mümkündür. Davutoğlu'nu Haziran-2015'te bir seçim bekliyor. AK Parti'nin, Erdoğan'dan sonra kendi içerisinde bazı çatlamalar bulunmadığı taktirde, Davutoğlu'nun tek başına iktidar olacak düzeyde bir oy alabileceği tahmin edilebilir. Ama, Erdoğan sonrası bazı siyasi oluşumların bu kanat içerisinde ortaya çıkabileceğini; AK Parti'de siyaset yapma süresi sona erecek 70 kadar milletvekilinin varlığı, Davutoğlu'nun seçime giden süreçte elini zorlaştırabilecek faktörlerdendir.

Bu arada yeri gelmişken önemli bir noktaya değinelim. İslamcı camiada ilginç bir yaklaşım var. AK Parti'den başka mümkün siyasi oluşumlardan bir analiz çerçevesinde bahsettiğimiz zaman, bize hain gözüyle bakıyorlar. Bir takım gazeteler, "aralarından su sızmıyor" şeklindeki bir içerikle haber yapıyorlar. Bunlar bir temenni olarak güzeldir ama siyaset ve iktidar söz konusu olduğu zaman, bu tür farklı oluşumlar tarih boyunca olagelmiştir. AK Parti'de yeni Başbakan'ın belirlenme sürecinde bile, kendi içerisinde ne tür mücadelelerin bulunduğunu kimi açıklamaların satıraaralarından ve kulis bilgilerinden öğreniyoruz. Bu, bana göre gayet doğal bir şeydir. Fakat tek adayın çıkması bile ancak Erdoğan'ın ikinci adaylara dair "fitne" söylemiyle mümkün olabilmiştir.

İkinci önemli nokta; Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olarak kullanacağı yetkiler ve Başbakanla ilişkileri. Erdoğan'ın, yetkiler bakımından yarı başkanlığa ait yetkiler kullanabileceği yorumları hep yapıldı. Birinci sorun; Şu anda henüz başkanlık sisteminde bulunmuyoruz. Henüz sistemi olmayan bir uygulamalanın yetki karmaşasını beraberinde getirmesi muhtemeldir. Anayasa değişmediği taktirde Davutoğlu'nun bunu kendi yetkilerine bir müdahale olarak algılayıp algılamayacağı. İkincisi, bunun nihai anlamda üst yönetim düzeyinde yetkilerin karmaşası ve bir takım otoriter eğilim ve uygulamaları ortaya çıkarması riski.

Devlet yönetiminde kurumların kendi yetki alanları içerisinde hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır. Görebildiğim kadarıyla, Erdoğan'ın güçlü lider figürü ve hakimiyeti, gerek devlet yönetimi katında gerekse sivil kuruluşlar ve cemaatlerde gündelik hayatın siyaset tarafından emilmesi ile sonuçlanabilir hatta sonuçlandığı yerler vardır. Halbuki özellikle Devlet yönetimindeki her bir birimin her aşamada gerek sivillerce gerekse yetkili birimlerce denetlenmesi çok önemli ve gereklidir. Bu zamana kadar ki süreçte, özellikle siyasi hayatın yol göstericisi ve dinamikleri olan sivilliklerin siyaset tarafından emilmesi, siyasetin otoriterleşmesi ve entelektüel alanın zayıflamasına yol açabilmektedir.

Bütün bunların ötesinde en önemli sorunun ise Anayasa değişikliği olduğunu söyleyebiliriz. Mevcut siyasi konjonktürde Anayasa değişikliğinin yapılamayacağı anlaşıldı. Bunun için en erken ümidin gelecek sene Haziran seçimleri olduğunu görüyoruz. Fakat AK Parti'nin o seçimde bu değişikliği deruhte edecek bir çoğunluk ile kazanacağı çok net değil. Halbuki Türkiye'nin halletmesi gereken problemlerinin bağlı olduğu ana nirengi noktalarından birisi Anayasa değişikliğidir.

Diğer yandan son dönemlerde meydana gelen olaylar üzerinden yargıda bir hercümerc devam etmektedir. Hukuk ve yargının vesayetten kurtarılarak normalleşmesi ivedilikle gerçekleştirilmesi gereken bir iştir. Çünkü Türkiye'de işlerin kişi ve iktidar bağımlı olmaktan kurtarılması belki tüm saydığımız sorunlara öncelenmesi gereken bir hüviyettedir.