Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Haziran 2022

Siyasetçinin güzel ahlak görevi

İnsanlar çoğunlukla farkında değiller. İnsan ve toplum bir ve beraber, aynı zaman ve mekânda iyi huylu, güzel sözlü, doğru yolda, adalet üzere olamadan yaşanabilir bir ülke kuramazlar. Ahlaklı insan olunmadıkça insanlık elbisesi giymiş toplum, ahlaklı ve insanlık elbisesi giymiş toplum olunmadıkça ülkemiz ve dünya, huzur düzenine sahip olamaz. Ülke ve dünya topyekûn yaşanabilir bir yer yapılamaz.

Ülke ve dünyayı yaşanabilir yer kılmak demek edep ve insanlığın yaşanması ve kurulu düzenlerin her birine edep ve insanlığın hâkim olması demektir. Oturduğumuz evler, yaşadığımız sokaklar, mahalleler, ülke ve dünya seyirci kalınarak köpüklü kahve içilecek bir yer değildir. İyi olana da kötü olana da seyirci kalınamaz. Güzel, doğru ve adil olan her eylem, her sözü seyirci kalarak değil tebrik, takdir, destek ile yaşatır çirkin, yanlış ve zulüm barındıranları ise asla seyirci kalmadan zem, tahkir, nehiy ile söndürebiliriz.

Bunu yapmak, tercih yaparak taraf seçmekle safları belirlemekle olur. Ya iyilerden ya da kötülerden taraf olacaksınız demektir. Ülke ve dünya, yangın yerine dönmesin diye ya kendi nefsini yakmış bir insan ve topluluk olacaksınız ya da yangını söndürecek başka bir insan ve topluluk bekleyeceksiniz demektir. Böyle bir insan ve topluluk beklemek ise insan ve toplumun kendilerine yapabilecekleri en büyük zulüm demektir.

Bu tercihlerin ilkinde büyük bir kârla, ikincisinde ise büyük bir zararla yaşam sürülür. Bu kâr ve zarar durumu hem maddi hem manevi unsurlar barındırır. Hayat da kurtarabilir, hayat da söndürebilir. Nefslerin kör, sağır, dilsiz arzularını ihya da edebilir, imha da edebilir.

Nefs taşımak insana ait özelliklerden biridir. Bir insanda nefs varsa o insan, hata yapabilir. Toplumların da nefsi olduğuna göre toplumlar da hata yapabilir. Bu hatalar tekrarlı ve sistemli bir şekilde ülke ve dünyanın topyekûn yaşana bilirliğini bozucu ve yıkıcı değilse hoş görülebilir, düzelmesi beklenebilir. Ancak bozucu ve yıkıcı olan hatalara sessiz kalınması, beklenmesi, dur denmemesi ve ceza verilmemesi yine insanlık için çok büyük bir zulümdür.

Bozucu ve yıkıcı olan bir kötülük ve çirkinliğe sessiz kalmaması, dur demesi gereken birinci derecedeki yer siyaset makamıdır. Siyasetçinin asli görevi, güzel ahlakı yaşatmaktır. Siyasetçiler gerek ülkeye şekil verme bakımından gerekse kanun koyucu olmaları bakımından öncelikle kötü ve çirkin işler yapılmasın, söylenmesin diye önlem almak, yasa oluşturmak zorundadırlar. Kurumları yöneten memurları bu kanun ve yasaları işletmekle mükellef tutmalı ve takip etmelidirler. Bu durumdan iktidar ve muhalefetteki tüm siyasetçiler sorumludur.

Muhalefette siyaset yapıyorum, sorumluluk iktidardadır diyerek bu mesuliyet üzerlerinden asla kalkmış olmaz. Her siyasetçi; insan, toplum ve ülkenin edebine, ahlakına ve insanlığına katkı yapmak zorundadır. Kendini gericilik boyunduruğundan kurtaramayan pek çok siyasetçi, fıtrata aykırı olmayı hayat biçimi kabul eden tavırlara, yıkıcı ve bozucu kötülük ve çirkinliğe müsamaha göstermeyi özgürlük iddiasıyla savunup toplum ve ülkenin edep ve ahlakını üç aşama, beş aşama ileri götüremez… Kötü ve çirkin işlere sessiz kalamaz… İnsanlığı yok edemez…

Kötü ve çirkin işlere dur denilmiyorsa sessiz kalınıyorsa edebiniz, insanlığınız hatta ve hatta İslamlığınız büyük bir tehlikede demektir. İnsanlık yok olmasın isteniyorsa edep ve ahlak var olsun deniliyorsa siyasetçiler, iyilerden olmak zorundadır. Siyasetçiler, iyilerden olsun isteniyorsa insan ve toplum kötü ve çirkinliğe sessiz kalmayarak her daim iyilerden olmak zorundadır. Çünkü insan ve toplum nasılsa siyasetçi de öyledir, ülke de öyledir, dünya da öyledir. İnsan ve toplumun kötü ve çirkin işlere galip gelebilmesi ne olunursa olsun kendilerinin iyilerden olmasıyla başlar.