Siyasetçiler, Birliği nasıl anlarlar? (1)
“Efendim deprem olmuştur. Evet. Her yer yıkılmıştır. Şimdi yeni binaların yapılması lazımdır.” Doğru, yoksa dışarıda kalacaksın. “Yeni binaların daha sağlam yapılması gerekir.” Tabi zaten yıkılan binalar, çürük olduğu için yıkıldı. Başka? “Deprem olmuştur.” Herkes biliyor. “Binalar yıkılmıştır.” Herkes biliyor. Sen farklı ne anlattın? Nasıl yapılacak? Bilinenleri anlattılar sadece.
“Siyasetçiler
anlaşmalı, bir arada olmalı, birlik kurmalı. Siyasetçiler lütfen kavga
etmesinler. Hükümet ile muhalefet anlaşsın.” Nasıl olacak bu iş? Nasıl
yapılır ve nasıl başarılır? Buna ecnebiler, “Know How” diyor. Nasıl
yapılacağını bilmek demek. Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul ve
sistemlere ilişkin bilgi demek.
Tükenmez kalemin borusunu herkes yapabilir. Ucundaki
yuvarlak demir bilyeyi herkes yapamaz. Mesele, işte tam bu örnekteki fikirde ve
mantığındadır. Yani bize yeni bir fikir gereklidir.
Birlik kolay kurulan bir şey değildir. İslam ortak bir
değerdir. Dolayısıyla insanlar, Müslüman olursa bir birlik kurulur. Kısmen
doğrudur bu cümle. Kısmen doğru olsa da hiç zannedildiği gibi kolay olan, basit
olan bir şey değildir. Dışarıdan birlik görünmesine rağmen, içerisinde bin bir
parçalıdır. İçerisinde büyük sıkıntılar ve savaşlar vardır. Cemel Savaşı, Sıffin
Savaşı gibi Osmanlı Şehzadelerinin katli gibi olaylar anlatılacaktır. Zaten
Osmanlının içerisinde neredeyse kurulduğu tarihten yıkılışına kadar birlik
hiçbir zaman tam olarak sağlanamamıştır. Birlik bozulsun diye ilk kurulduğu
zamanlarda bile binlerce çalışmalar yapılmıştır.
Saf, katışıksız bir birlik kurulması bu dünyada mümkün
değildir. Bu dünyada ancak mükemmele en yakın bir birlik kurulabilir. En saf
birlik öteki âlemde olacaktır. Kötüler birliği cehennemde, iyiler birliği ise
cennette olacaktır.
Dünya üzerinde, güçlü birliklerin kurulduğu bir gerçektir.
Nefse dayanmayan, nefse dokunmayan nefsin müdahil olmadığı birlikler genellikle
çok güçlü birliklerdir. Uzun sürelidir. Örneğin, teknolojik alanlarda, ticari
alanlarda, üretim alanlarında veya “süt birliği, tarım birliği” gibi.
Bunlar daha ziyade teknik meselelerdir. İnsanların ortak menfaatine dayalı
birliklerdir. Nefs, burada fazla müdahil değildir. Nefsin müdahil olmadığı alan
yoktur. Ama müdahalesi uzun sürelidir yine.
Din gibi siyaset gibi alanlarda birliklerin kurulması ve
devam ettirilmesi dünyanın en zor işidir. Nefs burada yüzde yüz etkendir. “Birlik kurulamaz” değil “Birlik kurulabilir ancak zor kurulabilir”
diyoruz. Niçin birlikler kurulur, nasıl kurulur ve nasıl sürdürülür sorularının
cevabını aylardır vermeye çalışıyoruz. Homojen bir birlik, katışıksız bir
birlik, din ve siyaset sahasında asla kurulamaz. Siyaset dediğimiz yeryüzündeki
her türlü yönetimlerdir. Devlet yönetimleridir. Bunlarda gerçek anlamda bir
birlik kurulamaz. Burada nefs, yüzde yüz müdahildir. Çünkü nefsin kendisi zaten
ben merkezlidir.
Burada biraz saf birlik elde etmeye kalkışırsan, bir milyar
insanın bir araya geldiği bir yerde bir anda birkaç tane gruba ayrılır. Sonra
her bir grup birkaç gruba ayrılır. Daha sonra ayrılan her grup birkaç gruba
derken, tek kişiye kadar düşer. Sonra tek kişi de kendi içinde bölünmeye
başlar. Tek kişi de birlik değildir. Hâlbuki bir kalandan bahsediyoruz. Bir
kalan da birlik değildir.
Coğrafyamız kaderimizse ya da kaderimiz coğrafyamızsa ya da
daha değişik bir bakış açısıyla tüm dünya coğrafyası kaderimizse ne yapılmalı,
nasıl bir yol izlenmeli? Tarih tekrar ediyorsa ve karşımızdaki her devlet veya
takipçisi genetik kodlarından hiç vazgeçmiyorsa aklını kullanmıyorsa inadından
vazgeçmiyorsa ülkemiz ne yapmalı? Köşesinde mi beklemeli, kahvesini mi
yudumlamalı?
Siyasetçiler nasıl bir etki yapmalı, nasıl bir tepki
vermeli? Birliği nasıl anlayıp nasıl ses vermeliler? Birliği nasıl anlayıp
nasıl icra etmeliler?