Siyasetçi nasıl kazanır?
Siyasetçinin seçim ve seçimler kazanabilmesi sadece bir oya yani seçmen kazanmaya bağlıdır. Ancak seçmen ve seçim kazanabilmenin de kaideleri vardır.
Siyasete yeni
girecekler için kişisel özellikler elbette önemlidir. Ancak siyasete girdikten
sonra siyasetçide oluşacak güven duygusu seçim kazanmanın kaidelerinden
biridir.
Siyasetçinin
göstereceği siyasi ahlakı, seçmenlerde güven duygusu oluşturur. Siyasetçinin
güven duygusu; verdiği sözleri tutması, ekibine ve diğer insanlara adaletli
olması, farklı düşüncedeki insanlar arasında ayrım gözetmemesi, zorluklarını
bile bile uzlaşma gayreti göstermesi ve insani kıymetleri ile oluşturulur.
Kazanmak için güven
duygusunun bir parçası olan siyasi ahlak yetmez. Diğer bir kaide, siyasetçinin
siyasi bilgi ve becerisi gereklidir. Bilimler; günümüzde bir insan zihninin
taşıyabileceği sadeliği aşmış, çeşitlilik ve bol miktara ulaşmıştır.
Haliyle bu kadar
çeşitli ve bol miktardaki bilgi olmadan, siyasetçinin 50-100 yıl önceki siyasi
tavırları sürdürmesi ve seçim kazanması beklenilemez. Bu yüzden bilgiyi yüksek
bir beceriyle cerrah inceliğinde uygulaması gerekecektir. Siyasi hayatı boyunca
göstermiş olduğu siyasi bilgi ve beceri (güven duygusunun ikinci parçası),
kendisine duyulan güveni ziyadesiyle arttıracaktır.
Diğer bir kaide,
nefsiyle yaptığı kaliteli mücadeledir. Nefsinin yani duygularının önderliğini
kabul etmesi yıkımdır. Eğer siyasetçi, nefsine uyup kendini kusursuzluk,
hatasızlık, doğruluk merkezine (nefsine) oturtursa her yaptığına, her
söylediğine doğrudur diyecektir.
Böyle siyasetçiler,
kâinata nefsiyle baktığından güneş ve ayın kendisi için doğduğunu
zannedecektir. Nefs mücadelesi yapan siyasetçiler ise ay ve güneşin, Yüce
Allah’ın bir lütfu ve herkes için her şey için doğmakta olduğunu bilip kabul
edecektir.
Siyasetçi, her şeyi
değiştirmek isterken kendisini mutlaka değiştirmelidir. Dolayısıyla diğer bir
kaidemiz de değişimdir. Siyasetçinin hızı ve değişimi, dünyanın değişim hız ve
değişimine ne kadar ayak uydurursa o kadar başarılı olunabilecektir.
İnandığınız ve ideal kabul ettiğiniz temel kaideleriniz değişmeyecektir ama
değişim ne gerektiriyorsa siz de o alanlarda güncel değişimlerle anı kaçırmayıp
kâinatı anlamlandırmaya devam edebileceksinizdir.
Son kaide ise
akıldır. Akıl, bir işin önünü de sonunu da bilebilmektir. Söyledikleriniz ve
yaptıklarınız, kaybettiren değil kazandıran olmalıdır. Başkasının bilgisiyle
bilgili olabilseniz bile başkasının aklıyla akıllı olamazsınız. O yüzden akıllı
adamları yanınızda toplamalısınız. Seçmenlerin partinize girene kadar
kullanmasına izin verilen akıl, daha sonra dondurulup duygulara mahkûm edilirse
siyasetçinin seçmen ve seçim kaybetmesi kaçınılmazdır.
Tüm bunları bir araya
getirebilme ve kullanabilme becerisi gösteren siyasetçi siyasetin taşıyıcı gücü
olan beğeniyi yakalayacaktır. Buna binaen seçmen ve seçim kazanabilmesi gayet
tabi ve gayet kolay olacaktır.
Siyasetçinin seçim ve
seçimler kazanabilmesi sadece bir oydur. Bir oy, bir oy.. toplana toplana
milyonlarca oy olur.
Siyasetçinin seçim ve
seçimler kaybedebilmesi sadece bir oydur. Bir oy, bir oy.. eksile eksile
milyonlarca oy olur.
Ancak “Biz
kazanıyoruz” dedirtecek uğraş, siyasetin ana kaidelerine sahip olup uygulamanız
ve seçmenin beğenisini kazanabilmenizden geçer. Bunları yapmazsanız önce
kendinizi, sonra gönül verenlerinizi, daha sonrasında ise ülke vatandaşlarını
kandırmakla ömür tüketip bol bol seçmen ve seçim kaybedersiniz.