Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Nisan 2020

Siyasetçi

Siyaset ve siyasetçinin tarihi, ilk insan (peygamber) tarihi kadar eskidir. İlk insanın hayat hikayesinin başlamasıyla kelimeler ve kavramlar tarihi de başlamıştır. Ancak siyaset ve siyasetçi kurumsallığı ve kurumsal bilgisi bugünkü gibi değildir.

Siyaset ve siyasetçi; tarihin her anında doğruyu, faydalıyı, güzeli ve adaleti yani iyiyi aramış, bulmaya çalışmıştır. Şu ülke bu toplum, şu mütefekkir bu alimce her çağda bu hakikatler aranmıştır. Sanal ya da smart (akıllı) çağ dediğimiz bu devirde de durum aynen böyledir.

Siyasetçileri, yaptıkları işlerin uygulanma zorluğu açısından günümüz mesleklerinden bir mesleğe benzeteceksek şoförlere benzetebilir ve şöyle de diyebiliriz: Siyasetçiler, şoförler gibidir.

Bir insanın ömrü direksiyon başında geçiyorsa, o insanın okuması, araştırması, düşünmesi yaptığı iş gereği neredeyse imkânsızdır. Bütün bilmesi, öğrenmesi ve yapması gerekenleri direksiyona geçene kadar toplamış, hıfzetmiş olmalıdır.

Siyasetçi, memleketi şekillendirmeye veya yönetmeye başladığı andan itibaren tüm dikkatini, neyi nasıl şekillendireceğine veya yöneteceğine vermelidir. Araştırmak, gözlemlemek, konuları çalışmak siyasetçinin dışındaki insanların işidir.

Toplumsal meselelerde iki unsur, asli unsurdur. Birisi sosyal bilimler, diğeri fikir adamlarıdır. Her iki grup da birbirlerini desteklemeli ve toplumun sağlıklı öğrenme, düşünme ve yönetme/şekil verme sorununu çözmelidirler.

Bilim ve fikir, her gün yenilenmedikçe çağa ayak uyduramadıkça asla faydalı olmaz, sorunları çözemez. Tam tersine, zehir etkisi yapar, bağnazlığa sebep olur.

Bilgi ve tecrübe eksikliği, siyasetçi için affedilemez bir suçtur. Cerrah olmayan, hatta hekim bile olmayan bir insanın, ciddi bir cerrahi müdahale yapması, mucizeler hariç hastanın tümüyle ya da çok kısmetli ise bazı organlarının sakat kalmasıyla sonuçlanır.

Devlet tecrübesi, büyük şehir belediyeleri gibi kurumlarda yeterli bilgi ve tecrübesi olmayanların siyaset yapması, bir ülkeyi (niyetler ne kadar halisane, gayretler ne kadar fedakârca olsa da) yok olmaya pekâlâ götürebilir. Yok olmaya götürmese de en azından, oldukça geriye götürür.

İktidar/Muhalefet

Ülkelerin de kalitesi vardır. İnsani kalitesi yüksek ülkeler, kendileri kadar diğer ülkelerin de barış, huzur ve zenginlik içinde yaşamasını isterler. Ahlaktan yoksun ülke siyasetçileri ise başka ülkelerin yumuşak karınlarını yani zayıf yönlerini görüp bir mikrop gibi buradan girerler ve kendilerine göre işlerler.

Osmanlı Devleti’nin Ermenilere soykırım yaptığını, Araplara zulmettiğini, Balkan coğrafyası milletlerini ezdiğini veya Osmanlı ve Türkiye’nin Kürtleri kırdığını iddia eden Batılı ülkelerin ve müstemlekelerinin varlığı buna çok iyi örneklerdir. Bu iddiaları ve bunlar için senelerce yaptıkları ile Türkiye’nin içte ve dışta itibar kaybetmesini, fiziki ve fikri kargaşa içinde olmasını, zayıflamasını istemektedirler.

Yaşı yetenler çok iyi hatırlar ki geçmiş yıllarda, özellikle 50 yıl öncesinde Batı, Türkiye’nin aydınlarının yaklaşık tamamı için bir Tanrı idi. Ya da politeist anlayışla söyleyelim.. Tanrılar Ordusu idi. Her yaptıkları mutlak doğruydu. Batılı gibi olmayana, Batıya iman etmeyene onulmaz kâfir gözüyle bakıyorlardı. Aradan 50 yıl geçti. Sayısız olaylar yaşadık. Batıya tapan insanların sayısı oldukça azaldı. Şimdi de başka yerlere, başka şeylere tapanlar çıktı. Kendi içimizde siyasi çatışmalar, siyasi savaşlar halini aldı.

Bütünü kavrayamayan her siyasetçi, niyeti ne kadar iyi olursa olsun daima zarar verir. Hem de her koşulda zarar verir. Bütünü görmek, bireyden başlayarak toplumu, kurumları tıpkı bir vücut gibi görüp birbirine düşman değil, birbirini destekleyen, besleyen unsurlar olarak görmek demektir.

İktidar karaciğer ise muhalefet mide demektir. Aynı bütünün/sistemin birbirini destekleyen iki organı demektir.

Daha bunu kavrayamamış hiçbir siyasetçinin arkasından gitmeyin. Görüşleri, isterse sizin görüşlerinizle aynı olsun, aynı inancı ve kültürü paylaşsın sizi mutlaka yanlışa götürecektir. İsterse sizi zenginlikle dünya önderi yapmayı vaat etsin, sizi mutlaka cehenneme sürükleyecek demektir.

Toplumlar, kurumlar tıpkı bir insanın vücudu ve vücudun organları gibidir. Her şey birbirini destekler, desteklemeli. Böylece bir vücutta; yaşam, sağlıklı yaşam ile mümkündür. Asıl birlik, vücuttur. Vücut gibi bir birlik, tek çözümdür.