Siyaset ve ilkeler
Asırlar boyunca üzerinde tartışılmaya değer en önemli konulardan biri de siyaset konusudur. İnsanla devlet, devletle insan arasındaki ilişki yumağını kavramsal ve olgusal olarak geliştiren siyasetin, ilkeleri ve bir usulü olmalıdır.
Siyasetin genel ilkeleri her yerde ve her zaman aynıdır. Bu,
güç unsurlarını inşa etmek ve bunları etkili bir şekilde kullanarak yönetimde
etki yapmak ya da iktidar erkini ele geçirmek veya elde tutmak için gösterilen
çabaların tümüdür.
Siyasi her ideolojinin veya fikrin iktidar ve yönetme
hassasiyetleri değişebilir. Bizim dünya görüşümüze göre siyasetin temel
ilkelerinin kaynağı Kuran-ı Kerim ve Resullah’ın yol metodudur.
Kur’an’da beş tane devlet yönetme ilkesi vardır: Hakikat,
adalet, merhamet, liyakat ve ehliyet, meşveret .
Kur’an esasen herhangi bir devlet yönetim biçimiyle
ilgilenmez. Kur’an’ın kutsal bir devlet yönetim biçimi önerisi yoktur. Kur’an,
devlet yönetmenin ilkeleri ile ilgilenir ve bunu da ayetlerde belirtir.
Hakikat: Gerçek, varlığın bir özelliğidir, varoluş tarzıdır;
‘hakiki’ ya da ‘hakikat’ ise özne ile nesne arasındaki bir ilişkidir; özne ile
nesne arasındaki uygunluktur, bilginin gerçeğe uygunluğudur, yani bilgiye ait
bir ilintidir. Yalanla iman bir arada olmaz. Yönettiğiniz tebaaya yalan
söylemeyeceksiniz. Hakikat her zaman her koşulda ortaya çıkar.
Adalet: Allah adaleti emreder. Adalet ilkesi, belli başlı
âyet ve hadislerden yola çıkarak belirlenmiştir. Adalet, toplumun ve siyasetin
inşasında sulh ve selametin sağlanmasını sağlar. O sebeple devletlerin dini
adalettir.
Merhamet: Sevgi ve saygının bütünsel halidir. Merhamet dili
ve metodu Ana devlet şeklinde olmalı. Baba devleti gibi değil, ana gibi
yöneteceksiniz. Bu ikisi arasındaki fark; biri korkutarak, yönetir. Diğeri Anne
şefkati ve merhameti ile yönetir.
Ehliyet ve Liyakati: Belki de yönetim ve siyaset konusunda
bu beş ilkeden en önemli olanıdır. Ehliyet ve liyakat Kur’an’ın devlet
yönetiminde koyduğu en önemli ilkelerden biridir. Allah bize emaneti (Yönetim)
ehline vermenizi emreder. İşi ehline
teslim etmediğinizde, dinsel, ırksal, ideolojik, ulusal, kültürel çatışma ve
zorluklar olacaktır.
Meşveret (şûra ): İslâm devlet geleneğinde önemli bir yeri
olan meşveret usulü Osmanlı Devleti’nin hemen her devrinde sıkça başvurulan bir
uygulama olmuştur. Kuran bize toplumsal ve yönetimsel işlerimizde danışma ve
istişare yöntemine başvurmamızı emrediyor. Kur’an sadece şûrayı emretmiyor,
aynı zamanda yapıcı muhalefeti de emrediyor. İstişare aslında akılların
cemaatle namaza durmasıdır, akılların saf tutmasıdır. Cemaatle namazın tek
başına namazdan sevabı ve farkı neyse istişarenin de tek aklın kararından farkı
ve bereketi odur.
Bu temel ilkeler ışığında İslâm düşüncesinde siyaset
tasavvuruna baktığımızda, karşımıza çıkan tablo siyasetin, dolayısıyla yönetimin
alanlarını nasıl kullanılabileceğini gösteren, ötekileştirmeyen, dışlamayan
kucaklayıcı-kuşatıcı ve vicdani bir metottur.