Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2998.45
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Kasım 2022

Siyaset Meselesi Değil, Memleket Meselesi!

Sordum yayında:

“Yerli ve Milli” Sivil Toplum Örgütleri, bu kritik süreçte kendilerinden beklenenlerin ne kadarını yerine getiriyorlar?

Bu sivil toplum örgütlerinden bazılarının 28 Şubat Süreci’nde yaptıklarını hatırlıyorum.

Sürekli olarak ülke gündemindeydiler, çok kısıtlı imkânlara sahip olmalarına rağmen “malûm zihniyetle” mücadelede çok etkiliydiler,

Büyük maddi zorluklar içindeyken üzerlerine düşeni fazlasıyla yapan bu sivil toplum örgütleri, şimdilerde –ziyade olsun- büyük imkânlara sahipler…

Bazılarının binaları muhteşem, hükmettikleri kaynaklar büyük.

Köprünün altından çok sular aktı yani, bu sivil toplum örgütleri, “maddeten” epeyce mesafe aldı.

Aldı da…

Bugün gündemin neresindeler, ne derece etkililer?

Bazı “sözde” sivil toplum örgütleri Türkiye’nin terörle mücadele

operasyonlarına cephe alırken, “Yerli ve Milli” dediğimiz sivil toplum örgütleri neler yapıyorlar?

Gerçek şu ki, “yerli ve milli” dediğimiz sivil toplum örgütlerinin çoğu büyük ölçüde içe kapanmış vaziyetteler.

Ara sıra verdikleri tepkiler de çok cılız.

Sosyal medyalarına bakıyorum, etkileşimleri çok az.

Köklü sivil toplum örgütleri ve üzerlerine eklenenler…

Bugün, “Yerli ve Milli” denilen nice sivil toplum örgütü var memlekette, bunların önemli bir kısmı da

-ziyade olsun- büyük maddi imkânlara sahipler…

Aslında hemen her alanda böyle durum.

Mesela…

Bir vakitler, “Yerli ve Milli” ruhlu akademisyenlerin sayısı oldukça azdı.

Kadroların büyük bir bölümü “malûm zihniyet” tarafından doldurulmuştu.

Toprak Kokan” vatan evlâtlarının doktora aşamasına gelmeleri, hele hele doçent, profesör olmaları uzun yıllar önce hayli zordu.

Şimdilerde, nereye baksanız “Yerli ve Milli” etiketli profesörleri görüyorsunuz.

Üniversite sayısı da çok arttı, artık ilçelerimizde bile üniversitelerimiz var.

Ve işte bu kadar hocamız var.

Şimdilerde gönül istiyor ki…

O yerli ve milli etiketli akademisyenlerimiz bir araya gelsinler…

Ve Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı çıkanlara karşı “ortak” açıklamalar yayınlasınlar!..

Hatırlarsınız:

Bir vakitler “rektörler kurulu” toplanır, sözde “irtica”yı ele alır, ortak açıklamalar yayınlardı.

Bugün memlekette çok daha fazla rektör var…

Bir “ortak açıklama” beklemek, sokaktaki vatandaşın ve özellikle de terörle mücadele operasyonlarını yürüten kahramanlarımızın hakkı değil mi?

*

Türkiyemiz, İstiklâl Caddesi’ndeki menfur terör hadisesinin ardından çok büyük bir sınır ötesi operasyona girişiyor…

Mehmetçik, çok geniş bir alanda müthiş bir terörü imha operasyonu gerçekleştiriyor…

Bu amansız mücadelenin ortasındayken…

Bazı “malûm zihniyetli” “sivil” toplum örgütleri, terörle mücadele operasyonlarına bildik söylemlerle karşı çıkıyor.

Onlar bunu yapar mı, yapar?

Kim ne yaparsa yapsın, sen ne yapıyorsun öncelikle ona bakacaksın.

Bir memleketin ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, arka plândaki “moral -motivasyon” desteğine ihtiyaç duyar.

Mesela, terörle mücadele operasyonuna giriştiğinde, “Yerli ve Milli” sivil toplum örgütlerinden, medyadan, akademisyenlerden, sanatçılardan gelecek destekler son derece önemlidir.

*

Yazıyı toparlayalım yavaş yavaş:

Askerimizin bu büyük mücadelesine “psikolojik destek” vermesi beklenen “siyaset dışındaki sivil unsurlar” bir araya gelseler…

Ve “Sınır Ötesi Operasyonlara” karşı çıkanlara çok güçlü tepkiler verseler…

Böyle yaptıkları takdirde siyasetin alanına girmiş olmazlar, zira mesele “siyaset meselesi” değil, “Memleket Meselesi”!

Dosta güven, düşmana korku veren Pençe Kilit Operasyonu’nun hedefleri de belli:

- Milli menfaatlerimizi korumak,

- Terörü kaynağında yok etmek,

- Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamak.

Bunlar…

Tekrar edelim:

Siyaset meselesi değil, Memleket Meselesi…

*

Hep birlikte topa girmenin ne sakıncası var?