Siyaset Meselesi Değil, Memleket Meselesi!
Sordum yayında:
“Yerli ve Milli”
Sivil Toplum Örgütleri, bu kritik süreçte kendilerinden beklenenlerin ne
kadarını yerine getiriyorlar?
Bu sivil toplum örgütlerinden bazılarının 28 Şubat Süreci’nde
yaptıklarını hatırlıyorum.
Sürekli olarak ülke gündemindeydiler, çok kısıtlı imkânlara
sahip olmalarına rağmen “malûm zihniyetle” mücadelede çok
etkiliydiler,
Büyük maddi zorluklar içindeyken üzerlerine düşeni fazlasıyla yapan bu sivil
toplum örgütleri, şimdilerde –ziyade olsun- büyük imkânlara sahipler…
Bazılarının binaları muhteşem, hükmettikleri kaynaklar büyük.
Köprünün altından çok sular aktı yani, bu sivil toplum
örgütleri, “maddeten” epeyce mesafe
aldı.
Aldı da…
Bugün gündemin neresindeler, ne derece etkililer?
Bazı “sözde”
sivil toplum örgütleri Türkiye’nin terörle mücadele
operasyonlarına cephe
alırken, “Yerli ve Milli” dediğimiz
sivil toplum örgütleri neler yapıyorlar?
Gerçek şu ki, “yerli
ve milli” dediğimiz sivil toplum
örgütlerinin çoğu büyük ölçüde içe
kapanmış vaziyetteler.
Ara sıra verdikleri tepkiler de çok cılız.
Sosyal medyalarına bakıyorum, etkileşimleri çok az.
Köklü sivil toplum örgütleri ve üzerlerine eklenenler…
Bugün, “Yerli ve
Milli” denilen nice sivil toplum örgütü var memlekette, bunların önemli bir
kısmı da
-ziyade olsun- büyük maddi imkânlara sahipler…
Aslında hemen her alanda böyle durum.
Mesela…
Bir vakitler, “Yerli
ve Milli” ruhlu akademisyenlerin sayısı oldukça azdı.
Kadroların büyük bir bölümü “malûm zihniyet” tarafından
doldurulmuştu.
“Toprak Kokan” vatan evlâtlarının doktora aşamasına
gelmeleri, hele hele doçent, profesör olmaları uzun yıllar önce hayli zordu.
Şimdilerde, nereye baksanız “Yerli ve Milli” etiketli profesörleri görüyorsunuz.
Üniversite sayısı da çok arttı, artık ilçelerimizde bile
üniversitelerimiz var.
Ve işte bu kadar hocamız var.
Şimdilerde gönül istiyor ki…
O yerli ve milli etiketli akademisyenlerimiz bir araya gelsinler…
Ve Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı çıkanlara karşı “ortak” açıklamalar yayınlasınlar!..
Hatırlarsınız:
Bir vakitler “rektörler
kurulu” toplanır, sözde “irtica”yı
ele alır, ortak açıklamalar yayınlardı.
Bugün memlekette çok daha fazla rektör var…
Bir “ortak açıklama”
beklemek, sokaktaki vatandaşın ve özellikle de terörle mücadele operasyonlarını
yürüten kahramanlarımızın hakkı değil mi?
*
Türkiyemiz, İstiklâl Caddesi’ndeki menfur terör hadisesinin
ardından çok büyük bir sınır ötesi operasyona girişiyor…
Mehmetçik, çok geniş bir alanda müthiş bir terörü imha
operasyonu gerçekleştiriyor…
Bu amansız mücadelenin ortasındayken…
Bazı “malûm
zihniyetli” “sivil” toplum örgütleri,
terörle mücadele operasyonlarına bildik söylemlerle karşı çıkıyor.
Onlar bunu yapar mı, yapar?
Kim ne yaparsa yapsın, sen ne yapıyorsun öncelikle ona
bakacaksın.
Bir memleketin ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, arka
plândaki “moral -motivasyon”
desteğine ihtiyaç duyar.
Mesela, terörle mücadele operasyonuna giriştiğinde, “Yerli ve Milli” sivil toplum
örgütlerinden, medyadan, akademisyenlerden, sanatçılardan gelecek destekler son
derece önemlidir.
*
Yazıyı toparlayalım yavaş yavaş:
Askerimizin bu büyük mücadelesine “psikolojik destek” vermesi beklenen “siyaset dışındaki sivil unsurlar” bir araya gelseler…
Ve “Sınır Ötesi
Operasyonlara” karşı çıkanlara çok güçlü tepkiler verseler…
Böyle yaptıkları takdirde siyasetin alanına girmiş olmazlar,
zira mesele “siyaset meselesi” değil, “Memleket Meselesi”!
Dosta güven, düşmana korku veren Pençe Kilit Operasyonu’nun hedefleri
de belli:
- Milli menfaatlerimizi
korumak,
- Terörü
kaynağında yok etmek,
- Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamak.
Bunlar…
Tekrar edelim:
Siyaset meselesi
değil, Memleket Meselesi…
*
Hep birlikte topa girmenin ne sakıncası var?