Siyaset Hırsızları’nın beyhude çabaları!
“Çölde yaşayan zengin ve muktedir bir kabile reisinin dillere destan; eşi benzeri az bulunur cinsten bir atı varmış. Günün birinde kabile reisi, bu pek sevgili atına atlayarak tek başına çöle gezmeye çıkmış. Hayli zaman at koşturduktan sonra dönmek üzere iken uzaklarda bir kımıltı dikkatini çekmiş. Bir insan, yerde yatıyor. Belli ki çok hasta veya ölmek üzere. Yardıma muhtaç.
Hemen oraya yaklaşıp atından inerek yerdeki adama yardıma gitmiş. Hâlâ nefes aldığını görünce sevinip atının terkisinden su kırbası almak üzere iken, yerdeki mecalsiz ve hasta adamı herkesten kıskandığı değerli atın üzerinde görünce şaşırıvermiş. Adam atı topuklayıp erişilemeyecek kadar uzaklaştıktan sonra dönüp, alay edercesine bakmış atın sahibine. Fakat bir gariplik var; atın sahibi ardından koşarak bağırıp çağırmıyor; sadece durduğu yerde ağlıyor.
“- Ne oldu diye seslenmiş hırsız, “Zoruna gitti de ondan ağlıyorsun değil mi? Sen ki bu atı kendi gözünden, evlâdından bile kıskanırdın ama bak, aklım ve çevikliğim sâyesinde şimdi benim oldu atın; ne kadar ağlasan yeridir!”
“Atın sahibi gözyaşlarını silmiş; demiş ki, “Hayır ey hırsız, atımı çok severdim, doğrudur; senin onu benden çalman elbette gücüme gitti, fakat onun için ağlamıyorum.”
“- Yaa, niçin ağlıyorsun öyleyse, kadınlar gibi?
“- Şunun için: Bu haber yarın etrafta duyulduğunda, senin nasıl bir hile ile atımı elimden kapıp çaldığın dilden dile gezdiğinde bundan sonra çölde hiç kimse, ölmek üzere olan gerçek bir ihtiyaç sahibine bir damla su vermeye çekinecektir. Üzüntüm ondan!”
***
Taraflı tarafsız herkes Erdoğan’ın hakkını teslim etmektedir. Gerçek dava adamı, iyi bir lider ve siyasetçi, samimi ve vatansever, vefalı ve fedakâr, içten, güvenilir ve güven verendir.
Çok az kişide olan bu vasıflara rağmen zaman zaman partisinden Siyaset Hırsızları çıkıyor. Vefasızlıkları bir yana arkadan vurmaları, Erdoğan düşmanları ile fingirdeşmeleri ve affı zor görülen işlere kalkışmaları siyaset hırsızlığının en fenası sayılıyor.
Cenap Şahabettin’in dediği gibi: “İyiliği yalnız iyiler anlar, fenalığı herkes”…
Vefasız, vefa der ancak hatır gönül tanımadığı gibi fenalıkta bulunur. Bizim dava dediğimiz şeye onlar imkân ve ikbal gözüyle bakarlar. Menfaatleri zora girince gemiyi terk etmekle kalmayıp ayak oyunlarına girerler.
İntikam, vefasızlık, kin ve öfke zayıflıktır. Sahibinin içindeki gizli ateşi körükler. Bu duyguları yaşayanlar yavaş yavaş ve içten içe yandıklarını, içlerinde nelerin ve hangi değerlerin yıkıldığını fark etmezler.
Bilelim ki, intikam peşinde olan kişi iki mezar kazar. Biri kendine diğeri ise intikam duyduklarınadır. Ancak intikam mezara önce sahibini, fenaları ve vefasızları düşürüyor.
***
Sevginin Gücü adlı filmde geçen şu söz intikam duygusunu çok güzel özetler: “İntikam iyi bir şey değil Mathilda, inan unutmak daha iyi." Evet, intikam, fenalık ve vefasızlık yakıcı ateş gibidir. Sahibinin kinini ve öfkesini daha da büyütüyor.
Şunları iyi hatırlayan var mı?
Davaya ikbal ve imkân gözüyle bakanların ve vefasızların yolları çok uzun değil. Düşleri gerçek olmaz. Siyasal tarihimiz buna şahittir. Bunların durumu, “İpliğini eğirdikten sonra tekrar çözen kadının…” yaptığı gibidir. Boşa kürek çekiyorlar. (Nahl Suresi, Ayet, 92)
Denir ki, “Bir yara izi, çok nasihatten daha değerlidir.”
***
Sayın Erdoğan siyasal geçmişinde birçok Post modern darbenin üstesinden geldi. Dolayısıyla siyaset ve değer hırsızlığı yapanların attığı adımlar boşuna ve boşa kürek çekmektir.
Millet Erdoğan’ın gönlünde, milletin gönlünde de Erdoğan vardır. Birçok zorlukta ve imtihanda bu ispatlandı. Milletimiz gönül bağlı kurduklarını canı pahasına koruyup sahip çıkıyor.
Oğuz Atay’ın şu mısraları çok hoşuma gidiyor: “Sessiz olun. Bu dünyada ne zaman bir umut ışığı bulsanız onu söndürmek isteyen birileri olur.” Erdoğan milletimizin, mazlum ve Müslüman halkların göz nurudur. Hiç kimsenin söndürmeye gücü yetmeyecektir.
Dünya şuna şahit; tepkisellik, kin, öfke ve intikam duygusuyla doğan hiçbir hareket ve parti uzun ömürlü olmamıştır.
Velhasıl, millet gerçek Devasını ve Geleceğini Erdoğan’da bulmuştur.
Tam burada şu soruyu soralım.
Sayın Babacan ve Davutoğlu’nun partileri kimlerin çıkarına uygundur?