Dolar (USD)
34.72
Euro (EUR)
36.58
Gram Altın
2959.45
BIST 100
9886.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Aralık 2024

​SİYASAL ALEVİLER VE HALEP

CHP’liler ‘Siyasal İslamcı’ tabirini Refah Partisi’nin 90’lı yıllarda gösterdiği başarıdan beri sürekli kullanıyor. Tabi sadece CHP değil, kendisine siyaseti hak görürken Müslümanların yalnızca cami içerisinde hapsolmasını isteyen kesimler de AK Parti seçmenini ‘Siyasal İslamcılık’la yaftalıyor. Yıllarca da bu böyle oldu... İsrail ve Amerika’ya hizmet eden ‘laik diktatörlük’ 28 Şubat’ta Müslümanların üzerinden silindir gibi geçerken, Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994’teki seçim zaferi karşısında afalladı. Ardından da halkın teveccühüyle Refah-yol hükümetinin başbakanı olan Necmettin Erbakan’ı engellemek için darbe yapmak adına birbirleriyle yarıştılar, demokrasiye İsrail menşeli balans ayarı verdiler. Nasıl olurdu da şeriatçı Müslümanlar siyasetle ilgilenip iktidar olabilirdi? Bundan böyle altı köşeli tekerlerine çomak sokulacaktı. Artık ağlama duvarı önüne gidip ağlayamayacaklar, Rotary kulüplerinden ve İngiltere’den üstün hizmet ödülü alamayacaklardı. Bunu anlamak için 28 Şubat’ın baş mimarlarından Çevik Bir’in aldığı ödüllere bakmak yeterli: (1999’da Ulusal Güvenlik İşleri Musevi Enstitüsü (JİNSA) tarafından verilen "Uluslararası Liderlik Ödülü, 1994’te Almanya Onur Madalyası ve ABD Liyakat Madalyası, 1997’de İngiltere Üstün Başarı ve İngiltere Üstün Hizmet Madalyası, 1999’da Fransız Liyakat Madalyası) Sizce fanatik Atatürkçü bir komutana, İngiltere ‘üstün hizmet ve liyakat madalyası’, İsrail de ‘liderlik ödülü’ neden verir? Sorunun cevabı zaten belli!

‘Siyasal İslam’ tabiri üzerine söylenecek çok şey var ama yazının başında da belirttiğim üzere asıl mesele siyasetle ilgilenen, siyasi açıklamalar yapan Alevilerin, Kürtlerin, Kemalistlerin siyasal olarak nitelendirilmemesi ama kendisini dindar olarak tanımlayan ve siyasetle ilgilenen kesime ‘Siyasal İslam’ tabirinin suç unsuruymuş gibi kullanılmasıdır. Oysa İslam hayatın her alanında yer alır; siyasette de sanatta da bilimde de çünkü Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) aynı zamanda da devlet başkanıydı. Yani Müslümanlar siyasetin en ince noktalarında dahi yer almalıdır, meydanı Allah’a savaş açmış rejimlere asla bırakmamalıdır. Her ne kadar ümmetin şu an İslam dünyasındaki tağutu değiştirecek gücü ve isteği olmasa da coğrafyanın haritasına hükmeden her adıma giden yolun bir yerinde olması gerekiyor. Zira boş bıraktığımız yeri mutlaka başkaları dolduruyor.

Halep’te neler oluyor?

Ekim 2023’ten beri Gazze’de yaşanan soykırımı dehşetle izliyoruz. Arkasına Amerika’yı da alıp soykırım yapan ve devamında Lübnan’ı da bombalayan küresel terör örgütü İsrail’in asıl amacı sapkın dini inancı dolayısıyla topraklarımızı da içine alan İsrail’i kurmak. Hepimizin gözü, gönlü ve duaları Gazze’deyken Suriye’de uzun yıllardır devam eden savaşın seyri geçtiğimiz günlerde bir anda farklı bir yöne evrildi. Muhalifler Halep’e girdi, ardından Tel Rıfat’a ilerlediler, Münbiç’e harekât da an meselesi görülüyor. Her şey çok hızlı gelişirken Halep Kalesi’ne Türk bayrağının asılması hepimizi ziyadesiyle duygulandırdı. Muhaliflerin bu zaferi sırasında terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG de nasibini aldı elbette. (PKK’nın sözcüsü DEM’in nasıl feveran ettiğini görüyoruz) Rejim güçleri de geri çekilmek zorunda kaldı. Gelişmeler sürerken derin analizler yapacak değilim, asıl dikkat çekmek istediğim husus şu: Mezhepçilik takıntısıyla Esad’dan ve İran’dan yana olan Türkiye’deki Aleviler ‘Siyasal İslamcılar’ ifadesiyle yeniden sahneye çıktı. Kendileri siyaset yapmıyormuş gibi Müslümanların Halep’teki gelişmelere dair açıklamalarına akılları sıra bu şekilde saldırıyorlar. ‘Halep’te Alevileri katlediyorlar, şehir cihatçıların elinde’ yazıp Nusayri Esad’ın yıllardır Sünni Müslümanlara uyguladığı en alçakça vahşetleri görmezden gelen ve Türkiye’deki Sünni Müslümanlara ‘Yağlı ekmeğin peşindeki Siyasal İslamcılar’ diyen Sabahat Akkiraz o halde ‘Siyasal Alevi’ değil de nedir? ‘Siyasal İslamcı’ tabirini kullanıp mezhepçilik yapmaktan öteye gidemeyenleri Suriye’de Sünni Müslüman çocuklarını kimyasal silah kullanarak öldüren, hapishanelerde kadınların ırzına geçtiren, erkekleri işkencelerle katleden Esad’a karşı ses çıkarırken hiç görmedik nedense!