Sivil Diplomasi Unsuru Olarak Arapça Kitap ve Kültür Günleri
Küresel güç merkezi “Batı”dan “Doğu”ya doğru kayarken dünya da büyük bir gümbürtüyle değişim ve dönüşüm yaşıyor.
ABD ve AB ülkeleri küresel hegemonik gücünü kaybetmeye başlarken, Rusya ve Çin gün geçtikçe hegemonik gücünü artırmaya devam ediyor.
ABD’de liberaler ve milliyetçiler kendi içinde güç mücadelesi verirken, AB ülkeleri BREXIT ile kendi iç meseleleri ile uğraşmaya başladı. Rusya, önce Gürcistan sonra Ukrayna, son olarak da Suriye’de varlık göstererek SSCB’nin dağılmasının ardından tekrar sahalara döndüğünü ilan etti. Çin ise dünya üretim merkezi haline gelmesiyle birlikte çok uluslu şirketlerin gücünü de arkasına alarak hegemonik güç oluşturmaya başladı.
Küresel değişim ve dönüşüm sürecinin yaşanmaya başlamasıyla birlikte içinde yaşadığımız coğrafyada sahip olduğu doğal kaynaklar sebebiyle büyük bir karışıklık yaşamaya başladı.
Sürekli yeni doğal kaynakların tespit edildiği bu coğrafya, büyük devletlerin çatışma alanları haline geldi.
Türkiye de yaşanan bu değişimden büyük ölçüde etkilenmeye başladı.
Bir taraftan taraf seçmeye zorlanırken, diğer taraftan beka mücadelesi içinde yaşanan bu süreçten güçlenerek çıkmaya çalışıyor.
Kendi içinde zararlı otları temizlemeye devam ederken birçok ülke ile de ikili ilişkilerini geliştiriyor.
***
Türkiye, uluslararası ilişkilerde bir yandan askeri güç gibi sert güç unsurlarını kullanırken, diğer yandan sivil toplum kuruluşları ve şirketleri yumuşak güç unsurları olarak kullanıyor.
Sivil diplomasi, değişen küresel güç dengelerinde ülke ilişkilerini belirleyen önemli bir aktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye de gerek yardım kuruluşları gerekse düzenlenen bilimsel organizasyonlar aracılığı ile sivil diplomasi yürütmeye devam etmektedir.
Nitekim geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Cumhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleştirilen Arapça Kitap ve Kültür Günleri de Türkiye’nin sivil diplomasi faaliyetlerinden biri olarak görülebilir.
Organizasyon uluslararası bir fuar olmasının yanında, Afganistan’dan Arnavutluk’a, Fas’tan Hindistan’a, Pakistan’dan Uganda’ya, Özbekistan’dan Mısır’a, Kuveyt’e, Lübnan’a, Senegal’e kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılan 300 civarında ilim adamı, akademisyen, yazar ve yayıncıyı bir araya getirmesiyle de dikkat çekiyor.
Gelen katılımcıların aynı zamanda ülkelerinin kanaat önderleri olması organizasyonun sivil diplomasi açısından ne denli önemli olduğunu bir açık bir şekilde göstermektedir.
Bu yıl “Medeniyet Hafızamız Kütüphaneler” ana başlığı ile düzenlenen organizasyon Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi, Hâlidî Maarif İlim ve Kültür Derneği ve Hâşimî Yayınevi ortaklığında düzenleniyor.
İslâm dünyasında var olan ilmî birikim ve geçmişin ülkemizde bir araya gelmesini sağlayan organizasyon, Türkiye’nin çok daha iyi tanınması için de oldukça önemli bir faaliyet.
Küresel güç dengelerinin değiştiği günümüzde doğal kaynakları bol olduğu için türlü oyunlarla, fitnelerle birbirine düşürülen İslam dünyasının özellikle Türkiye’de ilmi faaliyetler vesilesiyle bir araya gelmesi, sadece ülkemiz için değil, aynı zamanda Müslüman coğrafyalar için de oldukça önem arz ediyor.
Müslüman coğrafyalar ile en önemli iletişim aracımız olan Arapça, organizasyonun hedefinin tüm İslam dünyası olduğunu gösteriyor.
Kitap ve Kültür Günleri ile Arapça yazma eserler açısından oldukça önemli bir merkez olan Türkiye ve İstanbul’a araştırmacı ve yayıncıların ilgisinin arttırılması da amaçlanıyor. Bunun yanında öteden beri klasik eserlerde ilk başvurulan kütüphane hüviyetindeki Süleymaniye Kütüphanesi’ne hedef kitlenin bilinçli ve ortak çalışmalarla yönlendirilmesi sağlanıyor.
Organizasyon, Arap yayıncılar ile Türk yayıncılar arasında uzun vadeli çalışma imkânları oluşturmak ve ortak faaliyet ve çalışmalar yürütülmesine zemin hazırlamak için tanışma imkânı sağlanıyor.
Ayrıca Hüsn-ü Hatt’ın merkezi olan ülkemizde, geçmişle günümüzü bağlayan Hattat Hamit Aytaç’ın talebesi olan ve bütün İslâm dünyasında önemli hattatları yetiştiren Hattat Hasan Çelebi, etkinliğin şeref konuğu.
Tüm bu bağlamda düşünüldüğü zaman hem uluslararası ilişkiler açısından, hem de İslâm dünyasında kurulacak çok yönlü irtibat ve planlanacak hedefler bakımından bu tür organizasyonlar önem arz ediyor.