Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Şubat 2017

Sivas Postasından Gelen Mektuba Cevap

Sivas Postasından gelen "FETÖ Karşı operasyon mu yapıyor?" haberi üzerine bu yazı yazılmıştır.

Haberin özeti şöyle idi: "1989-98 yıllarında Milli Gençlik Vakfının gerek temsilcilik ve gerek yöneticilik vazifesinde bulunan. Ömrünü Milli Görüş davasının bütün hizmetlerine adayan İHH gönüllüsü olarak çalışmalar yapan Cihannüma derneğine üye olan Maarif Müfettişi Selim Altınkaya beyin son KHK kararnamesiyle görevinden ihraç edilmesi şok etkisi oluşturdu...."

Bu ülkenin asıl sahipleri olan bizler gün geçmez ki şiddeti artarak devam eden ve çeşitleşen belalara düçar olmayalım. Bizlere Hz. Eyyub peygamberim sabrı gerekli. Başımıza ne tür belalar geleceğini de tahmin edebiliyoruz artık. Ülkeyi düşmanların, hainlerin işgalinden kurtarmak bedel ister. Bu depremin artçı şokları gelecektir. Bazen üzerimize intihar bombacısı salacaklar, bizi şehit edecekler. Bazen de neden tankların önüne yattınız diye hesap soracaklar. Bunlarla da yetinsek azdır. Osmanlı döneminde "let vurmak" deyimi vardı. Bilenler bilir bu deyişi.

Bütün bunların üstüne mücadelemiz ve var olma hikayemiz devam edecektir. Türkiye'ye yabancılaşan, beton direklerin üstünü fildişi kulesi zannedip saray kuranlara rağmen Nuşirevan adaletini, Hz. Ömer adaletini kuracağız bu topraklara. Nesnelleşen, maddileşen, dünyevileşen yanlarımızı keskin bıçaklarla yontarak, kendimiz kanatarak bu adaleti kuracağız bu topraklara.

Anadolu coğrafyasında sıkışıp kalan Müslümanlar olarak başka coğrafyalarda bize ümit bağlayan kardeşlerimizin yardımına koşmak zorundayız. Bize neden bu coğrafyalara koşuyorsun diyenler var. Bırak onlar orada ne olursa olsun diyenler var. İşte bunu bize söyleyenler başımıza gizli çorapları örenlerdir.

Zaman ne olursa olsun hayatına bir değer katmak isteyen bizler. Hakikat arayışına girdiğimizde ise mevcut standartlar tarafından acziyetle karşı karşıya bırakılıyoruz. Artık bu gömleğin dar geldiğini biliyoruz. Ama ne hikmetse allanıp pullanıp yine bu gömlek bize satılmak isteniyor.

O zaman bu zaman değil deniliyor bize bu gömleği satmaya çalışanlar tarafından. Siz önce nesnel bir öğeye bürünün sonra sizi cümlenin öğeleri arasına alacağız. Ama özne olamazsınız deniliyor. Oysa bizim yaratılıştaki bilgeliğimiz ne nesneye ne de yüklem olmamıza olanak veriyor. Sadece özne olma halinde bu dünyaya nizam getirilecektir diyoruz. Bunu söylerken de elbette projelerimiz güçlü referanslarımız var. Avrupa'nın güneyinden ortalarına kadar giden bir Endülüs medeniyeti tecrübemiz bütün güçlülüğü ile ortada duruyor. Hala izleri silinemiyor. Yine Avrupa'nın doğusundan Viyana önlerine kadar giden Bir Osmanlı İslam medeniyeti tecrübemiz var. Bu son tecrübe iz değil eser olarak da ortada duruyor. Yıkamadılar, yıkamıyorlar, yıkamayacaklar bu eseri.

Bu medeniyetleri kuran insanların torunları olarak bu gün varoşlarda yaşasak bile kalbimiz ecdadın kurduğu eserlerle atıp duruyor ve duracak.

Peki ne yapmalı? Bu topraklara şeref veren İslam'ı yani günümüz diliyle "Selamet'i" günlük siyaset öğretisinin arkasından çıkarak aramalıyız. O, günlük siyasetin, arkasında filiz veren bir doktrin değildir. O, belirlediği hedefine tek başına yürür. Bu davanın asıl yükü, Müslüman aydınlar, din adamları, alimler, mütefekkirler, sanatkarlar üzerinde olacaktır.

Davanın sorumluları, benliklerini kaybetmemek adına ayak bileklerimizi iple bağlamaya gerek yoktur. Sadece davanın şuuruna erelim bu da yeter. Eyvallah.