Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.08
Gram Altın
2990.17
BIST 100
9493.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Şubat 2019

Sistem problemi!

Sosyal ve siyasal hadiselerin ‘parça ‘ olarak kıymetini ‘bütüne’ göre değerlendirme kabiliyeti olan insanların azlığı büyük bir sorundur. Hele ki tabir caizse kendi dünyasında kalmışsa bu kişi ve üstelik sesini duyurabileceği bir makam ve mecrada, toplumu etkileyebilecek noktadaysa sorun sadece kendisiyle kalmaz, etkilediği insanları da içine çeker.

Bugün siyasi arena ve sosyal yaşantıda etkileyici konumda olan bir çok insan, ya fikri yetersizliğinden yahut şahsi çıkar hesabından dolayı hadiselerin analizini yapabilecek, bu analize göre adım atıp inisiyatif kullanabilecek noktada durmuyor maalesef.

Mesele sistem meselesidir. Yaşam tarzı, inanç, değerler ve hayata bakış meselesidir. Ahlaki olan ile, nefsi olanın tercih edilip öne çıkarılması meselesidir. Yaşanan her hadiseyi kendi içinde parça olarak değerlendirilirken, bütüne nispetle ele alınması gerektiğini idrak etme meselesidir.

Her hadiseyi fikrin, ideolojinin, yaşam tarzının, yani inanılan değerler bütününün dışa yansıması olarak görebilmektir önemli olan…

Batı’nın dayattığı düzen

Venezuela’da yapılmak istenen darbeyi, parça olarak Emperyalist ABD’nin sömürmek ve boyun eğdirmek için hiçbir kural tanımadan yaptığı vahşilik olarak değerlendirirken, bütüne nispetle ABD ve Batı’nın dünyaya dayattığı o meşhur demokratik özgürlükçü dünya düzeninin ne kadar sahte, ne kadar ikiyüzlü bir şey olduğunu görmek ve buna göre adım atmak gerektiğidir.

Uluslararası hukuk-kural dedikleri şey, sadece bu söylemi dünyaya dayatan emperyalist devletlerin çıkarına olan kurallardır.

Batı fiilde olduğu gibi fikirde de iki yüzlü ve sahtekârdır.

Demokrasi götürüyoruz diyerek işgal edilen ülkeler, demokrasi yeniden tesis ediyoruz denilerek yapılan darbeler, demokrasiyi koruyoruz diyerek ülkelerin iç işlerine karışmalar nihayetinde demokrasi adına twitterdan başkan seçmeye kadar geldi. “Ben, halk seçmiş olsa dahi seni beğenmiyorum, çıkarıma uygun bulmuyorum ve yerine, benim kuklam olacak adamı seçiyorum” diyen demokrasinin koruyucusu ABD ve Avrupa ülkelerinin yıllardır her işte bu sahtekârlığı yaptığını ve dünyaya dayattığını anlamamız gerek.

İki yüzlü vahşi batı

Anlamak deyince, üç aşağı beş yukarı herkes söylemde bunu dile getiriyor da, mesele o iki yüzlü vahşi Batının dayattığı sisteme, yaşam tarzına, dünyaya bakışa karşı, kendi değerlerimize uygun sistem inşa etme çabasından bahsediyorum.

Venezuela’da ABD kuklası olmaya hazır ve iç savaş için hazırlık yapan kesimleri görüyorsunuz. Yarın bir karışıklık ile bizim ülkemizde de ABD tarafından “başkan seçilme” hevesinde olan ve bunun için ülkeyi yangın yerine çevirmeyi göze alacak “hainler” yok mu sanıyorsunuz?.. Bu ümitle kendi ideolojik duruşlarına daha yakın olmasına rağmen Maduro iktidarına destek bile olamayanlar, en ufak bir sallantıda ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenler, iktidarın yanında duruyormuş gibi görünüp gemiyi terk etmek için bir ayağı tetikte bekleyenler falanlar filanlar…

Asıl olan, temelden değişim

Sistemi değiştirmek ve egemen dünya düzeninin bize biçtiği rolden sıyrılmak için ne gerekiyorsa yapma gayretidir asıl olan. Sistem değişikliğini sadece Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak algılamayın. Bu işin bir safhasıydı ki muhalefet hâlâ bu değişikliği geri almakla vazifeli o da ayrı mesele ama, asıl olan yaşama tarzımızı düzenleyecek, değerlerimizi, inancımızı geleneğimizi hayata aksettirecek bir anlayışla temelden değişimdir.

Son söz, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun eserinden:

“Batı medeniyeti, teoride de pratikte de kötüdür."

"Kötü olan kötü ile savaşmamaktır.

Kötü olan kötüye yavşamaktır.

Kötü olan kötünün savaşıdır."