Sisi'ler, Esed'ler, IŞİD'ler\u2026
Moskova'daki 1917 Ekim Devrimi'nin ardından dünya kamuoyunun duyduğu gizli anlaşmadır Sykes-Picot.
Çarlık Rusya'sını deviren Komünistler, kasalarda saklanan bu gizli anlaşmanın artık tarafı olmadıklarını bildirince bir sene önce İngiliz Skes ve Fransız Picot'un imza koyduğu anlaşmadan haberdar oldu dünya.
Şimdi bu anlaşmanın 100. Yılına yaklaşırken, azınlık diktasıyla, darbeyle, krallıkla, otokrasiyle, Baasçı-ırkçı sosyalizmle, mezhep çatışması ve komşular arası düşmanlıklarla yönettikleri beldelerin haritasını güncellemek için çalışıyorlar.
***
IŞİD'in de El Kaide'nin de, bölgedeki Şii, Sünni, Vahhabi, Ezidi, Nusayri, Süryani geriliminin de Kürt, Arap, Türk, Farisi arasındaki fitnenin de asıl sorumlusu Sykes-Picot'ları, Lozanları, Yalta Konferanslarını düzenleyen ellerdir.
Irak, De Facto olarak 2003'ten bu yana üç parçaya ayrılmış durumda. Sırtını ABD ve İran'a dayayan Maliki yönetiminin bağnaz Sünni düşmanlığı ve Kürt alerjisi sadece petrolden kaynaklanmıyor. Bölgedeki yeni dizaynın proje mühendislerinden olduğu için mezhep çatışması kisvesi altında yeni haritaya kenar çizgileri atıyor.
IŞİD terör örgütü de ortaklarının ve proje sahibinin tam da verdiği role uygun adımlar atıyor. Eline tutuşturdukları yol haritasına göre kademe kademe, nereye saldırılması ve nerenin ele geçirilmesi gerekiyorsa orada katliam yapıyor.
***
Niye böyle yapılıyor?
Çünkü, Ortadoğu'nun perde arkasındaki 'Büyük Abisi' de dahil tüm emperyal yönetmenleri, artık sahada var olan yeni bölgesel aktörlerle uğraşmanın daha önemli olduğunu düşünüyor.
Etnik ve mezhebi kimliğin birbiriyle çatıştırılması fikri, azınlığın çoğunluğa tahakkümü modelinin yerine ikame edilmek isteniyor.
Çoğunluğu Şii Irak'ta yıllarsa Sünni diktatörlüğü, çoğunluğu Sünni olan Suriye'de yıllarca Nusayri diktatörlüğü kuruldu. Öyle ki kabaca yüzde 80'e yüzde 20'lik bir azınlık-çoğunluk dengesinden bahsediyoruz.
Aynı şekilde Türkiye'de kurulan sistem de 90 sene boyunca azınlığın çoğunluğa tahakkümü modeli değil miydi? Türkiye'de de askeri ve sivil Batı'cı, elitist, laikçi blok, azınlık olmasına rağmen yüzde 80 Müslüman-muhafazakar-dindar kitleleri ezdi.
Bu sürdürülemez model, tarihe gömülürken Arap uyanışı ile kitlelerin bağımsız iradesini yönetime yansıtmasına izin verilmedi.
***
Batıcı emperyalizm hiçbir zaman Irak'ta, Suriye'de, Mısır'da İhvan-ı Müslimin gibi demokratik geçişi sağlayabilecek şiddete karşı İslami grupların iktidara gelmesine izin vermiyor.
Suriye'de daha başlamadan bunun önünü kesti. Mısır'da ise başlamış bir Müslüman devrimini darbeyle onların elinden çaldı. Darbenin ardından AB ve ABD'nin Sisi'ye verdiği desteği, tarih utanç ve kara bir leke olarak kodlayacaktır.
Bunun için, Şiici, Sünnici, kafa kesen, varil bombası atan, gençleri kitlelerle idama mahku00fbm eden Sisi'lere, Esed'lere, Maliki'lere, IŞİD'lere büyük ihtiyaç duyuyorlar.
***
Ondandır ki bugün Irak'ta Şii Arap Maliki, Sünni Arap Tarık Haşimi'ye ölüm fermanı verirken, Haşimi Sünni Kürtlere sığınıp, oradan Türkiye'ye kaçıyor.
Ondandır ki Sünni geçinen terör örgütü IŞİD, Irak'taki sahabe mezarlarını darmadağın edip, onların kemiklerini ortalığa saçıyor. Yakaladıkları masum ve sivil insanları, tam da Batı'nın istediği Sünni-Şii fitnesi doğrultusunda mezhebine göre katlediyor.
Ondandır ki Şii İran, Saddam Hüseyin, emperyalist ABD tarafından bombalanırken sessiz kalıyor, Nusayri Esed'e en küçük eleştiriyi "Emperyalist blok Müslümanları yok etmek istiyor" tepkisi veriyor. Suriye'de "Emperyalizme karşı Esed'le birlikte "direniş ekseni oluşturuyoruz" diyenlerin, Irak ve Afganistan'a yapılan emperyalist saldırılardaki sessizliği unutulabilir mi?
***
Şu anda mezhebi kimliğe göre Ortadoğu'da yeni ulus devletler oluşturma projesi yürürlükte.
Birkaç gün önce ABD'nin eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, yani eski ABD Başkanı Bil'in eşi Hillary, IŞİD'in başlattığı krizin, Türkiye ve İran'a da sıçrayabileceğini boşuna mı söyledi?