Şirketinizin en değerli varlığı hangisi
İşletmelerin veya şirketlerin en kıymetli değeri nedir diye sorulsa…
Müşteri... Sistem… Şirket verileri… Mal alımı… Batık vermemek… vs…
Birçok ve muhtelif cevaplar olacaktır.
Bilerek ve kasten yapıldığını düşündüğüm ekonomik saldırıların ve savaşların yaşandığı şu süreçte dünya ekonomisi ve ülke ekonomileri ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Özellikle son 2 aylık süreçte kur artışı başta olmak üzere bu saldırıların sebep olduğu olumsuz durumlar bizim ekonomimizde de yaşanıyor.
Sıkıntılı dönemler zorlu süreçlerdir…
Ancak doğru stratejilerle atlatılabilir ve bu tür dönemlerden çok daha güçlü çıkılabilir.
Doğru strateji… doğru yatırım…
Böyle süreçlerde hem kamu hem özel sektörün doğru yatırım skalalarını yakalaması geleceği belirlemek ve inşa etmek adına özel bir statü kazandırıyor.
Ekonominin iki önemli aktörü; kamu ve özel sektör…
Özel sektörün aktörleri ise şirketler.
Kabul edelim veya etmeyelim; dünya “Endüstri 4.0” sürecini yaşıyor… Dünya ekonomisinde gelecek yeniden inşa ediliyor…
Bu süreç dijitalleşme, bireysel veya kişisel üretim, ayağa teslim gibi neticeleri beraberinde getirecek…
Ekonominin aktörleri, pay’ları ve paydaş’ları bu sürece önceden ve iyi hazırlanmak zorunda…
Yıkıcı teknolojilerin gerçekleşeceği ve dönüştüreceği “bir gelecek” ve “imalat modeli” kabul etsek de etmesek da geliyor.
Bu sebeple Ar-Ge harcamalarını yapmamak, işletme yeteneğini yeterince geliştirmemek/beslememek ve teknolojik yatırımlarda bulunmamak…
Gelecekte ülke ekonomilerinde ve şirketlerin hayatında çok ciddi yıkımlara sebep olacak.
Özellikle özel sektör varlıkları olan şirketlerin başarılı çalışmalar ve planlamalar ile yeni sanayi dönemine hazırlanması gerekiyor.
Geç kalmamak lazım…
Çünkü yeni sanayi devrimi “değişim, hız ve uygulama” merkezli.
Dikkat etmek gerekir…
Ekonomik saldırı veya iktisadi savaşların arkasında yatan gerçeği ve oyunu iyi görmek lazım…
Bu saldırı ve savaşlar kanaatimce; geleceği düşünmek ve inşa etmek ve hazırlanmak noktasında devlet ve ekonomi yönetimlerinin motivasyonlarını bozmak amaçlı.
Sorunlar ve krizlerle uğraştırmak suretiyle politika yapıcılarının, çözüm geliştiricilerinin basiretini tıkamak…
ABD, bu suretle başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere siyasi iradeleri ve ekonomi aktörlerini (başta şirketler) çözüm geliştiremez hale getirmek ve teşhis koyamamak ve tedavi edememek neticesinde 15-20 yıl sonrasına hazırlanıyor…
Tabi bir taraftan da kendi ülkesinde yaklaşık 3 trilyon dolarlık yatırım projeleriyle geleceğe hazırlanıyor.
Yani ABD iki yönlü bir eylem ve oyun uyguluyor:
Bir taraftan ekonomik saldırı ve savaşlarla dünyadaki “ülke ekonomilerinin gelişimini” engellemek; diğer taraftan “kendi ekonomisini” “Endüstri 4.0”e hazırlamak.
Ve bu ikili oyunu, özellikle dünya ticaretinin aracı konumunda olan dolarlarını ülkesine çağırmak gibi yıkıcı ve tıkayıcı bir yöntemle gerçekleştiriyor.
Güçlenerek çıkmak…
Eğer ülkeler ve şirketler bu zorlu süreci seyrederek geçirirse gelecekteki varlıkları çok ama çok zayıflayacak… Veya hiç olmayacak…
Zor süreçler ve değişimler; aslında çok önemli birer fırsattır.
Doğru planlama, stratejik ve sektörel yatırımlarla, Ar-Ge ve teknolojik dönüşümle biz bu sıkıntılı süreçten çok rahatlıkla ve güçlenerek çıkabiliriz…
Bu bağlamda “şirketlerin en değerli varlığı” olarak gördüğüm “orta ve uzun vadeli yatırım ve skalalarını yakalamak ve uygulamaya geçirmek” gerekiyor…
İşletmelerimizin ve şirketlerimizin “yetenek kapasitesini” artırmak ve hem ülke hem dünya ekonomisinde gelecekte önemli bir aktör olabilmek kanaatimce buna bağlı…
Kısa vadeli düşünce ve uygulamalardan sıyrılmak… Orta ve uzun vadeli program ve uygulamalar ile dünya ekonomisindeki değişime odaklanmak… Ve iyi hazırlanmak…
Ve… Tüm zorluklara rağmen… Hazırlıkları “sonuç odaklı” iyi uygulamak…