Şirin Ebu Akile'nin ardından
Geçtiğimiz Çarşamba günü Batı Şeria’nın Cenin kentinde, Filistinlilerin protestolarını şiddetle bastıran işgalci İsrail’i haberleştirmeye çalışan el-Cezire’nin kıdemli muhabiri Şirin Ebu Akil, keskin nişancı ateşiyle can verdi. Başında kaskı, üzerinde büyükçe “Basın” yazan yazının yer aldığı kurşungeçirmez yelek bulunan Akile, bile isteye hedef alınarak öldürüldü. Ebu Akile'nin hayatını kaybettiği olayda yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralandı. Bu vesileyle biz de kendisine rahmet diliyor, ailesine ve ülkesine baş sağlığı diliyoruz.
Gazeteci
ölümlerine yabancı değil Filistin. Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında, tam da bu
vakitlerde, Gazze’nin batısında yer alan
Şeyh Rıdvan Mahallesi’ne yapılan bombardımanda gazeteci Yusuf Ebu Hüseyin de katledilmişti.
Son 20 yılda elliden fazla gazetecinin can verdiği Filistin’de, 2014 yılında
yaşanan Filistin-İsrail Savaşı’nı takip eden 16 gazeteci işgalci İsrail
tarafından öldürülmüştü.
Cinayetler,
suikastler ve hak ihlalleriyle meşhur olan işgalci İsrail, Şirin Ebu Akile’nin
öldürülmesinin sonrasında gelen tepkiler üzerine yayınladığı “ateş açan
direnişçi” görüntüleriyle Filistin’i sorumlu tutma yüzsüzlüğü bile gösterdi.
Çift taraflı soruşturma açmak istediğini bildiren İsrail, Ramallah
yönetiminden, merhumeden çıkarılan kurşunun kendilerine teslim edilmesini
istediler. Tamamen manipülasyon amaçlı bu girişimi İşgal Altındaki Topraklarda İnsan Hakları İsrail Bilgi Merkezi (BTselem) adlı kurum boşa çıkardı. İşgalci
Dış İşleri Bakanlığı’nın paylaştığı videodaki yere giden kuruluş üyeleri daha
sonra Ebu Akile’nin öldürüldüğü alana gittiler. Her iki yerin birbirinden
uzaklığını gösteren bir harita paylaşan heyet üyeleri, cinayetin işgalci İsrail
tarafından yapıldığını da kanıtlamış oldular.
Bir
düşünün, Cenin’de Filistinliler protesto gösterileri yapıp, tam donanımlı
işgalciler onlara saldırırken çatılarda Filistinli keskin nişancılar bulunacak
ve bunlar işgalci güçler yerine Filistin’in onlarca yıldır sesi olan Filistinli
bir gazeteciyi hedef alacak. Bu yalanı servis edebilecek kadar yüzsüz bir işgal
yönetimi var karşımızda. Bu yalana kim inanır, elbette pek çok Batılı! Ebu
Akile’nin öldürüldüğü gün güncellenen Wikipedia’da şu cümleler rahatlıkla
kurulabildi: “İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) sözcüsü Ran Kochav, Kan haber
ajansına verdiği beyanda; Ebu Akile'nin IDF güçleri tarafından öldürüldüğüne inanmadığını belirtmiştir. Ayrıca IDF "Filistinlilere" ortak soruşturma açılmasını önermiş
ancak gazetecinin vurulmasının hemen ardından Kızılay tarafından cenazesinin apar topar götürüldüğü teyit edilmiştir.” Neymiş,
“cenaze apar topar götürülmüş” imiş. Parayı verenin düdüğü çaldığı küresel
medyadan farklı bir davranış zaten beklenmezdi.
Şirin Ebu Akil’in
katledilmesinin üzerinden 24 saat geçmeden karikatürlerinin yapıldığını gördük.
Kudüs’te, Gazze’de, İdlib’te ve hatta Kopenhag’ta bile duvarlara resimleri
çizildi. Cinayet mahalli çiçeklerle süslendi. Basın açıklamaları ve
protestonlar yapıldı. Tüm Filistin yekvücut olup Şirin’ine sahip çıktı. İşin
ilginç tarafı Ramallah’taki konutunda rahat içinde yaşayan Mahmut Abbas bile
Şirin’in cenazesine Hükümet Meydanı'nda (El-Mukata'a) katılıp coşkulu
konuşmalar yaptı. Ramallah’ta düzenlenen resmî törende gazetecinin naşını
Filistin polisi taşıdı. Uzun, çok uzun aradan sonra Filistin’in güvenlik
güçlerini de görmek varmış nasipte. Yıllardır ülkeyi sivillerin koruduğu,
sayısız insanın can verdiği Filistin’de afili üniformalarıyla Filistin’in
güvenlik güçlerini görmek izleyen herkesi şaşırtmış olmalı.
Peki, şimdiye
kadar öldürülen onlarca gazeteci için tören yapmayan Mahmut Abbas ve şanlı
güvenlik güçleri ne oldu da konutun dışına çıktılar? Cevap Şirin Ebu Akile’nin
hayatında gizli. 3 Ocak 1971'de Kudüs'te doğan Ebu
Akile, Beytüllahimli Hıristiyan bir ailenin kızıydı. Orta öğrenimini Beyt
Hanina'da tamamladıktan sonra mimarlık eğitimi için Ürdün Bilim ve Teknoloji
Üniversitesi'nde eğitim almış daha sonra da Yermuk Üniversitesi'ne geçiş
yaparak gazetecilik alanında lisans derecesi ile eğitimini tamamlamıştı.
Üniversiteyi bitirdikten sonra da memleketi Filistin'e dönüp gazetecilik
yapmaya başlamıştır El-Cezire’deki muhabirliğinin 25. Yılını çalışıyordu.
Kendisinin cenazesi El-Halil Kapısı'ndaki Rum Ortodoks
Kilisesi'nde düzenlenen törenden sonra, anne ve babasının da gömülü olduğu
mezarlıkta defnedildi. Şirin Ebu Akile aynı zamanda Amerikan vatandaşlığına
sahip çifte pasaport sahibiydi. Halihazırda Kudüs’teki Beyt Hanina semtindeki
el-Lika Kilisesi’nde de taziyeler kabul ediliyor.
Filistin halkı, kendilerinden olan, davalarının sözcüsü Şirin
Ebu Akil’e samimiyetle sahip çıktı. Hamas, yaşananları “tasarlanmış bir
cinayet” olarak tanımlayıp protesto gösterileri düzenledi. Cenin’de dükkânlar tepki
amacıyla kapatıldı. Gösteriler ülkenin her yerinde devam ediyor. Filistin
halkı, tüm Filistinliler için verdiği tepkiyi Ebu Akile için de gösterdi.
Filistin Özerk Yönetimi ve başındaki şahıs ise öldürülen Abdullah Murteca, Ali
Şehdi Abu Afeş, Simone Camilli, Şadi Hamdi Ayyad gibi onlarca gazeteci ve
yüzlerce Filistinli için yapmadığı töreni, çifte pasaport sahibi Hıristiyan ve
El-Cezire gibi küresel bir medya gücünün temsilcisi olan Şirin Ebu Akil için
yaptı. Abbas’ın Filistin’in tüm kesimlerini desteklemediği, onlar için dışarı
çıkmadığı, rahatını bozmadığı ve risk almadığı sürece Filistin’in yalnızca bir
kısmının “çok eskiden seçilmiş” başkanı olarak kalacağını söylemek abartı
sayılmamalıdır.