Siretimiz / Suretimiz
Allah (cc)
insanı en güzel surette yaratmıştır. Fiziki olarak mükemmel yarattığı insanı
verdiği ruhla bütünleştirmiş, gönderdiği elçileri ve ayetleriyle hayatını
düzenleyerek onu ruhen olgunlaşacağı bir yola sevk etmiştir.
Hz.
Muhammed’in en önemli görevi haktan uzaklaşmış bir toplumu doğru yola
yönlendirmek, o toplumu oluşturan insanı yeniden Allah’ın ahlâkı ile inşa
etmekti. Dünyanın emrine verildiği insan eğer iyi olursa dünya da iyi olur, ama
eğer kötü olursa dünya yaşanmaz hale gelir. Allah Kur’an-ı Kerim’deki insanın
kişiliğini, ahlakını ve karakterini oluşturacak tavsiyeleri yirmi üç yıllık
zaman dilimi içerisinde Hz. Peygamber vasıtası ile insanlara bildirmiş,
uygulamasını da yine onunla insanlara göstermiştir.
Mümin:
Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği
maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere
ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı veren,
sözlerini tutan, darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabreden kişidir.
Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmaz ve hakkı gizlemez. Bütün peygamberlere,
Allah tarafından gönderilenlere inanır. Onlar arasında ayırım yapmaz.
Yeryüzünde bulunan maddelerin helâl ve temiz olanlarından yer, şeytanın
peşinden gitmez, onu apaçık düşman beller.
Mümin:
İyiliği emreder, kötülükten meneder ve hayırlarda yarışır. Allah’ın mağfiretine
mazhar olmak ve takva sahipleri için hazırlanmış olup gökler ve yer kadar geniş
olan cennete girmek için yarışır. Bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar,
öfkesini yener, insanları affeder. Allah’ın ayetlerini az bir pahaya değişmez.
Yetimlere mallarını verir, temizi pis olanla değişmez, onların mallarını kendi
mallarına katarak yemez. İnananlara 'Sen mümin değilsin' demez.
Mümin:
Yalnızca Allah'a dayanıp güvenir, sadece Allah’a kulluk eder. Anne babasına iyi
davranır, onlara 'öf!' bile demez, onları azarlamaz, ikisine de gönül alıcı
güzel sözler söyler. Zandan sakınır, gizlilikleri ve kusurları araştırmaz,
başkasının gıybetini yapmaz, Allah’a itaatsizlikten de sakınır.
Mümin:
Allah’ın adı anıldığında yüreği titrer, kendisine Allah’ın ayetleri okunduğunda
imanı artar ve yalnızca Rabbine güvenir. Allah yolunda malıyla ve canıyla cihat
eder. Onun Allah katındaki mertebesi pek büyüktür. Muradına erecek kişi de
odur.
Mümin:
İnkârcılara karşı oldukça çetin ve kararlı, kâfirlere karşı sert, müminler
arasında ise merhametlidir. Allah’ın lütuf ve rızasına talip olarak hep rükûda
ve secdede görünür. Secdenin izleri simasına oturmuştur. Yapmayacağı şeyleri
söylemez.
Mümin:
Allah’ın gözetimi altında olduğunu bilir. Kimseye zarar vermez ve kimseyi
ayıplamaz. Başkasının sıkıntıya düşmesini istemediği gibi hiç kimseye de
kötülük düşünmez. Herkese faydalı olmaya çalışır. Lüzumsuz iş ve sözden uzak
durur. Eline, beline ve diline sahip olur. Öfkesine yenilmez ve her fırsatta
hayır-hasenat yapar. Dünyaya ihtirasla sarılmaz.
Mümin:
belalara dayanıklı, güç ve metanet sahibi, seven ve sevilen ama sevgide ve
nefrette ölçülü, dürüst ve hayâ sahibidir. Her fırsatta Allah’a yaklaşmanın
yolunu arar. İnsanın değil Allah’ın rızasını gözetir. Şüpheli şeylerden uzak
durur ve korku ile ümit arasında yaşar. Herkesin acısını yüreğinde hisseder.
Feraset sahibidir ve her işe sağdan başladığı gibi her işte de güzellik arar.
Açıktan günah işlemez ve şahsiyetini koruduğu gibi başkalarının da şerefini
korur. Gönlü zengin ve uyanıktır.
Mümin:
şeytanın hasleti olan riyadan uzak durur. Başkalarının dertleriyle hemdert
olur. Kendi malı gibi kamu malını da korur. İnsan ilişkilerinde naziktir. Eş,
dost ve akrabaları ile hediyeleşir. Yumuşak huylu ve merhametlidir. Büyüklere
saygı, küçüklere sevgi ve merhamet gösterir. Zor da olsa her yerde hakkı
söyler. Kötülüğe kötülükle değil iyilikle mukabele eder.
Mümin sağlam
kişiliklidir. Kimseye husumet beslemez. Vefalıdır. Özü sözü birdir ve kimseye
lanet okumaz. İnsanlarla çekişmez ve kıskançlık etmez. İnsanların namus ve
haysiyetlerine dil uzatmaz.
Mümin sadece Rabbine tevekkül eder.