Şiraze aylardan Eylül yine
Şiraze, aylardan Eylül yine, mevsimlerden Sonbahar…
Bakışlardan kaçıp kayıplara karışmak (Allah yolumuzu kaybetmesin) bu ayda, bu mevsimde bizim kaderimiz oldu Şiraze…
Sebebi bende kalsın bütün melankolik aşklarımın. Sen tarihin yıpranmış sayfalarından bir takvim yaprağı kopar. Bütün çıkarları, bütün gizli anlaşmaları, bütün murailikleri... Hatta çıkarları uğruna sanatı kullanan, sanatı ayaklar altında çiğneyen zihniyeti denize dök Şiraze.
Ben ki sanatı ve sanatçıyı koruyup kollayan hamilik eden bir şehzade gibi çıkar gelirim Manisa'dan Amasya'dan Trabzon'dan…
Şiraze, dedim ya aylardan Eylül mevsimlerden Sonbahar. Bak dönüp duruyor havada kuşlar. Ne Cahit Sıtkı gibi mısra dizmesini bilirim ne de ayvanın sarı, narın da kırmızı olduğunu. Ama onunla hem fikir olduğum bir şey var:
“Şiraz’da İrem Bağı sensiz tarumar oluyor Şiraze. Sensiz sadece bağlarımız değil düşüncelerimiz de tarumar şimdi.” Sonbahar yaprakları gibi soldu ve yere düştü düşünceler. Çünkü kafalar yerde. Yapraklar gibi soldu. Karamsar ve karanlık geceler geliyor düşlerimize şimdi.
Şiraze, bütün hüzün ve gözyaşı vaktini kuşanmışız artık. Seni bulamamanın hüznüyle Şiraz’dan Unkapanı’na göç etmiş bir göçmen kuşu gibiyim. Sen ise bir göçmen kızı. Şimdi ne kaval çalan çobanlar ne de Unkapanı semtinin eski sakini Değirmencibaşı beni sorar. Değirmencibaşı ki küsmüştür benden. O ki değirmenin ağzına her ne gelirse öğütmezdi her şeyi. Şimdi biz ağzımıza gelen her sözü öğütüyoruz. Kısacık bir çıkar uğruna bütün yeminleri eder dururuz. Laf yerine kelâm söylemeyi unuttuk Şiraze.
Şiraze, yalnızlık yurdunda saadet tahtını aramak boşuna kürek çekmektir bence. En iyisi dolunay vaktinde yola koyulmaktır. Yola çıkıyorum Şiraze güvenli bir limana sığınmak için. Tıpkı bombalardan, kahpe kurşunlardan kaçan İdlibliler gibi. Ben, yalnızlıktan kaçıyorum onlar ise ölmemek için kaçıyorlar. İdlib, Hama, Haleb ve Yemen elleri harap şimdi. Naz ile beslenmiş çocuklar şimdilerde kahırla, acıyla beslenecekler. Anneler çocuksuz, çocuklar annesiz ve babasız büyüyecekler ya da toprağa gömülecekler.
Şiraze, ne sen ne ben ne de bugünün sultanları savaşı durdurabilir. Efendimizin hükmüne tabi olalım ve onun kitabına sığınalım.