Şiraze
Türkçemizde
çok güzel kelimeler var. Bu söz hazinelerimizi unutturmamak gerek.
Yazılarımızda, işyeri/apartman/sokak ve mahalle isimlerinde, dergi ve kitap
adlarında kullanırsak bu özge kelimeler yaşar, uzun yıllar boyunca hayatımıza
renk, zevk ve değer katar, gelecek nesillere de sağlam biçimde kavuşur. Kelimelere
aşina olmanın ilk ve tek şartı, kitap/dergi okumak ve sözlük karıştırmak. İnanın
ben okurken her gün yeni olağanüstü kelimeler devşiriyorum.
Dergilerimizi seviyorum,
çünkü onlar kültürümüzün ve medeniyetimizin kitapla birlikte iki fedakâr
taşıyıcısı. Kitaplar ve dergiler olmasaydı hâlimiz ne olacaktı acaba? Düşünmek
bile istemiyorum. Muhteşem mazimizi nasıl bilecek, mübarek ecdadımızın güzelliklerini
geleceğe nasıl aktaracaktık? İsmini çok sevdiğim, kurucularına güvendiğim,
muhtevasını beğendiğim kıymetli bir dergi var. Meraklandığınızı hissediyorum,
öyleyse adını söyleyeyim: Şiraze.
Şiraze henüz genç bir dergi, 18’nci
sayısını tamamladı ve okuyucunun önüne çıktı. İki aylık kitap kültürü dergisi,
dikkat çekici kapak konularıyla edebiyat ve sanat dünyasının dikkatini çekmeyi
başarıyor. Temmuz Ağustos sayısında, “Yazarlık Kursta Öğrenilir mi?” başlığını
kapağa taşımış. Tabii konu kurs olunca fakire de müracaat ettiler. Malumunuz 15
yıldır İstanbul ve çevre illerde “Yazı Editörlük ve Medya Kursu”na hasbelkader
hocalık yapıyorum. Doğrusu yaygın olarak kullanılan “Yazarlık Okulu” tabirini
pek benimseyemedim. Nitekim kullanmıyorum da, ama galiba o da ‘galat-ı meşhur’
olacak. Keşke meşhur olacağına meçhul kalıverseydi!
Dergimizin
künyesine bakalım. Kastamonu Sanat Evi adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri
Müdürü İhsan Sert. Editörü Murat Sedat Sert. Genel Yayın Yönetmeni Kudret Ayşe
Yılmaz, Yayın Danışmanı Dr. Necmettin Turinay. Tanıdığım, fikirlerine değer
verdiğim, yazılarından ve eserlerinden istifade ettiğim iyi bir kadro. Kudret
Ayşe Yılmaz ve M. Sedat Sert’in hazırladığı kapak dosyası, Turinay büyüğümüzün
makalesiyle açılıyor: “Yazmanın Sıfır Noktası: Yazarlık Okulları” Dört sayfada
mesele özetlenmiş. Ama devam ediyoruz. Aziz dostum Sadık Yalsızuçanlar ile
‘yazarlık’ üzerine bir konuşma yapılmış. Kudret Ayşe Yılmaz ise “Yazının Yolu
Kalemle Çizilir mi?” diye soruyor. Bu sahada emekleri olan A. Ali Ural, Osman
Çeviksoy, Mehmet Nuri Yardım, Ali Lidar, Fahri Tuna, Mehmet Kahraman, Zeynep
Kahraman Füzün, Hümeyra Yabar, Erhan Genç, Aynur Dilber da fikirlerini beyan
ediyorlar. Mukadder Gemici “Yazarlık Derslerine Yardımcı Kitaplar”ı ele alıyor.
“Acaba bir yazı/yazarlık kursuna gideyim mi?” diye merak edenler, Şiraze’nin bu sayısını ne yapıp edip arayıp
bulmalı, okumalı, ondan sonra karar vermeli. Ben bu konuda ‘taraf’ olduğum için
fikrimi söylemiyorum.
Sakın Şiraze bir konuyla sayfalarını mı
doldurmuş diye düşünmeyin. Hangi konular işlenmiyor ve kimler yazmıyor ki? Ömer
Lekesiz Hüseyin Su’nun Öykümüzün Hikâyesi’ni,
Feyza Kartopu neler okuduğunu, Mustafa Özçelik Osman Özbahçe’nin Zarifoğlu, Efsane ve Şiir’ini, Atabey
Kılıç İsmail Kara’nın İçimden Geçen
Günler’ini, Mehmet Fatih Birgül Taha Abdurrahman’ın Seküler Ahlâkın Sefaleti’ni, Ali Utku Durkheim ve Gökalp’in Felsefe Dersleri’ni, Turan Karataş Sema
Bayar’ın Vakitsiz Ölüler Yurdu’nu, Zeki
Gürel Yusuf Hamzaoğlu’nun Balkanlar’da
yapılan Türk-Müslüman Soykırım’ını, Yakup Öztürk Alper K. Bilir’in Enstitü’sünü, Özlem Güngör M. Fatih
Köksal’ın Süleyman Çelebi ve Vesiletü’n-Necât’ını,
Zeynep Şenel “Kitap Kandili”ni, İsmail Alper Kumsar “İstanbul’u Kaydeden Adam:
Ahmet Rasim Bey”i, Hakkı Özdemir “Marx, Kibir, Kehânet”i, Nevzat Çalıkuşu Halil
Ziya Doğruöz’ün Müzmin Susuzluk ile
Hüseyin Kural’ın İtiraz Denemeleri’ni,
Taner Ay Sermet Muhtar Alus’un eserleri İstanbul
Sözlüğü ile 25 Yaşında Olsaydınız’ını,
Yusuf Turan Günaydın, James Raven’in Kayıp
Kütüphaneler’ini, Yunus Nadir Eraslan Ali Necip Erdoğan’ın Korkuluğun Düşü’nü, Tahsin Yıldırım
“Hafız-ı Kütüb İsmail Saip Sencer”in “Dillere Destan Kütüphanesi”ni ve son
olarak M. Sedat Sert Hisar dergisinin
mimarı Mehmet Çınarlı’nın Edebî
Hatıraları’nı yazıyor, anlatıyorlar. “Bir Eser Bir Yazar” bölümünde Gökhan
Yılmaz ile Boşlukdikeni kitabı ve
yazarın ‘edebiyat dünyası’ üzerine yapılmış bir konuşma var. Daha ne olsun?
Hani hep kullanılan bir laf var ya: “Muhtevası dopdolu.” Şiraze’nin
muhtevası da, münderecatı da, heybesi de ağzına kadar doludur bilesiniz. Benden
söylemesi, gerisi size kalmış.
Milat
gazetemiz basında dergilere en fazla sahip çıkan gazete. Bunu, aldığı ödülle de
perçinlemişti. Ama yine de onlara borcumuz bitmez. Bu sıralarda ekonomik zorluk
çeken dergilere sahip çıkmalıyız. Bazı valilikler, kaymakamlıklar, belediyeler,
vakıflar, dernekler, resmî ve sivil kuruluşlar dergi çıkarmaya çalışıyor. Bu
konuda zahmete gireceklerine, çıkan dergileri destekleseler çok daha hayırlı bir
iş yapmış olurlar. Önemli olan, dergilere yaşarken sahip çıkmaktır. Yoksa kapandıktan
sonra artlarından ağıt yakmanın hiç kimseye faydası yok, söylemiş olayım! www.sirazedergisi.com