Şiraz'dan Şirazeye geç kalınmış bir mektup
Şiraze!
Bu mektubu Şiraz'dan yazıyorum sana.
Nisan yağmurları burada ikindi vakti bir başka yağıyor. Biliyor musun bir bahar mevsiminde gelmiştim Şiraz'a. Bu mektubu oradan devşiriyorum. Bitmemiş olan mektuptur bu..
Evet Şiraze, bahar gelmişti Şiraz'a. Burada hanımelleri ve papatyalar açılmış. Billur köşk masallarında adını andığım büyük şair Hafız-ı Şirazi burada yatıyor. Sadi-i Şirazi, burada istirahate çekilmiş.İslam edebiyatına armağan iki destegüldür onlar.
Hafız, şarkın en kavi bülbülü... Şiraz'ın kuzeyinde İsfahan yolu üzerinde aramgahında istirahate çekilmiş, dostlarını bekliyor. Sözünü duyup da Doğu'dan Batı'dan ve Ortadoğudan gelen ziyaretçiler aramgahını ziyaret ederken gördüm. Hafız'ın türbesinin her bir köşesinde sonsuza uzanan beyitleri kıvrım kıvrım silüs yazılarıyla bezenmişti. Hafız ki kılıçla durdurulmayan Timur'u sözleriyle durdurmuştu. Şarkın bu aşkın şehri, gülün bülbül ile hemhal olduğu şehri sözün sultan olmak adına koruyabilmişti Timur'un şerrinden.
Biz, Şiraz'ı çok şevdik Şiraze. Şah-ı Çerağ türbesini görmesek de Vekil Çarşısını gezmesek de sevdik. Neden mi? Rüknabad nehrini bağtan başa ve sağlı sollu etrafına kurulan bir şehir var. Nehrin kuzeyi de üzüm bağları imiş önceden. Şimdi imdi Rüknabad nehri kurusa da yeraltı suları besliyor bütün Şiraz'ı
Dünyanın en romantik şehirlerinden birisidir Şiraz. Adı aşk ile anılan bu şehri Hafız da sevmiş olmalı ki gezip de bütün diyar-ı Rum'u, Kandahar'ı sonra sonra memleketine dönmüştür. Onun asıl memleketi İsfahan ise de Hafız-ı Şirazu00ee ismi ona daha çok yakışıyor. Ailesi göç etmiş bir vakitler İsfahan'dan Şiraz'a.
Şiraze, biliyormusun Şiraz'da büyük bir çiçek bahçesi var. İrem Bağı...Acaba diyorum Hafız bu bağda gezerken mi yazdı bütün şiirlerini? Ya da gezdiği İslam beldelerini birer birer görüp te mi yazmış şiirlerini.
Şiraz'daki İrem Bağı sadece bir gül bahçesi değil gülşenabad denilse yeridir. Adeta bir çiçek meclisine giriyor gibi insanlar. Nergis ilk başta selamlıyor sizi. Ardından diğer çiçekler. İnsanın burada şair olmaması içten bile değil. Ne de güzel bir dünya var burada demesi geliyor insanın.
Elimde ağlamakta erittiğim bir mendil bir de Hafız'ın bu bahçede gezerken yazdığı şiir var.
Hava-yi menzil-i yar ab-i zindegani-i mast / Saba biyar nesimi zi hak-i Şirazem
Beytin Türkçesi böyle olsa gerek. Sevgilinin konağının havası, bizim için ab-ı hayattır. Ey saba rüzgarı , Şiraz'ımın toprağından bana bir hoş rüzgar getir.
Şiraze, İrem Bağı'nın büyüsü, Hafız'ı sardığı gibi beni de sarmıştı. İnanıyorum ki senin isminle müsemma olan bu şehre gelirsen buranın büyüsüne sen de kapılırsın. Beni büyüleyen bir sanat eseri daha var. Bağın içinde aşağı doğru havuzdan akan sulardan başınızı kaldırdığınızda karşınızda görkemli İrem Bağı köşkü duruyor. Mimar Muhammed Hassan tarafından inşa edilen görkemli bir sarayı çevreliyor İrem Bağı. Kaçar hanedanlığı döneminden kalan İrem Bağı köşkü ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor. Köşkün dış cephesindeki çinu00ee süslemelerindede Yusuf ve Züleyha, Ferhat ile Şirin tasvirleri var. Şiraz'ın masalsı atmosferini tam anlamıyla yansıtıyor bu bağ.
Şiraze! mektubumun son cümleleri şu olsun.
Biliyorum sen Avrupa'da Floransa'yı görmüş hatta okyanus ötesini şehirleri de görmüşsün. Dante'yi tanıdığını söylemiştin. İlahi Komdeya'yı da okumuştun. Dante, Floransa'yı sevdiği kadar Hafız da Şiraz'ı sevmiştir. Ve de bize sevdirmiştir. Hafız, Şiraz'a ve dünyaya yitiklerimizi aramada yol gösteren bir hafızadır Şiraze. O, gidilmeyen ama birgün mutlaka gidilmesi gereken bir yolu bize aydınlatır.