Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Nisan 2016

Şiraz'da İrem Bağları

Şiraz'daki son günümüzü kıymetli rehberimiz Emin Cihangiri'nin rehberliğinde Şiraz'da görülmesi gereken yerlere gidiyoruz. Şiraz'ın görülmesi gereken ilk yerleri elbette Hafız-ı Şirazu00ee ile Sadu00ee-yi Şirazu00ee'nin makamlarıdır. Sadu00ee ile Hafız için uzun bir bölüm düşündüğüm için olsa gerek şimdilik Şiraz'daki Meşhur İrem Bağını yazmak istiyorum.

İran'ın dünyaya hediye ettiği mükemmel bir edebiyat var. Bu edebiyatın hiç şüphesiz en önemli ilham kaynağı çiçek ve bahçelerdir. Sadi'nin makamına girmeden önce onun "Gülistan" adlı kitabını tasvir eden rengarenk çiçeklerle bezenmiş bir çiçek bahçesi gördüydüm. Çiçek Farsçada gülün de adı yani bir gül bahçesi gördüydüm. Aynı zamanda yan tarafta "Bostan" adlı kitabını da tasvir eden bir bahçe daha daha var. Ama o da bostandan ziyade gülistana dönüşmüş. Çünkü bu mekan şimdilerde turistik bir alan olarak hizmet veriyor ve şairimiz de göç etmiş gitmiş.

İrem Bağı, Şiraz'ın tam orta bölgesinde yer alıyor. Şiraz Üniversitesine giden yolun üstünde. Daha doğrusu önceleri Şiraz Üniversitesinin Hukuk Fakültesi bu bağın içinde imiş. Dağların üzeri keşfedilince üniversite, dağın üzerine ve eteklerine kurulmuş. İmdi İrem bağına dönelim. Bu bağ, edebiyatımızda sık sık rastlanılan ve genelde "Yalan dünyanın cenneti" olarak tasvir edilen İrem Bahçesi olarak bilinir. Adı itibariyle Yemen'de kurulan bir bahçenin devamıdır.

Yemen'de neden bu bağın kurulduğunu bir cümle de olsa anlatmak istiyorum. İrem bağı Kuran'da anlatılan bir bağdır. Doğu mitolojisinde Tanrılık iddiasında olan Şeddad Bin u00c2d'ın Yemen dolaylarında kurduğu; ağaçlık, akarsuların çağladığı, çiçek bahçeli köşklerin bulunduğu yapay bir cennete benzetilen büyük bir bağ. (Farsça'da bağ, bahçenin büyüğüne denir.)

İlkin Yemen'de kurulan İrem Bağı Selçuklular döneminde de Şiraz'da bu bağın bir benzeri kurulur. Ve aynı ad verilir bu bağa. Ama Şiraz'daki İrem Bağı kurulurken Yemen'deki İrem bağının esamesi okunmuyordu. Tarumar olmuştu o vakitler Yemen'deki İrem Bağı. Şiraz'ın İrem Bağı efsanevi yönden Yemen'den ama müşahhas olarak Endülüs'teki El-Hamra Sarayının bahçesinden ve Agra'daki Tac Mahal'in bahçesinden etkilenerek yapıldığı söylenir.

Mimar Muhammed Hassan tarafından inşa edilen görkemli bir sarayı çevreliyor İrem Bağı. Kacar hanedanlığı döneminden kalan İrem Bağı köşkü ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor. Köşkün dış cephesindeki çinu00ee süslemelerde Yusuf ve Züleyha, Ferhat ile Şirin tasvirleri yapılmış. Şiraz'ın masalsı atmosferini tam anlamıyla yansıtan bu bağ, özellikle yaz aylarında muhteşem bir güzelliğe bürünüyor. Onlarca dönümlük bir alan üzerine kurulmuş, 700 çeşit bitki ve ağaç türü ile süslenmiş, havuzlar, fıskiyeler ve su kanalları, -bunlara dere desek daha güzel olur- göz ve gönül ziyafeti sunar. Bu bağda Trabzon hurmasına bile rastlamak mümkün. Bu bağın bir özelliği de dünyanın dört bir tarafında hangi bitki yetişiyorsa bu bitkinin bir tanesinin de buraya getirilmesidir. İklim şartları el veren bitkiler bu bağda yaşamaya devam ediyor.

İrem bağında uzun ve nadir boylarıyla sallanan Sedir ağaçları da bu bağın yerleşik halkı gibi her yerde karşımıza çıkıyor. Önce Servi ağacı zannetmiştim bunları. Ama yaklaşınca bunların Servi olmadığını gördüm. Son zamanlarda Şiraz'daki yağışların azaldığını söylersek neden Sedir ağacı dikildiğini daha güzel anlıyoruz. Bu Sedir ağaçlarının hemen hepsinin bir aşığı var. Aşeka sarmaşık bitkisi hemen hemen bütün sedir ağaçlarının boyunlarını aşağıdan yukarıya kadar sarmaş dolaş olmuş bir vaziyettedir...

Neden her Sedir ağacının bir aşığı var dememin bir hikmeti var. Bizim bu gün "aşk-u0639u0634u0642" dediğimiz kelime, Hintçenin atası olan Sankristçe dilinden Arapçaya geçmiş. Oradan da Türkçeyeu2026 Ama Aşeka ismi sarmaşığın orijinal ismi olarak kullanılıyor. Klasik edebiyat kitaplarını karıştıranlar bilirler bu aşeka sarmaşığının Sedir ağacına neden sarıldığını. Bu ilişkiyi bilmeyenler için bir iki cümle benden olsun. Bir ağacı saran, besinini ağaçtan alan ve zaman içinde ağacı kurutarak çelimsiz sıska hatta öldürecek vaziyete getiren sarmaşığın adı Aşeka'dır. "Aşeka" yüreğe yapışan bir "doğru" gibi, ağaca yapışan bir sarmaşıktır. Sarar, sarmalar, sardıkça büyür, büyüdükçe biraz daha sarmalar, suyunu emer, kısaca Aşeka; ağacın can'ını alıp canan'ı yapan bir sarmaşıktır. Hani yüzyıllardır aşk anlatılır ya kumruların aşkı gibi. Tam da bunları düşünürken aşıkların İrem bağında Sedir ağaçları altında dertleştiklerine, hasbıhal ettiklerine şahit oldum. O vakit kalbimden şu cümle sadır oldu.

"Alın size aşkın gerçek hayat hikayesi!.."

İrem Bağı gerçekten Şiraz'da görülmeye değer. Cümlelere sığmayan anlatılmaz muhteşem bir eser. Gidip görülmesi gerekir.

***Tahran Yunus Emre Enstitüsünde görevlerine yeni başlayan mesai arkadaşlarım Mali İşler Uzman Yardımcısı Sinan Özdemir ve Öğrenci İşleri İdari Memuru Ferhat Şen'e yeni işlerinde başarılar diliyorum.