Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
35.92
Gram Altın
3000.01
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Şubat 2022

Sırada Gürcistan mı var?

Rusya Federasyonu, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte jeopolitik olarak büyük bir darbe yemişti. Her şey Rusya’nın aleyhine işlerken, Putin’in Devlet Başkanı olmasıyla birlikte Rusya, hem bölgesinde hem de dünyada etkili bir aktör oldu.

Putin sadece jeopolitik mantıkla hareket etmese de, politikalarındaki jeopolitik seçenekler açıkça görülmektedir. Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’ı içine alan Güney Kafkasya, Rusya için jeopolitik bir eksendir. Başka bir gücün bu bölgede rol oynaması Rusya’nın işine gelmez.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Batı’yı da arkasına alan ABD, bu yalın jeopolitik gerçeklik nedeniyle Kafkasya’da atağa geçti. ABD’nin buradaki temel amacı Orta Asya’yı coğrafi olarak Batı’yla bütünleştirmekti. Böylece hem Rusya’yı içe iterek gücünü sınırlandıracaktı hem de diğer bölgelerdeki ayrılıkçı hareketler cesaretlendirecekti.

Ancak Putin, bütün bu planları gördü ve kontrolü ele almasıyla ABD açısından her şey tersine dönmeye başladı. Psacal Boniface ‘Jeopolitik’ kitabında: ‘’Strateji, yeri ve en uygun zamanı sonucu etkileyecek şekilde belirleyecek savaşları kullanır’’ der. Bu anlamda Rusya’nın bölgedeki adımlarına baktığımızda stratejinin doğasına uygun hareket ettiğini görürüz.

Putin, bu bölgede pasif durmanın Rusya’ya jeopolitik açıdan nasıl bir darbe vuracağını gördü ve karşı adımlar attı. Gayri ahlaki yöntemlere de başvurarak önce Çeçenistan’ı kontrolüne aldı. Sonra en cüretkâr hamleyle ABD ile çatışma riskini de göze alarak Gürcistan’daki Güney Osetya bölgesini işgal etti.

Rusya, Sovyetler Birliği’nin dağılışıyla kaybettiği sınır bölgelerini yavaş yavaş geri alıyor. Bu sınır bölgelerinde Batı etkisinin son kalelerinden biri olan Ukrayna’da devam eden olaylar, sadece yüksek düzeyli bir hatırlatmadır. Moskova için Ukrayna ile Gürcistan aynı jeopolitik bütünün parçalarıdır.

Bu yılın başlarında Moskova ve Washington arasındaki müzakerelerin ardından Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov, Ukrayna gibi Gürcistan'ın da asla NATO üyesi olmayacağına dair garanti almasını talep etti.

Tarih boyunca Gürcistan her zaman büyük devletlerin ortasında kalmıştır. Osmanlı Cihan Devleti ile İran arasında kalan Gürcistan Hükümdarı, 18. Yüzyılda Rusya ile daha yakın ilişki kurdu. Kültürel ve dini benzerlikleri göz önüne alındığında doğal bir uyumdu. 1801'de Rusya, Gürcistan’ı imparatorluğuna kattı.

Böylece Rusya, hem Gürcistan üzerinden Osmanlı ve İran topraklarına daha fazla gücünü yansıttı hem de Kafkasya'yı tampon bir bölge yapmış oldu. 2008’de Güney Osetya topraklarının işgal edilmesi, Gürcistan’ın NATO’ya dâhil edilmesini engellemekti. Gerçekten de Rusya bunu başardı.

Bugün hâlâ Rusya Gürcistan’ın ikinci en büyük ticaret ortağıdır. Diğer taraftan Batı’nın Gürcistan politikalarına karşı, Rusya, Ortodoks Kilisesi’ni kullanarak Gürcü halkını etkiledi. Bunun sonucunda 2019’da Tiflis’te başlayan Rus karşıtı protestolar Ortodoks Kilisesinin yardımıyla sona ermişti. Bu çok önemli hususun altını özellikle çizmek isterim.

Rusya’nın Gürcistan’ı işgal etme gibi bir planı görünmüyor. Sadece Batı etkisini engellemek ve Gürcistan'ın Avrupa-Atlantik topluluğunun bir parçası olduğu fikrinden vazgeçirtmek istiyor.

Rusya, Gürcistan’ı sadece Batı’ya karşı değil, Türkiye’nin genişleyen nüfuzuna karşı jeopolitik bir önem atfediyor. Ukrayna konusu Rusların lehine sonuçlanırsa, sırada Gürcistan olacağını daha şimdiden ön görüyorum. Bu nedenle Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini geliştirirken Gürcistan’ı asla ihmal etmemelidir.