Sıra Yeni Kalkınma Sürecinde
Gerek milli gelir gerek ihracat olarak son yıllarda çok ciddi atılımlar gerçekleştirdik.
Dünya Ticaret Örgütü'nün verilerine göre Türkiye'nin 2001 yılında ihracatı 27.3 milyar dolar. Aynı yıl içerisinde Türkiye, küresel düzeydeki meta ticaretinde yüzde 0.4'lük bir payla kendine yer buldu.
2014 yılında gerçekleştirdiğimiz ihracat tutarı 157,7 milyar dolar. Yine aynı yıla ait dünya mal ticaretindeki payımız yüzde 0,88 olarak gerçekleşti.
2001 ve 2014 yıllarını ihracat ve dünya ticaretindeki pay bakımından birbirine kıyasladığımızda nasıl büyük bir iş başardığımızı görüyoruz. Yani 80 yılda yaptığımızdan daha fazlasını 13 yılda gerçekleştirmişiz.
Ancak bu büyük işleri gerçekleştirmekle beraber istediğimiz seviye veya seviyelerde olduğumuzu söyleyemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği üzere bu seviyeler kesinlikle bize yetmez.
Dünyada ekonomik anlamda aktör konumuna gelebilmek için teknoloji tabanlı farklı ve yeni yol ve yöntemler bulmamız gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye'nin ihracatında teknoloji yoğunluklu emtia payı % 2 düzeyinde.
Japonya, ABD, Almanya, Çin gibi gelişmiş ülkelerin teknoloji yoğunluklu ihracat rasyolarının ortalama % 25 seviyelerinde olduğunu düşünürsek daha ne kadar çok çalışmamız gerektiği ortaya çıkıyor.
Pes etmeden, yorulmadan bıkmadan ümitsizliğe düşemeden gayret etmeye ve çok çalışmaya mecburuz.
Ne kadar çok çalışmamız gerektiğine ilişkin son derece çarpıcı bir örnek daha vereyim:
Bir akıllı cep telefonu markasının 1 Ekim 2014-30 Eylül 2015 dönemini kapsayan yıllık ihracatı 152.1 milyar dolar.
Ülkemizin aynı döneme ait ihracatı ise 146.4 milyar dolar. Aynı dönemde söz konusu şirkete göre ihraç ettiğimiz emtianın tonaj veya adet bazındaki miktarı çok çok fazla.
Bu üzücü örneği moral bozmak için vermedim, tabi.
Aksine ne kadar çok çalışmamız gerektiğini ve teknoloji yoğunluklu imalat modelini çok hızlı bir şekilde gerçekleştirmemiz gerektiğini anlatmak için bu kıyası yaptım.
Ne Yapmalıu2026
Dünya enerji devleriyle teknolojik işbirliği yapmamız lazım. Teknoloji yoğun uluslararası şirketlerin ülkeye özellikle teknoloji transferini sağlayacak yatırımlar yapmaları için destekleyici bir ortam sağlamamız gerekiyor.
Örneğin; Konya Karapınar'da güneşle ilgili bir yenilenebilir kaynak alanı (YEKA) projemiz var. Hükümetimiz buradaki proje için yabancı yatırımcıdan paranın yanı sıra teknolojiyi, uzmanları getirmesini istiyor. Bununla beraber yabancı yatırımcıya yaklaşık 10 yıl içinde yatırımını geri alabileceği satın alma garantisi veriyoruz. Nasıl mı?... Bu alandaki yatırımlarda kullanılan temel malzeme olan solar panellerin yerli üretimi şartını getirmek gibi. (Bu tür yatırımlarda bu şartın olduğunu ifade etmeliyim)
Bu gibi durumları özellikle imalat sektöründe de çoğaltmamız gerekiyor.
Hususan teknolojide ilerlemiş ülkeleri partner edinmek gerektiğini düşünüyorum. Bunu sadece devlet olarak değil özel sektör olarak da yani şirketlerimizin de kendilerine teknolojik partner edinmeleri ve kazan-kazan çerçevesinde ülkeye çekmeleri gerekiyor.
Peki gerek devlet gerek özel sektör olarak bunu nasıl sağlayabiliriz:
"a) ATAK helikopterde yaptığımız gibi know-how, patent, ticari markalar satın alınmasına yönelik Au00adnahtar Teslim, Lisans ve Yönetim Sözleşmeleri gibi Teknoloji Transfer yöntemiyle,
b)Doğrudan yabancı sermaye yatırımları (DYSY) aracılığıyla,
c)Joint Venture olarak adlandırılan yerli-yabancı sermaye ortaklığını teşvik ve desteklemek suretiyle teknoloji taklidini sağlayarak,
çok yönlü bir şekilde teknolojik partnerler kurulabilir."
Bilimsel buluş ve çalışma sayısını çoğaltmamız gerekiyor.
Ar-Ge harcamalarının GSMH'ya oranını mutlaka % 3-3,5 seviyelerine yükseltmemiz gerekiyor. Bir dünya teknoloji şirketinin (bu şirket yukarıdaki örnekten farklı bir firmadır) her yıl toplam gelirinin % 6 ila 6,5'ini Ar-Ge harcamalarına ayırdığını ve belki bu sayede her yıl 100 milyar doların üzerinde tek bir şirket olarak ihracat yaptığını burada belirtmeliyim.
Ar-Ge hizmetlerinde çalışan bilim adamı, mühendis ve bu alandaki patent sayısını artırmamız gerekiyor.
İnsan Merkezli Sürdürülebilir Kalkınmau2026
Sürdürülebilir kalkınmanın yolu teknoloji yoğun üretimden geçiyor. Çünkü "yeni dünya" olarak ifade edilen yeni ekonomi sisteminde tüketiciler sürekli olarak yenilik ve farklılık istiyor.
Dolayısıyla yapılan üretim ve üretim metodu da sürekli olarak yenilenmek ve farklılaştırılmak zorunda.
Bu sebeple yeni keşiflere, yeni teknolojiye ve yeni bilgiye sahip çıkmamız bu sürecin sevk ve yönetimini çok ama çok iyi yapmamız gerekiyoru2026
Ancak mevcut teknoloji devleri ve ülkeleri insan ve insan sağlığı ile doğal çevreyi dikkate almadan hatta zarar vererek yeni ürün geliştiriyorlar. -Neden böyle yaptıkları hususuna şimdilik girmeyeyim, zira uzun sürer-
Dünyada ilk ön sıralara atlamak ve aktör olmak istiyorsak; ülke ve millet olarak teknolojik devrimini gelecek kaygısı taşımadan mutlaka insan ve insan sağlığına dost bir model üzerine oturtmak suretiyle gerçekleştirmeliyizu2026