Sıra dışı imam
Kıymetli yazılarından ve seçkin eserlerinden tanıdığımız Prof. Dr. Mehmet Demirci Hocamızın, Dergâh Yayınları’ndan kültür hayatımıza kazandırılan Modern İzmir’de Sıra Dışı Bir İmam İbrahim Ethem Sunar isimli eserini merak, heves ve heyecanla okudum. Mümtaz din adamımızın ismini yeni duymuştum. Bu mahcubiyet içinde eseri satır satır düşüncelere dalarak kıraat ettim. Şöyle düşünenler çıkabilir: “Ne olacak ki, yaklaşık 100 bin camimiz ve bu mabetlerimizde hizmet veren aynı rakamda imamımız var. İbrahim Ethem Sunar’ın ‘sıra dışı’lığı ne olabilir ki?” Müellifimiz, ‘önsöz’de Hoca’nın portresini veriyor. Kendine özgü mizacını, samimiyetini, cesaretini, yüksek inancını, dirayetini, ahlakını, faziletini anlatıyor.
Eser, 1932 yılında İzmir Ödemiş’in Bademli köyünde doğan İbrahim Ethem Hoca’nın “Çocukluğu ve Tahsil Yılları”yla başlıyor. Kahramanımızı yetiştiren analığı Saime Sunar, ayrı bir kitap mevzuu. Çocuğu edindiği İbrahim Ethem’i en iyi şekilde yetiştirmenin gayreti içindedir. İbrahim yetişir, Ege’nin hatırı sayılır imamları arasına girer. İbrahim Ethem hakkında yakın dostları ve meslektaşlarının hüsn-ü şehadeti mühimdir. O, çevresinde çok müspet bir intiba bırakmıştır.
Akıcı bir dili, sürükleyici bir üslubu olan Demirci Hocamızın bu eserini elinize aldığınızda imkânı yok bırakamıyorsunuz. Zira kitap bir roman tadında ve kıvamında kendisini iştahla okutuyor. Mesela İbrahim Ethem Sunar’ın Orhan Seyfi Yücetürk’e verdiği yazdığı mektubu okumalısınız. Hak, hukuk konusunda dindar insanların nasıl bir hassasiyet göstermesi gerektiğini bir kere daha idrak ediyoruz.
Ege’nin bu efsane hocası hakkında yakın arkadaşlarının tanıklıklarını merak ve dikkatle okuyoruz. Lütfi Görmez, Recep Toktaş, İsmail Zengin ve Avni İlhan’ın hatıraları ilgi çekici. Toktaş, “İbrahim Hoca dinî konularda kolaylaştırıcıydı, ruhsatları yerinde ve zamanında kullanmasını çok iyi bilirdi. Öbür taraftan tavizsiz olduğu noktalar da vardı.” diyor. Oğlu Hasan Sunar ve kızı Dr. Zehra Ünal’ın anlattıkları Hocamızın sadece mükemmel bir imam olmadığını, aynı zamanda ‘çok iyi bir babalık’ yaptığını da gösteriyor. Eserde önemli bir kısım var: “Hatıra Kitaplarında İbrahim Ethem Sunar”. Burada Hayrettin Karaman ve Mustafa Öz, yakından tanıdıkları İbrahim Ethem Hoca’yı bilinmeyen cepheleriyle anlatıyor, hayırla anıyorlar.
İkinci Bölüm, “İbrahim Ethem Sunar’ın Düşünce Dünyası”na dairdir. Burada imamımızın muhtelif konulara dair görüşleri, sarih bir şekilde genişçe ele alınıyor. İbrahim Ethem Hoca’nın tasavvufa girip girmediği, tarikatlara bakışı ile Mevleviliğe yaklaşımını insan merak ediyor. Bunlar ve diğer fikirleri de eserde etraflı olarak izah ediliyor.
Eserin üçte ikisini teşkil eden “Üçüncü Bölüm”de Hocamızın vaaz ve hutbeleri var. Yazarımız Mehmet Demirci, İzmir’in Güzelyalı semtindeki Hakimefendi Camii’nde yıllarca dinlediği İbrahim Hoca’nın hitabeleri için hazırlık yaptığını, vaazlarında çok yumuşak, sakin bir sesle, düzgün Türkçe ile konuştuğunu anlatıyor ve “İnsanı etkileyen bir hitabet tarzı vardı. Hutbelerinde de aynı üslubu sürdürürdü. Konuşurken tasannu yapmaz, teatral üslup kullanmaz, sohbet eder gibi konuşurdu. Onun bu samimi tavrı, daha etkili olmasını sağlar, cemaati gönlünden yakalardı. Cuma günleri İzmir’in her yerinden gelen meraklı ve kaliteli bir cemaate sahipti.” diyor.
Bu vaaz ve hutbelerin konusu çok değişik. Kur’ân’dan bahsederken şu cümleler ne kadar manidar: “İnanmış kişilerin, milyonlarla Müslümanın mânâsını bilmediği hâlde zevkle, arzuyla, aşkla okuduğu veya dinlediği Kur’ân, dünya kurulalı beri bu payeye erişmiş tek kutsal kitaptır.” Hocamız, “Kur’ân’la mes’ud, Kur’ân’la mes’ulüz, unutmayalım!” derken, çocuklarımıza bugün de mukaddes kitabımızı öğretmemiz gerektiğini hepimize hatırlatmış olmuyor mu?
Çocuklar, mutluluk, kulluk, taklit hastalığı, kanaat, evlilik, velilik, bayramlar, gençler, iyiliği emredip kötülükten sakındırma, evlerimiz, futbol, terör, öğretmenler, sevgi, gıybet, gülmek ve ağlamak, hac, heykel, içki ve kumar, iyilik ve fazilet yarışı, Kadir Gecesi, eğitim, Mevlid Kandili, Miraç, misyonerlik, nimet, rüşvet, salavat, sigara, yalancılık, yılbaşı eserdeki konulardan bazıları. Sunar diyor ki: “Unutmayın, her harfine on sevap verilen, Allah ile konuşmak demek olan Kur’ân okumak, hocaların, hafızların tekelinde ve onlara bahşedilmiş bir imtiyaz değildir. Sizin ayrı ayrı hakkınızdır. Kur’ân okumakla mânevî varlığınız bir harabe olmaktan kurtulur. Kur’ân okuyun, onunla ünsiyet kurmak sizi fena alışkanlıklardan korur ve kurtarır. Kur’ân’ı okuyun, huzura kavuşun, bunun için hangi yaşta olursanız olun, bilmiyorsanız öğrenin. Allah yardımcınız olsun.” Her şehrimizin “sıra dışı imam”ları vardır. Mehmet Demirci, 1990 yılında ebedî âleme göç eden İzmirli merhum İbrahim Ethem Sunar’ı bize tanıttı. İnanıyorum ki diğer şehirlerimizin de, fevkalade meziyetlere sahip çok değerli hocaları vardır; hayatları yazılmalıdır.