Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Nisan 2012

Sıra BDP'de!

Ahmet zeki Gayberi

Türkiye başını kaldırmaya kalktığında, büyük oynamak istediğinde, inisiyatif almaya çalıştığında, bölgesel güç veya denge unsuru olma hayalleri kurduğunda, Batı'yla eşitleyici bir ilişki kurma gayesi güttüğünde hep aynı "maraz" duvarına çarpıyor.

Ekonomik, sosyal, psikolojik, diplomatik, politik her konuda bırakın atılım yapmayı, teorik girişimleri bile aynı argümanlar ileri sürülerek boşa çıkarılmak isteniyor.

Bu "maraz"ın adı tabi ki Kürt sorunu! Yıllarca Güneydoğu meselesi filan denilerek geçiştirilmeye çalışılsa da derdin adı: Kürt sorunu.

***

Türkiye; "Filistinli-Suriyeli-Iraklı mazlumlara zulmetmeyin" dediğinde de, "Ermeni soykırım yasası" girişimlerinde de daha ağzını açamadan "Sen önce kendi Kürt sorununu hallet, daha anadilinde konuşma hakkı bile tanımıyorsun onlara" yanıtıyla köşeye sıkıştırılıyor.

***

Devlet, Allah'ın insanlara tanıdığı doğal hakları bir lütufmuş gibi "belki" verebileceğinden bahsederek nasıl ki milyonları rencide ediyor ise Kürt siyasetini temsil iddiasındaki BDP'lilerin uzlaşmaz, şiddeti açıkça dışlamayan dili de aynı şekilde milyonlarca insanın gönlünü incitiyor.

Referandum sürecinde milliyetçi tabanın bile barışçı çözüme yönelik daha önce kabullenemeyeceği bazı şeylere rıza gösterip ılımlı bir noktaya geldiğini gördük. Aynı ılımlı çizgiye BDP'nin de yaklaşmasını istemek hakkımız.

***

Devletle, PKK ile, Irak Kürdistan yönetimiyle, ABD ve AB ile iletişim kurabilecek pozisyondaki BDP'nin bu geniş opsiyonel hareket şansını yeterli şekilde değerlendiremediğini görüyoruz.

Düşman telakki ettiği kesimlerle dahi iletişim kurabilen BDP, PKK çizgisiyle uyuşmayan düşünceler sarf eden Kürt siyasetçilere tahammül edemiyor.

Orhan Miroğlu, Mehmet Güçlü, Kemal Burkay gibi Kürt meselesinde çözüme yönelik kelamı olan aydınlara da, AK Parti'nin bazı icraatlarını olumlayan gazetecilere de, Bölgede sevilen İslamcı tandanslı kanaat önderlerine de BDP tepkisel yaklaşıyor.

***

BDP'nin, kronolojik olarak PKK'den sonra var olduğu için örgütün gölgesinden kurtulamamasını anlayabiliriz ancak BDP'nin bu "diyalog" inisiyatifini hunharca harcamasını anlamakta güçlük çekiyoruz.

***

TRT Şeş'in ve Kürdoloji Enstitülerinin açılmasının veya Kürt açılımının sürekli ileri sürülmesinden rahatsız olabilirler ama elinizi vicdanınıza koyun de söyleyin, bunlar da az buz şeyler mi?

BDP'nin de artık elini taşın altına koyarak "uluslar arası dengelerin" tetikçiliğini yapanlara karşı "şiddeti durdurmalarını" söylemesinin ve kanın durmasına yönelik daha ciddi siyaset üretmesinin zamanı gelmedi mi?