Dolar (USD)
34.50
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2964.57
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Aralık 2022

Sinsi motivasyon

24 Temmuz 2002’de Nevada Çölü’nde, bir NATO tatbikatı geçti kayıtlara. İlginçtir, bir NOTO ülkesi olan Türkiye, bu tatbikata davet edilmedi. Aslında hedef ülkenin, stratejik açıdan bir suyolu üzerinde bulunması ve iki kıtada toprağının yer alması, Türkiye’nin niçin davet edilmediğine delil teşkil ediyordu. Elbette tatbikatın senaryosu da… Keza Akdeniz’de bir ada ülkesiyle sorunlar yaşayan hedef ülke de, büyük bir deprem olur ve hükümet depremle mücadele edemez SENARYOYA GÖRE. Akabinde de yönetime el koyan ordu tarafından, uluslararası bir yardım çağrısı yapılır. Böylece yardıma ilk koşan, ABD askerleri olur. Ama hedef ülke, ABD askerlerinin faaliyetlerinden kuşkulanır ve bir çatışma çıkar. Sonuçta da hedef ülke, 96 saat içerisinde işgal edilir… Evet, internete girince rahatça bulabileceğiniz, hatta kitaplarda da yer alan bu tatbikata, MİLLENİUM CHALLENGE 2002 ismi verildiğini çoğunuz duymuşsunuzdur. Bu minvalde hedef ülkenin TÜRKİYE, sorun yaşadığı ülkenin ise GKRY, kısaca YUNANİSTAN olduğu aşikâr. Ne alakası var, demeyin sakın! ABD ve Batılı güçlerce YÜREK YEDİRİLEN Yunanistan’ın, Türkiye'yi hem siyasi ve hem de askeri olarak, nasıl tehdit ettiği herkesin malumu. Tabi paçavralarında; "ABD 96 saatte Ankara'yı işgal edecek" başlığı atılması ve İstanbul'un batı yakasını; “Ekümenik Patrikhane Şehir Devleti” şeklinde gösterilmesi de şüphesiz.

Çok tatsız değil mi? Türkiye’yi bölme istekleri, bugün olduğu gibi dün de vardı anlayacağınız. Bu bağlamda 15 Temmuz hain kalkışmasının da, benzer bir amaç içerdiğini kim inkâr edebilir ki? Gerçi sonraları bu hainlik, çok sulandırıldı bazı odaklarca. O yüzden güney sınırlarımızdan saldırmaya hazır terör örgütleri, darbecilerin dışarıdan yardım dilenmesi ve Güney Kıbrıs’ta bekleyen yabancı ülke uçakları, bir KOMPLO TEORİSİ HÜVİYETİNDE seyretti bu konu özelinde. Ama MİLLENİUM CHALLENGE 2002 ile ilgili; 1999’da ki depremi, zamanın iktidar zafiyetleri ve ülkenin halinden öte, ordu içerisindeki vesayet unsurlarının, iştahlarını kabarttığını O DÖNEM İÇİN söyleyebiliriz. Nitekim depremden sadece üç sene sonra da, böyle bir tatbikat için MOTİVASYON sağladıkları kesinlikle yadsınamaz. Lakin gelin görün ki şimdiki durumun, hiç te eskisi gibi olmadığını onlarda çok iyi biliyorlar. Zira EKONOMİSİYLE, SOSYAL DESTEKLERİYLE, SANAYİSİYLE, GÜÇLÜ ORDUSUYLA, CESUR MİLLETİYLE, STRATEJİK AKLI ve ULUSLARARASI AĞIRLIĞIYLA BİR TÜRKİYE VAR ARTIK KARŞILARINDA. Afetlere anında müdahale eden, zararını karşılayan, teröre göz açtırmayan ve vesayeti bünyesinden atan Devletimizin, her alanda gıptayla izlendiği ise tartışılmaz konumda.

Hülasa kalleşliklerini her fırsatta deneseler de, başaramadılar çok şükür bugüne dek… İnşallah başaramayacaklar da… Ancak FARKI MOTİVASYONLAR peşinde koştuklarını da unutmamak elzem. Mesela kurmayı planladıkları terör koridoru ve ileride ÖZ YÖNETİM meselesiyle, BİRLEŞTİRMEYİ DÜŞÜNDÜKLERİ TOPRAKLAR bu perspektifte değerlendirilebilir. Devletimizin oyunu bozması ve yeni bir harekât sinyali vermesi sonrasında, PKK/YPG’nin “güney doğu illerini ateşe atarız” tehdidi de cabası. Tabi önlerinde ENGEL OLARAK GÖRDÜKLERİ SN. ERDOĞAN’ı, çeşitli algılarla ve yakıştırmalarla hedef almalarını da buraya eklemek mümkün… Zira böylesine bir mücadele verilirken, NEFSİNİ BİR TARAFA BIRAKIP, SIRF ÜLKENİN ÇIKARLARI ADINA Sisi ve Esed ile ilgili açıklamalar yapan Sn. Erdoğan’a saldırmaları, sizce de manidar değil mi? Üstelik de bu kişilerle “niye görüşmüyorsunuz”, eleştirisinde bulunanlar tarafından… Yapmayın Allah aşkına… Mevzu vatansa, gerisi teferruattır. Kaldı ki bu Vatan, gözünü kırpmadan canını veren şehitlerimizin emanetidir bizlere. VE VATAN MÜDAFAASI, HER TÜRLÜ MENFAATİN, İHTİRASIN, İDEOLOJİNİN ÜSTÜNDE BİNA EDİLMİŞTİR. Tıpkı Şerife Bacılar, Genç Osmanlar, Seyit Onbaşıların yaptığı gibi… Bizim ki de laf! İkbal peşinde koşan, sahte tipler bunu nasıl anlasındı ki? NATO kafa NATO mermer…