Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.65
Gram Altın
2926.40
BIST 100
9237.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 May 2023

​Sınırsız olan ihtiyaçlar mı? Yoksa ihtiraslar mı?

İktisada giriş kitaplarının tamamında ilk sayfalarda karşımıza çıkan bir ön kabul vardır: İktisat kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanması problemine cevap bulmak için çalışır…

Geleneksel iktisatçılar tarafından Kıt Kaynaklar Kanunu olarak isimlendirilen bu paradoksun iktisat biliminin varlık amacı olduğu kabul edilir.

Tüm iktisat bilimi bu ön kabul üzerine tanımlanmış ve kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlardan hangilerinin seçilmesinin maksimum fayda yaratacağının üzerine yoğunlaşılmıştır.

Son derece makul bir öneri olarak karşımıza çıkan bu tanımlama daha kitabın başında iktisat ilmi hakkında zihnimize ilk hatalı kodlamayı yaparak işin içinden çıkılmaz bir illüzyon oluşturduğundan ilerleyen süreçte, hatalı iliklenen düğmeler misali teknik açıdan çok sayıda makul gözüken teklif, karşıdan bakıldığında insan aklı ve ruhunu rahatsız eden düzensizlikleri ile kusurlu tablolar üretmektedir.

Kaynakların kıt olduğu meselesini kimse tartışmamakla beraber ihtiyaçların sınırsız olduğu iddiası bu en temel kodlamanın hatalı kısmı olarak iki asırdır düzeltilmeyi bekliyor.

Gerçekten insanoğlunun İHTİYAÇLARI sınırsız mı? Yoksa sınırsız olan İHTİRASLARIMIZ mı?

Bu denklemdeki hatalı kısmı düzeltip doğru bir kod oluşturma yolunun, insanoğlu için ihtiyaçlarının ihtiraslara dönüştüğü noktanın tespitinden geçtiğini idrak ettiğimizde illüzyonun kurgusunu çözmek de son derece kolaylaşıyor.

Zamana, mekana, toplumların yapısına, eğitim seviyesine ve daha birçok girdiye göre değişkenlik gösteren bu dönüşüm noktalarını iki sınıfta değerlendirmek lazım. Birincisi kişinin kendi hayatı, kendi eğitim seviyesi, kendi maddi şartları gibi kişisel girdilerine bağlı olacak şekilde ortaya çıkan, ihtiyaçlarının ihtiraslara dönüştüğü kişisel dönüşüm noktasıyken, diğeri ise benzer girdilerin toplumsal bazda ele alınarak sonuçları üzerinden yorumlanması suretiyle ortaya çıkan toplumsal dönüşüm noktası olarak ele alınmalı.

Bu iki noktanın zaman içerisindeki bulunduğu noktaları kesen iki eğrinin yanında, bir de olması gerekenle karşılaştırılacağı ve bunun üzerinden de kendine çeki düzen vereceği bir başka eğri daha bulunmalı ki buna da herhalde kanaat eğirisi desek tüm kurgu açısından hata etmiş olmayız.

Kanaat eğrisini oluşturan ihtiyaç tanımının maksimum kapsayıcı olduğu noktalar ise insanın ve yaşadığı toplumun ortak dünya görüşünden hesap edilerek belirlenmeli. Yani ihtiyaç kelimesini ve onun sınırlarını tanımlayan, insanın ve yaşadığı toplumun duygu-düşünce dünyası çerçevesinde oluşturduğu hayata bakış açısıdır.

Bu bakış açısı marjinal kesimler dikkate alınmadığında kendini en önce ve en baskın olarak bir Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist, Marksist, Sosyalist, Sosyal Demokrat, Muhafazakar vb. şeklinde tanımlayanlar için yakın değerler olarak karşımıza çıkacağından ve benzerlik göstermesi mümkün olduğundan kanaat eğrilerinin kişisel ve toplumsal dönüşüm noktaları için optimum düzeyi gösteren ölçüm birimlerine dönüşmeleri olağandır.

Kendi iç dünyasında ve toplumu için bu eğrileri zihni ve gönlünde aşağı yukarı tanımlamayı başaran insanlar için neyin ihtiyaç neyin ise ihtiras haline geldiğini anlayıp iktisadi meseleleri bu yeni kodlama ile gündeme almak müthiş bir aydınlanma yaratacağı gibi bu insanların bir daha benzer illüzyonlarla kandırılmaları da mümkün olmayacaktır.

Bizler Müslümanlar olarak iktisadi meselelerde yukarıda belirtilen tanımlamayı kabul edip tarifi yapılan zihni ölçümlemeleri gerçekleştirdiğimizde hem kişisel hem de toplumsal hayatımızda hatalarımızı görmenin yanında yapmamız gerekenlerle alakalı uzun bir liste çıkarmayı başarabileceğiz. Maddeyle, malla-mülke ve dolayısıyla parayla olan ilişkilerimizi en baştan sorgulayıp yepyeni bir iletişim üzerinden sadece kendimizi ya da toplumumuzu değil, tüm dünyayı değiştirecek bir yolculuğa çıkmaya hazır olacağız.

İnanıyorum ki, bir gün bu ya da buna benzer yeni bir denklem üzerinden Müslümanlar, son derece geri ve kısır kalmış iktisadi okumalarını değiştirerek dünyaya yepyeni bir teklifle gelecekler. Adil, saygılı, faydalı ve üretken bu teklifin milletimin mensuplarınca dünyaya ilan edilmesi en büyük dileğim…