Sinan Oğan'ın kararı ikinci turu nasıl etkiler (mi)?
14 Mayıs seçimlerinin akabinde ulusal görsel ve yazılı medyada Kılıçdaroğlu’nun ve dolayısıyla Millet İttifakı’nın başarısızlığı en çok konuşulan konuların başında geldi.
Bu başlıktan sonra
en çok konuşulan bir diğer husus ise Ata İttifakı adayı Sinan Oğan’ın yüzde beş
oy almasıydı.
Oğan’ın aldığı bu
oy oranı kimisi tarafından başarı, kimisi tarafından milliyetçilik akımının
yükselişinin nişanesi, kamuoyunun çoğu tarafından ise sürpriz olarak
yorumlandı.
Seçimin kural
gereği ikinci tura kalması, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı yakalayıp geçmesi için
gerekli oy oranın Oğan’ın oy oranı kadar olması, Oğan’ı ikinci turda kamuoyu
tarafından daha çok ilgi duyulan bir siyasi haline getirdi.
Oğan ise her
iki ittifakla da yaptığı görüşme sonrası Ata İttifakı’nın diğer bileşeni Zafer Partisi ve Ümit
Özdağ’ın hilafına Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini duyurdu.
Peki Oğan
gerçekten oyunun galibini belirleyecek kilit isim mi?
Daha sade
bir anlatımla Oğan, ‘Cumhur İttifakı’nı değil de Millet İttifakı’nı
destekliyoruz’ deseydi, Millet İttifakı ikinci turda kazanabilir miydi?
Bu sorunun
yanıtı; daha önce pek çok ulusal kanalda da ayrıntılarını anlattığım üzere
kocaman bir “Hayır”.
Oğan’ın bu
oyunun galibini belirleyecek kilit bir rolü yok.
Oğan ikinci
turda Millet İttifakı’nı destekleyeceğini açıklasaydı dahi bu Erdoğan’ın açık
ara kazanacağı gerçeğini değiştirmeyecekti.
Sebebi;
Bir kere
ittifak seçim sisteminin yapısal doğal sonuçlarına alışalım. Bu sistemde
ittifaklar arası kutuplaşma çok fazla oluyor.
Bu
nedenle;
Seçmenin
tercihe zorlandığı iki kutup arasında dış siyasetten, iç politikaya
“yaşadığımız üzere” terör ve ülke menfaatleri tanımlamalarında bile ittifaklar
uzlaşılamıyor.
Milli
menfaat söylemleri ile yola çıkan iki ayrı ittifakın ortak küme elemanları sıfır, yani boş küme.
Hal böyle
olunca bu seçim sisteminde iki ayrı ittifakın seçmenleri arasındaki sosyolojik
çatlak adeta uçuruma dönüşüyor. Bu durumda iki ana politikayı da beğenmeyen
az sayıda seçmen mevcut sistemin iki turlu olmasını da gözeterek
kazanamayacağını düşünse dahi üçüncü bir adaya “tepkisel oy” vererek sayısal
olarak bilinmek, görünmek istiyor. Bu sistemi daha yeni tecrübe ediyoruz.
Ancak bundan sonraki her seçimde seçimi ikinci tura taşıyan doğrudan iktidar
alternatifi olmayan üçüncü bir siyasi parti her zaman olacak.
Bugün
sürpriz olarak nitelenen bu siyasi gerçek zamanla olağanlaşacak. Aslında “oyun
kuralı” gereği bu kadar kutuplaşmanın olduğu bir siyasi zeminde her iki tarafa
da çekimser kalan seçmenin oranının yüzde beş olması siyasal sosyoloji
bakımından bir sürpriz olarak nitelendirilmemeli. Bu durum oyunun kuralları
gereği olan ve kural içi bir durumdur.
Evet Oğan’ın
aldığı yüzde beş oy oranının neden sürpriz olmadığını açıkladım.
Gelelim
Oğan’ın ikinci turun galibini belirleyecek kabiliyette olamayacağına dair
tespitimin gerekçelerine.
Yukarıda da
bahsettiğim üzere Oğan’ın bir ideolojide birleşen seçmeni yok. Sadece aldığı oy
oranı var. Bu oylar yukarıda da anlattığım üzere tepkisel oylardan başka bir
şey değil. Tepkisel oylar niteliği gereği homojen olamaz.
Çünkü tepki
oyları daha çok CHP’nin seküler seçmenin ve İYİ Parti’nin HDP ortaklığı
sebebiyle gelen küskün oylar olsa da bir kısmı ise Ak Parti ve özellikle de
MHP’ye küskün seçmenden geliyor.
Zafer Partisi’nden
gelen en fazla yüzde biri bulan seçmenle zaten şimdiden yolları ayırdılar bile.
Bu durumda
elde var tepkisel oylar. Bu tepkisel oylarda her iki ittifak içinde tepki
refleksi barındırdığı için tamamının tek bir ittifaka kayıpsız bir şekilde
konsolide edilmesi sosyolojik olarak mümkün değil.
Ancak şunu da
belirtmeden geçemeyeceğim; Oğan’ın Cumhur İttifakı’na destek beyanı seçmen
motivasyonu yönünden çok değerli.
Eğer Oğan Millet
İttifakı’nı destekleyeceklerini söyleseydi Erdoğan’ın yüzde beş gerisinde kalan
Kılıçdaroğlu ve seçmeni için bu beyan umut verici olacak ve bu umut,
Kılıçdaroğlu seçmeninin sandığa gitmesi için önemli ve haklı bir gerekçe
olacaktı.
Mefhumu muhalifinden, Oğan’ın Cumhur
ittifakını destekleyecek olması Millet ittifakı seçmeninin sandığa gitme
motivasyonunu olumsuz yönde etkileyecektir. Bu olumsuzluk özellikle millet
ittifakı seçmeninin oy kullanma oranını düşürecek ve kullanılan oy üzerinden
yüzde hesaplanması nedeniyle mevcut durum Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu ile arasında
ki farkın açılmasına neden olacaktır.
Kim bilir
belki de 28 Mayıs seçimi sonrası siyasal sosyolojinin bir gereği olarak
Erdoğan’ın farkı artırması alakası olmadığı halde Oğan’ın hanesine kazanım
olarak yazılacak.
Ancak
Oğan’ın kararının sayısal bir ağırlığı olmasa da sosyal etkisi muhakkak ki var.
Sosyal etkiyi yadırgamayın, sonuçta siyasette sosyal bilimden beslenir ve
siyaset sosyal bir süreçtir, rakamlar ise sadece sonuçtur.
Tıpkı
ikinci turda sayısal ağırlığı olmayan Oğan’ın tercihini, seçimi neredeyse
kazandığı kesin olan güçlü bir siyasi aktör olan Erdoğan’dan taraf
kullanmasının Oğan’ın bundan sonraki siyasi hayatına katacağı değer gibi,
sayısal değil, sosyal bir katma değer….