ŞİMON PERES'E BELGE VEREN KİMLERDİ?
MİT TIRlarına yapılan operasyonlardan sonra yazmıştım,
Bu operasyon paralelcilerin kendi başına yaptıkları ya da bir savcının aldığı bir ihbar üzerine gerçekleştirdiği operasyon değildir.
Ülkelerin bürokratları hele hele yargı bürokrasisi eğer ülkesinin konvansiyonel politikalarına ters bir uygulamaya imza atıyorsa, o ülkede "rutin" olmayan bir hareketlilik var demektir. MİT TIRlarına yapılan baskını bu minvalde okumakta yarar var.
MİT TIRlarına baskın sürecinde bu operasyonlar dışarıya belge sunma amaçlıdır demiştik.
Yakın zamanlarda devlete yapılan en ağır saldırı paralel saldırıdır. 17-25 Aralık sürecinde Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'a, millete ve devlete hiçbir ahlak, kural ve ilke tanımadan saldırıldığı için ağırdır. Bu saldırıyı düzenleyenler 'bizim dışımızdakiler gerekirse yok olsun' anlayışında oldukları için ağırdır. Ve bu saldırı dış güçlerin emriyle millete, milletin iradesine, milletin değerlerine, milletin gelecek yüzyılına yapılan 'paralel bir ihanet' olduğu için ağırdır.
Bu saldırıda yer alan "Anadolu çocukları!" işin vahametini ya bilmiyorlar ya da bu vahametin kendilerini yani cemaatlerini ülkede "Allah'ın istediği" mutlak otorite kılacağına inandırılmışlardı. Yoksa bu insanlar küspe ile beslenmemişlerdi ki böyle ahmakça, böyle küstahça ve böyle hain bir oyunda yer alabilsin.
Ülkesini aleni bir şekilde gammazlayan savcı-polis, ülkesini olmayan örgütlerle ilişkilendirip yine ülkesine düşman olan uluslararası güçlere ispiyon eden medya, ülkesini kan gölüne dönüştürmek isteyen emniyetçi ve yazar, ülkesini yeryüzünün en azgın ve en zalim ülkesi İsrail'e peşkeş çekmek isteyen adı dini cemaat olarak tanınmış bir topluluk yeryüzünde daha önce yaşama imkanı bulamamıştır.
Bakın MİT TIRları baskınındaki savcıların haline: "1 Ocak'ta Hatay'da TIR'ları durduran savcı Özcan Şişman'ın o gün nöbetçi olmadığı ancak yetkisini aşarak Hatay'a gittiği resmi raporlara yansırken, yine 19 Ocak'ta Adana'da TIR'ları durduran Savcı Aziz Takçı'nın müdahale yetkisi olmadığı ve o gün yetkili nöbetçi savcının Atilla Rahimi olduğu ancak olayın Takçı'ya haber verildiği teknik incelemeler sonucu belirlenmişti."
Neden? Ne uğruna? Kimin adına?
DDK raporunda, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve açıklama" suçlarının işlendiğini kaydediliyor. Savcıların Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde haklarında dava açılan asker şüphelilerle birlikte planlı, sistematik yürütülen bir organizasyonun parçası olarak hareket ettiği vurgulanan raporda, beş savcının "mesleğin şeref ve onurunu bozan veya mesleğe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte eylemlerde bulundukları" ifade ediliyor.
Ve en önemlisi MİT TIRlarını ihbar edenÜsteğmen Ö.K ihbarında sadece "mühimmat yüklü TIR" ifadesini kullanmasına rağmen arama kararı talebine El-Kaide ismi eklenerek verilmiştir.
Bu casusluk şebekesi korsan baskınla Türkiye'yi uluslararası yargı organları nezdinde hukuki ve cezai sorumluluk altına sokmayı hedeflemişti.
İsrail gibi ülkelerin ilerde uluslararsı mahkemelerde ve diplomaside kullanabilecekleri "Türkiye'den El-Kaide'ye giden mühimmat" operasyonu kayıtlara düşürülüyor. Ülkenin savcısı, polisi ve jandarması ülkenin en gizli, en dokunulmaz unsuru MİT'e yasalarda olmayan yetkiyle operasyon gerçekleştiriyorsa bunun adı casusluktur.
Bakın başbakan Ahmet Davutoğlu MİT TIRları ile ilgili ne söylemişti:
"Paralel yapı, benim ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı temaslarımızda zor duruma düşmemizi istedi. Birileri, Brüksel'e, Cenevre'ye suçlu olarak gitmemizi istedi." Olay bu kadar organize ve vahim.
Zamanında paralel savcı-polis-medya el ele vererek böyle bir haber yapınca İsrail eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres de çıkıp "terörü finanse ettikleri için Katar ve Türkiye'ye sert ekonomik yaptırımların uygulanması" talebinde bulundu. Peres bu casusluk operasyonunun sahte belgeleriyle yakında "Türkiye uluslararası mahkemede 'savaş suçlusu olarak yargılansın' diyecek "hakka!" sahiptir.
Casusluk olan yasadışı bu operasyon ülkeyi ve milleti korumak ve kollamakla görevli savcı ve polis tarafından yapılıyor. Bu yasadışı operasyonu yapmaya hazırlanan savcı ve polis yargıda kendisiyle beraber ve sistematik hareket eden savcıyla anlaşmalı hareket ediyor. Operasyon günü geldiğinde polis veya asker görevli ya da nöbetçi olmayan savcıyı korsan yöntemlerle operasyon yerine çağırıyor. Yani savcıkondu yöntemiyle operasyon yargı kılıflı hale getiriliyor İsrail sevgisi için.
Zamanlamaya dikkat eder misiniz?
MİT TIRlarınaoperasyonun yapıldığı gün Türkiye çok önemli bir gündü. Başbakan Ahmet Davutoğlu Adana'da büyükelçilere Suriye ve bölge konulu bir konferans veriyordu. Davutoğlu, konferanstan birkaç gün sonra da Cenevre 2 görüşmesine katılacaktı."
Tam da bu dönemde İsrail'in eli daha da güçlensin diye Selam-Tevhit Örgütü soruşturması kapsamında K.Y. isimli bir bayan, Emin kod adıyla tanıdığı Hakan Fidan'ın İran ajanlarıyla toplantılar yaptığını söylüyor. Bu ifadenin gerçek dışılığı ortaya çıkıyor.
Yani,
Biz çok kötü ve tehlikeli bir ülkeyiz,
MİT TIRları El-Kaide'ye silah taşıyor,
MİT Müsteşarı Hakan Fidan İranlı ajanlarla toplantılar yapıyor (sanki dünyanın bütün istihbarat örgütleri birbirleriyle görüşmüyorlar)
Dolayısıyla Türkiye teröre destek veren ülke,
O zaman haydi BATI, çullanın Recep Tayyip Erdoğan'a ve tabi ki ülkeye ve millete,
Bütün oyunları ezberleyen bu milletle oynanmaz artık.
@ahmetay_