‘Şimdi yeni şeyler söylemek lazım’
2020, felaketlerle başladı. Kazalar, çatışmalar, depremler… Birbirini kovaladı üç aylık sürede. Derken Coronavirüs belasıyla yüzleşti tüm dünya. Bir korku dalgası, bir panik rüzgârı atmosferinde bulduk biranda kendimizi. Turizmden petrol fiyatlarına, sosyal hayattan ekonomik durgunluğa kadar, hiç alışık olmadığımız bir fırtınaya tutulduk adeta. İşte bu hengâme içerisinde, geçen hafta bir siyasi parti daha kuruldu ülkemizde. Kurucuları ise malumunuz. Çoğunluğu Sn. Erdoğan’a bir zamanlar yol arkadaşlığı yapan, sonra da ayrılan kadrolardan ibaret. Peki, gerekli miydi derseniz? Benim bu husustaki fikirlerim açık. Çünkü böylesine kritik bir dönemden geçerken, Sn. Erdoğan’ın yanında kalarak mücadele etmeleri; hem ülkemiz, hem milletimiz, hem de kendileri açısından daha faydalı olabileceğini, önceleri çok kez yazdım. O sebeple “Sn. Erdoğan’ın karşısında yer almalarının”, çokta şık olmadığı kanaatini taşımaktayım.
Neyse, karar tabi ki kendilerinin… Bize de, “hayırlı olsun” demek düşer... Lakin tamda bu noktada, Partinin ilanındaki bazı açıklamaları, enteresan bulduğumu ifade etmek isterim. Nasıl mı? Mesela Sn. Babacan; “Üretime ve verimliliğe dayalı bir ekonomi için, sanayi sektörünün vazgeçilmezliğinden” bahsetti gecen hafta. Buna kimsenin itiraz etmeyeceği muhakkak. ZATEN ŞUANKİ MEVCUT YÖNETİMİN DE, AYNI KULVARDA İLERLEDİĞİNİ İCRAATLARINDAN GÖRÜYORUZ. Fakat dört sene öncesine kadar ekonominin dümeninde oturan birine, “görevde olduğunuzda neredeydiniz” diye sormak ta, en doğal hakkımız olduğunu düşünüyorum. Hal böyleyken görevde olduğunda, “belki sanayileşme şimdiki gibi değilse de, en azından ekonomi iyiydi” diyebilirsiniz. Ama o dönem sadece Türkiye’de değil, küresel bir iyileşmenin varlığını da unutmamak elzem. Elbette 2008 küresel krizinin sonrasında, FAİZLERİN İNDİRİLİP parasal genişlemeye gidildiği ve büyüme potansiyeli görülen Türkiye’nin yatırımcı çektiği ise inkâr edilemez. TAKİ MİT KRİZİ VE GEZİ OLAYLARINA DEK…
Sn. Babacan’ın; “Şiddet, sömürü ve ırkçılığı, Partisinin reddettiğini” deklare etmesi de, oldukça ilginç bir başka mevzu. İlginçlik nerede mi? Bakanlığı döneminde katıldığı bir programda; “TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER KONUSUNDA TÜRKİYE ÇOK İLERLEDİ. Terör örgütüyle açıkça birlikteyim diyen bir siyasi parti mecliste varlığını sürdürüyor, orada anayasamız bir alan açıyor. Burada yap ne yapacaksan… Öte yandan dönüp askerimizi, polisimizi, sivil vatandaşımızı hedef alıp her gün katliam yapma…” sözleri, arşivlerde hala mevcut… Tabi “ana dil” ile ilgili ifadeleri de, bir o kadar garip ki atlarsak hata yapmış sayılırız. Keza ülkemizde ortak dilin Türkçe olduğu ve HERKESİN ANA DİLİNDE ÖZGÜRCE KONUŞABİLDİĞİ tartışılmazken, daha ne yapmak istediklerini “anlamadım” dersem yeridir.
Bu minvalde anlayamadığım bir diğer hususta, “AB üyeliğinin tarihi bir hedef olduğu” açıklamaları üzerinde temelleniyor. “Bunda anlamayacak ne var ki” diye sorabilirsiniz? Hemen söyleyeyim. Önceleri; “Sürecin hızlanması tamamen AB'nin siyasi iradesine bağlı… Önümüzde koyulan engellerin hepsi siyasi engeller. Teknik gerekçesi olmadan sadece siyasi yaklaşımlarla, biz Türkiye'yi istemiyoruz yaklaşımı olursa iş zorlaşır” cümlelerini kuran birinin, AB güzellemeleri sizce de manidar değil mi? Ya da şöyle soralım; “O zamanla, şu gün arasında ne değişmişti ki” Bizi AB’ye alsınlardı? Kaldı ki geçmişte “KIBRIS VE TERÖRLE MÜCADELE” konularında ŞAYET GERİ ADIM ATILSAYDI, sürecin devam edeceği herkesin idrakinde…
Son olarak Sn. Babacan’ın; ”Enerjide arz güvenliği, kaynak çeşitliği ve dışa bağımlılığın azaltılması alanlarında, yeni stratejiler başlıca hedefimizdir” vaadiyle yazımı noktalıyorum. Zira tüm bu saydıkları için Türkiye’nin Libya’da, Akdeniz’de… vb. yerlerde verdiği mücadele zaten ortadayken, neyi hedefledikleri tam bir soru işareti… KISACASI MESELENİN MUHTEVİYATI, HZ. MEVLANA’NIN; “DÜNLE BERABER GİTTİ, CANCAĞIZIM, NE KADAR SÖZ VARSA DÜNE AİT. ŞİMDİ YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LÂZIM” SÖZLERİNDE SAKLIDIR. BUNU İÇSELLEŞTİRİP, VATANIN VE MİLLETİN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİNE DESTEK VERENLERİN İSE BAŞIMIZIN ÜSTÜNDE YERİ OLDUĞUNUN BİLİNMESİNİ İSTERİM.